SON EKLENENLER

MEB YÖNETİCİ SEÇME SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRMELİ

Kırklareli Eğitim Bir Sen Şubesi tarafından ''Liyakat ve Kariyer Sistemi” konulu seminer düzenlendi. Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla OLÇUM Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetici seçme sisteminin doğru olmadığına dikkat çekerek “şu an yürürlükte olan mülakat sınavı benzeri basit bir sınavla yönetici atamaktan vazgeçmelidir” dedi.”
23 Nisan 2018 17:15

KÖKLÜ REFORMLAR GEREKLİ

 Programda konuşan Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla OLÇUM “Türkiye’nin eğitim kurumlarında gün geçtikçe liyakatli, nitelikli, profesyonel ve vizyon sahibi yöneticilere olan ihtiyaç artmaktadır. Okul yöneticileri eskiden olduğu gibi, sadece mevzuatı uygulayan ve okul binasından sorumlu kişiler değildirler. Eğitim yönetimi alanında Millî Eğitim Bakanlığına hâkim olan yönetim felsefesi, aslında devlet örgütlenmesinin tamamına hâkim olan yönetim anlayışından başka bir şey değildir. Bu yüzden de millî eğitim politikalarında, alandan kopuk, paydaşlardan uzak bir bakış açısı ile geliştirilen stratejiler devam ettiği müddetçe ve eğitim köklü bir yapısal reformdan geçirilmedikçe hiçbir şey değişmeyecek, her şey eskisi gibi kalmaya devam edecek, yani eski Türkiye fasit dairede kendini tekrar edip duracaktır.'' dedi

YÖNETİCİLİK, LİYAKAT VE KARİYET MERKEZLİ OLMALI

Eğitim-Bir-Sen in hazırlamış olduğu “Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer sistemi“ raporunu hazırlamadan önce 4 komisyon oluşturarak çalıştaylar düzenlediklerini belirten Atilla OLÇUM'' Komisyon çalışmalarımızdan sonra konunun hukuki boyutunu, tarihsel boyutu, dünya örneklerini incelediklerini söyledi.

Eğitim yönetiminin taraflarından olan öğretmenler, eğitim yöneticileri ve denetim elemanlarından oluşan komisyonlardan alınan görüşler ve akademik araştırmaların incelenmesi sonucunda; liyakat ve kariyer esaslı bir eğitim yönetimi sistemi için Türkiye’nin güçlendirmek zorunda olduğu dört temel alan olduğunu söyleyen Olçum, yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:

1.Eğitim Kurumları Yöneticileri Mesleki Güvenceye Kavuşturulmalıdır. Eğitim kurumu yöneticiliği, “ikinci görev” ve “görevlendirme” kapsamından çıkarılmalı; bir kadro unvanı olarak yeniden kurgulanmalıdır.

2.Eğitim Yöneticilerinin Meslekî Yeterlilikleri ve Standartları Geliştirilmelidir. Eğitim yöneticiliği, uzmanlık gerektiren bir alandır. Dolayısıyla eğitim yöneticisi, okul yöneticisi olmayı seçenlerin profesyonel anlamda hizmet öncesi eğitimden geçmeleri zorunlu olmalıdır. En başta okul yöneticilerinin sahip olması gereken yeterlilikler belirlenmeli ve bunlar tescil edilmelidir.

3.Etkili Eğitim için Nitelikli Eğitim Liderleri Yetiştirilmelidir. Eğitim yöneticisi olabilmek için hizmet öncesi eğitimden geçmenin zorunlu olmadığı Türkiye’de, istekli ve yetenekli öğretmenlerin seçilerek kapsamlı hizmet öncesi eğitim programları ile yöneticilik görevlerine hazırlanmaları ve ön deneyim kazanmaları her dönemde ihmal edilmiştir. Eğitim kurumu yöneticiliklerine atanmak üzere seçilmiş olan adaylara, hizmet öncesi eğitim mutlaka zorunlu hale getirilmelidir.

4. Objektif ve Adil Bir Seçme ve Atama Sistemi Yürürlüğe Konulmalıdır.Kamuda veya özel sektörde herhangi bir göreve aday olan kişinin, o işi/mesleği icra edebilecek asgari düzeyde bilgi, beceri, deneyim, tavır, tutum ve yetkinliğe sahip olması beklenir. İstenilen mesleki yeterliliklerin adaylarda olup olmadığını anlamanın ve doğru kişiyi seçmenin yolu da sınavlar aracılığıyla yapılacak ölçme ve değerlendirmeden geçmektedir.

 

MEVCUT SİSTEMDEN VAZGEÇİLMELİ

Eğitim kurumlarına yönetici seçiminde, belli bir süre öğretmenlik tecrübesi, eğitim yönetiminde yüksek lisans derecesi, yazılı sınav başarısı ve atamadan önce belli bir süre eğitim kurumları yöneticiliği yeterlilik eğitimini başarıyla tamamlamış olmak gibi asgari şartlar aranması gerektiğini söyleyen Olçum, Millî Eğitim Bakanlığının, sadece şu an yürürlükte olduğu gibi mülakatla benzeri basit bir sınavla yönetici atamaktan vazgeçmesi gerektiğini söyledi.

Eğitim yöneticisi seçme süreçlerinin nesnel, şeffaf ve yargı denetimine açık olması gerektiğine dikkat çeken Olçum,“Liyakat ilkesinin gereği olarak, bilgi düzeyini ölçen yazılı sınavlar ile beceri ve tutumları değerlendiren sözlü sınav (bugünkü uygulamadan farklı bir mülakat) yapılmadan eğitim yöneticisi unvanı kimseye verilmemelidir. Eğitim yönetiminde karar alıcı ve siyasi makamlar olarak anılan müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür, daire başkanı ve il milli eğitim müdürlerinin, eğitime geniş perspektiften bakabilen yöneticiler arasından seçilmeli ve bu makamlar “istisnai kadrolar” kapsamında değerlendirilmelidir.” İfadelerini kullandı.

kamuexpress.com
Bu haberin tüm hakları kamuexpress.com'a aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

KAMU EXPRESS SAYFASINI
YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
murat
Taban tabana benzer bir iktidar döneminde bu tarz söylem ve eylemler Türkiye de geçmişte ki sendikacılık anlayışına ters görülür.EBS yi bu tarz eğitim ve işleyiş öncelikli yaklaşımdan dolayı tebrik ederim.
SON EKLENEN HABERLER