01.06.2017 tarihinde STK’larımız tarafından yapılan basın açıklaması ile Üniversitemizde çalışma barışının bozulduğu, FETÖ soruşturmasının sulandırıldığı, yüzlerce personelin mesnetsiz suçlamalarla mağdur edildiği, yolsuzlukların üzerine gidilmediği, ilişkilerin bozulması nedeniyle birçok öğretim elemanının kaçmaya çalıştığı ifade edilerek Sayın Rektör’ün dikkati çekilmiştir.
Ancak Rektör uyarıları dikkate alıp gereğini yapacağına 22 STK’ya sokak ağzıyla hakaret etmeyi yeğlemiş, ahlak ve hukuk ilkeleriyle bağdaşmayan bir profil çizmiştir. Bu nedenle Rektör’ün basın açıklamasında yer alan iddia ve hakaretlere aşağıdaki şekilde cevap verme zarureti hasıl olmuştur:
Yaklaşık 5 ay önce Batman Üniversitesine Rektör olarak atanan Aydın Durmuş, çok kısa süre zarfında çalışma barışını dinamitlemiş, her gün siparişle elde edilmiş yeni suçlamalarla Üniversitemiz çalışanlarını, şaibeli Soruşturma Komisyonuna ifade vermeye zorlamaktadır. 160 civarında personel için uydurulan suçlamalar doğrultusunda soruşturmalar devam etmektedir.
Rektör Durmuş basın toplantısında “Bazı çevreler Rektörlük ataması yapılmadan saygıdeğer Cumhurbaşkanımıza, Yükseköğretim Kurumuna ve çeşitli kamu hizmeti yapan kurumlara yerel bazı kişileri tarif edercesine mikro milliyetçilik yaparak mektup yollamışlardır” diyerek hala yaklaşık bir yıl önce iptal edilen Rektörlük seçimlerine takılıp kaldığını ve farklı adayları destekleyeceğini hissettirenleri cezalandırma güdüsünden kurtulamadığını göstermektedir. Durmuş, başka adayları desteklemenin demokratik bir hak olduğunun şuuruna varamadığından Batmanlı bir adayı destekleyenleri ‘mikro milliyetçi’ olmakla suçlamıştır.
Rektör basın açıklamasında “Yine aynı çevreler henüz atanmam duyulur duyulmaz ön yargıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın atadığı bir Rektörü ‘Nasıl atanır’ diye sorgulama cüretini, cehaletini göstererek adeta Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesine karşı çıkmışlardır” değerlendirmesinde bulunarak hayal dünyasında dolaşmakta, adeta gölgesiyle kavga etmektedir. Çünkü sözü edilen 22 STK daha iki ay önce yapılan referandumda Batman Evet Platformunu kurarak Sayın Cumhurbaşkanımızın önünü açmanın mücadelesini vermiştir. 15 Temmuz gecesinden başlayarak 29 gün süreyle Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifine binaen Milli İrade Nöbetlerini organize ederek tarihe karşı şahitlik etmişlerdir.
Rektör Durmuş’un telaşı siyasi geçmişini unutturmaya matuftur. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımızın "Biz çözüm için her yola başvururuz. Baldıran zehrini içmekse, biz o baldıran zehrini içeriz, yeter ki bu ülkeye huzur gelsin" beyanıyla başlattığı Çözüm Sürecine karşı 11 Nisan 2013 tarihinde başını MHP’li Sadi Somuncuoğlu’nun çektiği ve Silivri Mahkumu Ulusalcıların da ıslak imza ile destek verdiği “TÜRK AYDINLARINDAN İKTİDARA MİLLİ UYARI: 300 AYDIN’DAN TÜRK MİLLETİ’NE ÇAĞRI BİLDİRİSİ’ ne imza atarken acaba “Makro Milliyetçilik” yaptığını fark edememiş midir? Sayın Cumhurbaşkanımıza saygı göstermek Rektör ataması aşamasında mı aklına gelmiştir?
