SON EKLENENLER

BU ÇAĞIN MÜZİSYENLERİ ŞANSLI

Müzisyen Büşra Kayıkçı ilk albümü Eskizler’i dijital platformda yayınladı. Kayıkçı, “Bu çağda müzikle ilgilenen insanları oldukça şanslı buluyorum. Bir müzik yapıp bunu dijital platformlara yüklediğinizde size başka bir büyük sanatçıya verdiği gerçekliği sunabiliyor” diyor.
29 Aralık 2019 15:32

 Büşra Kayıkçı

Müzisyen Büşra Kayıkçı bir süre önce Eskizler adını verdiği albümünü yayınladı. Çocuk yaşlarda başlayan müzik macerasını bugün minimalist türde devam ettiren Kayıkçı, farklı sanatsal alanlarda da çalışmış ve ürünler vermiş. Bale ile başladığı sanat hayatında mimari, resim gibi deneyimlerin içinden müzik ön plana çıkmış. Uzun yıllardır devam ettiği çalışmalarını bugün hala Kuzguncuk’taki atölyesinde sürdürüyor. Batı müziği üzerine çalışan Kayıkçı, “Her müzisyen bir konuda bayrak taşıyıcı olmak zorunda değil. Ben bir batı geleneğini sürdürüyorum demem de mümkün değil. Çünkü müzik için bu tür sınırların olduğuna inanmıyorum. Ben biraz daha sezgisel ilerliyorum. Ruhum o yöne çekildiği için oraya gidiyorum” diyor.

Eskizler albümünüz dinleyene neler anlatıyor?

Herkes albümün adının neden herhangi bir şarkının da ismi olup olmadığını soruyor. Çünkü bu isim albümün tümüne verildi. Ben bu işlere yeni başlıyorum. Mimarlıkta da ilk projeye başladığındaki taslaklarınıza eskiz denir. Bu nedenle albümün ismi buradan geliyor. Bunu daha samimi buldum. Canlı kayıt, mix ve master gibi işlerin mutfağından gelmiyorum fakat bu albümde hepsiyle kendim ilgilendim. Bu nedenle icrasıyla, kayıt tekniğiyle, makyajıyla hayatımda eskiz aşamasında gördüğüm bir proje. Hala albümü açıp, dinleyip kendimi kritik ediyorum. Benim için bu albüm eskiz tadında.

BU ÇAĞIN MÜZİSYENLERİ ŞANSLI

Albümünüzü dijital bir müzik dinleme platformunda yayımladınız. Bunun sanat adına karşılığı nedir?

Bu çağda müzikle ilgilenen insanları oldukça şanslı buluyorum. Örneğin resim sanatıyla ilgilenen sanatçı, bir galeri bulmak zorunda. Yatırım yapmak, network sahibi olmak zorunda. Ancak müzik bu durumu aştı. Bir müzik yapıp bunu dijital platformlara yüklediğinizde size başka bir büyük sanatçıya verdiği gerçekliği sunabiliyor. Üstelik dünyaya açılarak, pek çok ülkeden dinleyici bulmanızı da sağlıyor. Şu an Eskizler Çin’den de Polonya’dan da dinleyici buluyor.

Müzik eğitiminize nasıl başladınız?

Müziğe, 9 yaşında Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde başladım. 10 yıl bu eğitimlerime devam ettim. Ardından da mimarlık eğitimi almaya başladım. Zaman içinde sulu boya gibi resmin farklı alanlarında çalıştım.

EN ÇOK MİMARLIKTAN BESLENDİM

Hem birbirini andıran hem de aslında birbirinden uzaklaştıran cümleler kuruyorsunuz parçalarınızda. Bunu hayatınızın başka dönemlerinde başka kimliklerle yaptığınız diğer üretimlere bağlayabilir miyiz?

Hepsinden beslendim ama en çok mimarlıktan. Çünkü bana soyutlama sanatını öğretti. Minimalist müzikte de biz aslında müziği soyutlamaya çabalıyoruz. Daha geniş bir perspektiften bakmayı, kalıplar içinde sıkışıp kalmamayı öngörüyor. Belki konservatuar çıkışlı olsam, bu kadar özgür olamazdım. Üstelik zaten batı müziği kurallardan oluşan bir sisteme sahip. Caz ise ona kıyasla daha serbest bir stile sahip. Türk müziği ise kulakla, makâmla ilerler.

