SON EKLENENLER

MÜLAKAT=TORPİL Mİ?

Açıklanan sözleşmeli öğretmen mülakat sonuçlarının infial hali devam ederken kurum yöneticilikleri ile ilgili mülakat süreci başladı. Arzu edilen ilgiye mazhar olmayan müdür yardımcılığı başvurularını değerlendiren Yasemin Katı, mülakat=torpil algısını haklılığına işaret ederek mülakatın olduğu yerde liyakatın dikkate alınmadığını söyledi. İşte Katı'nın yazısı:
22 Mayıs 2017 07:48

İLGİDEN YOKSUN İDARECİ ATAMALARI

Efendim mülakat deyince bakış açımız malum. Şahsen birkaç kez başvuruda bulunduğum çeşitli alımlarda, mülakat ibaresini görmeme rağmen; “Alnımın akıyla kazanmalıyım.” diyerekten kimseye selam vermeyip, kimseden de selam götürmeksizin girdiğim ve neticede, boyumun ölçüsünü aldığım birkaç tecrübem mevcut bulunmakta.

Acılar insanı olgunlaştırır felsefesinden hareketle ve yemiş bulunduğum tokatların da etkisiyle, çoğunluk gibi ben de mülakat= torpil diyorum ve mülakatın olduğu bir ortamda liyakatin çok da ciddiye alınmadığını düşünüyorum.

Birkaç zaman önce bir kurumda, bir müdürün yakınmasını işitmiştim. Bir şirket işçisi, kurumda işe başlıyor. Lakin hiçbir iş yapmadan sadece oturuyor. Bu duruma sinirlenen müdürle birbirine giren işçi, “Ben çalışmam, yaptırabiliyorsan  buyur.” diye afra-tafra yapıyor. Müdür biraz bastırınca da işçi, bulundukları ortamı bağırıp çağırarak terk ediyor. Asıl olanlar ise sonrasında vuku buluyor. Müdür, şirket işçisinin, daire başkanının hanımının yeğeni olduğunu sonradan öğreniyor.

Daire Başkanı gelerek müdürü bir güzel fırçalıyor ve müdür,  başka bir birime nakil istemek durumunda bırakılıyor.

İşte böyle onlarca belki yüzlerce örnek var.

Şimdilerde gündemde yine müdür ve müdür yardımcıları ataması var. Tabii ki mülakatta 100 alan kişi kesin kazanacak ve tabiî ki mülakatta 100 almak için bilgiden daha çok (ne yazık ki) ulaşılan insanların konumlarına bakılacak.

 Böylesi seçmelerde örneğin 100 alan bir kişinin falanca bakandan torpilli olduğunu, bir diğer 100 alan kişiye de üst düzey bir tanıdığın ricasıyla 100 verilebildiğini zaman zaman duyuyoruz. Neticede bunlar duyum tabiki. Ne kadar doğru olduğunu bizler de bilemiyoruz. Ancak bilinen bir şey var ki kamuoyunun vicdanı rahatsız.

Niçin mi? Arasıra yapılan müdür yardımcılığı yazılı sınavına girip 70 alamayanların, müdürlük mülakatına girip 90 ve üstü puan alabildiğini duyunca insan, ister istemez sorguluyor.

Adalet, herkesin kabul ettiği, kamuoyunun vicdanını rahatsız etmeyen bir atama şekliyle olabilir ki burada da yazılı sınav öne çıkmaktadır. Yapılan yazılı sınava ilave olarak, ek-1 ve ek-2 değerlendirmeleri yapılabilir. Hatta güvenlik soruşturması da yapılabilir. 

Her amirin kendisiyle uyumlu olan çalışanlarını seçmesi (örn.müdürün yardımcılarını) neticesinde iş veriminin artacağı görüşü, dönen torpil dolabının ön yüzünü boyamaktan başka bir anlam ifade etmemektedir.            

Üst düzey bir bürokratın yeğeninin gözüne bir okul kestirdiğini düşünelim. İlk etapta bu okula, müdür yardımcısı olarak atanacaktır. Şimdi bu okuldaki müdür hangi inisiyatif hakkını kullanmıştır, bu yardımcıya hangi türden idari işleri yaptırabilecek de uyumlu çalışacaklar? Ya da müdahale ettiği takdirde başına nelerin gelebileceği korkusunu yaşamayacak mıdır?

Oysa yıllarca ders çalışarak, mevzuatı araştırarak kendini geliştiren, eğitim yönetiminde yüksek lisans yapan nice insan mülakatta kimseyi tanımadıkları için geri plana düşmüş durumdadır. Hiçbir sistem kusursuz değildir ama sağlam bir yazılı sistem, sözlüden her daim daha evladır. En azından bu gibi işlere zaman ve emek harcayanların canını daha az yakmaktadır.

Hali hazırda bir okulda yazılı sınavı kazanarak, dört yıllığına müdür inisiyatifi ile görevlendirilerek veya yeni bir atamaya kadar görevlendirilmiş durumda olan yardımcılar çalışmaktadır. Şimdi bunlar arasındaki iletişim ve bakış açısının yorumunu sizlere bırakıyorum.

Son yayınlanan müdür yardımcısı görevlendirmesi duyurusuna beklenen talep gelmediğinden, başvuru süresi uzatılmış ve çalışma yılı şartı esnetilmişti. Peki bu durumu nasıl yorumlamak gerekir? Aylarca belki yıllarca olası bir yazılı sınava hazırlananların, sadece mülakat şartıyla koltuğa yerleşeceği düşüncesi insanlara neden cazip gelmemektedir ki zahmete girip de başvuruda dahi bulunmamışlar.

Yeterli başvurunun olmamasının nedeni; bir sınavla, bir mülakatla, bir müdür insiyatifiyle yapılan atamalardan sonra eğitim çalışanlarının, artık gerçekten çığırından çıkan ve sürekli değişkenlik gösteren bu görevlendirme sistemine sessiz bir şekilde isyan ediyor olmaları olabilirler mi acaba?

Kaynak:kamuexpress.com

KAMU EXPRESS SAYFASINI
YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
Hakan
Yasemin hocam birlikte çalışmaktan onur duyduğum bir eğitimisiniz. Ancak size onuncu köyde başarılar. ??
SON EKLENEN HABERLER