Durmuş, eski Rektöre üç yıl süreyle yardımcılık yaparak her türlü icraatına ortak olmasına rağmen geçmişi kötülemek refleksinden kurtulamamıştır. Bu bağlamda Durmuş, basın açıklamasındaki, “Uzun süre yapıldığı tahmin edilen yolsuzluğu yönetime gelir gelmez tespit ettik” iddiasıyla “Merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler” durumuna düşmüştür.
Rektör Durmuş, “Aldığı maaşı hak etmeyen, verilen işleri yapmayan kişilerle; Allah izin verdiği sürece sonuna kadar mücadele edilecektir. Devletin kör kuruşunun hesabı mutlaka sorulacaktır” derken, hamasi nutuklarına kendi kulaklarının tıkalı olduğu anlaşılmaktadır. Zira Durmuş, Dekanı olduğu Fakülteye eşinin de atamasını yaptırmıştır. Üniversitemizin kadrolu öğretim üyeliğine atanan bayan Durmuş, bir yıldan uzun bir süreyle maaş karşılığı girmesi gereken derslere bile girmemiştir. Rektör’ün eşi mesaiye gelmeden ve Üniversitemize hiçbir katkıda bulunmadan maaş almışken hangi yüzle “Devletin kör kuruşundan” dem vurabilmektedir?
Üç yıl süreyle Rektör Yardımcılığı ve Dekanlık yapan Durmuş, geçmişi ima ederek “Birilerinin haksız kazanç elde etme yanı sıra devleti soyma çabalarına asla müsaade edilmeyecektir” tehdidinde bulunurken Üniversitemizi gayrı ahlaki usullerle “aile şirketi”ne dönüştürdüğünü unutmuş görünmektedir. Halbuki Rektör, Çevre Mühendisliğine, henüz öğretim üyesi ve öğrenci alınmamışken adeta “adama göre iş” bulma saikiyle oğlu için Arş. Gör. kadrosu tahsis etmiş, sınava girmeye hak kazananların içinde sonuncu sırada olmasına rağmen kazandırılmıştır. Bu gerçekler yerel basında yayınlanmış ve C. Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Sözü edilen bölümde şu ana kadar öğretim üyesi ve öğrenci bulunmamakta, oğul durmuş ise yıllardır lisansüstü eğitim amacıyla il dışında bulunmakta ve Üniversitemize Sayın Rektörün önemsediği hiçbir “katkı” sunmamıştır.
Rektör Durmuş’un, Üniversitemizi “Aile Şirketi” ne dönüştürdüğü bir basın mensubunun haberlerinde de yer almıştır. Basın mensubunu mahkemeye veren Durmuş, kameralarla ve belgelerle sabit olan iddiaları reddedememiştir. Gazetelerde yayınlanan belgelerde yer alan emekli sandığı numarasının deşifre edilmesini gerekçe göstererek dava açmıştır. Ne garip rastlantıdır ki, basın mensubunu Durmuş’un talebi doğrultusunda hapis cezasına mahkum eden Savcı ve Hakim de FETÖ üyesi olmaktan tutuklu bulunmaktadır.
Sayın Basın Mensupları
Aydın Durmuş’un Üniversitemizin ve ilimizin geleceğine hiçbir katkı sağlayamayacağı yaptığı basın açıklamasındaki tutarsız ve ahlak sınırlarını aşan üslubuyla bir kez daha ayan beyan ortaya çıkmıştır. Üniversitemiz, Rektör’ün yönetim anlayışının meydana getirdiği huzursuzluktan dolayı süratle kan kaybetmektedir. Batman’ın yerel dinamikleri olarak Üniversitemizin gelişmesi ve itibar kazanması için üzerimize düşen görevi yapmanın gayreti içinde olmaya devam edeceğiz. İlgilileri de duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla arz olunur. 14.06.2017
BATMAN SİVİL TOLUM ÖRGÜTLERİ PLATFORMU