Bir sanatçıya ‘eserinizi tanımlar mısınız’ demek güç ve yanlış bir sorudur belki ancak sanatçıdan hislerini tarif etmesini istemek dinleyen açısından eserin zaten tanımlanmasını beraberinde getirir. Bu bağlamda düşünerek müziğinizden ve sizden bahseder misiniz?

Ben klasik altyapıdan geldiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Yaptığım müzik zaten minimalist veya neoklasik müzik olarak tanımlanıyor. Bu tür, çoğu piyanist için çok zor değil. Ancak bir üst düzeyde bu işi yapan sanatçılar var. Bunların altyapısına dönüp baktığımda, klasik müzik ve caz eğitimi görüyorum. Vals formunda eserler vermek besteciyi çok zorlamaz, daha basit kompozisyonlardır. Benim albümümde de bir tane var. Ancak neoklasizmi, minimalist yapısına rağmen icra edeni zorlayacak şekilde yorumlayan önemli sanatçılar var. Zaten bir süre sonra o eseri yazan alaylı mı yoksa konservatuvarlı mı kulağım bunu çok rahat seçiyor. Bugün artık rönesans veya barok tadı veren müzikler pek talep edilmiyor. Enstrümanlar hala klasik fakat altyapısı elektronik soundlara daha yakın olan neoklasik ve minimalist müzik revaçta.

EŞİTLİKÇİ BİR MÜZİK

Neden revaçta?

Klasik müzik dinleyende bir arka plan arar. Onu çözümlemesini bekler. Ancak minimalist müziğin dinleyenden böyle bir talebi yok. Eşlikçi bir müzik, pür dikkat onu dinlemen gerekmiyor. Sanırım bu önemli bir neden.

İsmet Özel bir röportajında şu cümleyi kuruyor: “Itri de büyüktür Bach da. Ama bana hangisi daha büyüktür diye sorsanız ben Bach derim çünkü onun devamı vardır.” Bu bağlamda düşündüğünüzde batı müziği çalışan biri olarak sanatınız nasıl bir zeminde duruyor?

Her müzisyen bir konuda bayrak taşıyıcı olmak zorunda değil. Ben bir batı geleneğini sürdürüyorum demem de mümkün değil. Çünkü müzik için bu tür sınırların olduğuna inanmıyorum. Ailem de melez bir karışımdan oluşuyor. Kendi içimde birini yükseltip, diğerini alçaltmam da söz konusu değil. Ben biraz daha sezgisel ilerliyorum. Ruhum o yöne çekildiği için oraya gidiyorum.

Sanat dönüşümlerle ilerliyor

Müziğinizi nasıl besliyorsunuz?

Seyahatler beni inanılmaz etkiliyor. Kişisel seyahatlerim de bu anlamda ilham verici oluyor. Daha önce vücudumda çözemediğim bir rahatsızlığımı yine bir seyahat sayesinde atlatmıştım. Bana seyahat her anlamda çok şifalı geliyor. Tabi yeni yapılan işleri takip etmek, benim beslendiğim temellerden. Konser piyanistliğindense müziğe bir katma değer sağlayacak noktada bulunmayı önemsiyorum. Bana sürekli, hangi duyguyla besteleri yaptığım soruluyor. Benim öyle bir çalışma şeklim yok. Vahiy beklemiyorum. Boş bir kağıda bakıp, ne tasarlasam diye düşünmemeli insan. Şu anda çok dinlediğim bestecilerin köprüleri nasıl kurduğuna, dramatik girişleri nasıl oluşturduğuna bakıyorum. Oturup onları cerrah gibi parçalara ayırıp, doğaçlama sürecini başlatıyorum. Bomboş bir kafayla piyanonun başına oturmam. Bence zaten ‘yaratmak’ kavramına değil, dönüştürme kavramına odaklanmak lazım. Aslında sanat tarihi boyunca bizim yaptığımız bu. Bir dönüşüm söz konusudur.

Merve Akbaş 

YENİ ŞAFAK

KAMU EXPRESS SAYFASINI
YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
SON EKLENEN HABERLER