AÇ GÖZLÜLÜK VE ŞÜKÜRSÜZLÜK

12 Ocak 2018 Cuma 06:38

Deveyi yardan uçuran, bir tutam ottur.

İnsan, farklı besin kaynaklarından yararlanabilme özelliğiyle diğer canlılara göre oldukça avantajlıdır.

Bununla birlikte diğer canlılar Allah’ın lütfettiği dışında başka bir şeye ihtiyaç duymazken insan kendine sunulan nimetlerle yetinmemekte bu da aç gözlülüğü beraberinde getirmektedir.

Tabi bu durum fıtratla çok yakından ilgilidir.

Nefis ve akıl sahibi olan insanın, bu ikisi arasında aklını üstün kılacak bir denge kurması gerekmektedir.

Ne yazık ki ilk insandan günümüze kadar süregelen acılar, yaşanan savaşlar, doyumsuzluk ve aç gözlülük dünyayı sadece insanlar için değil, diğer canlılar için de yaşanmaz hale getirmektedir.

İnsanların yakın çevresinde duydukları, konuştukları ve yaşadıklarına bakılırsa bu durumun ne kadar farklı boyutlarda olduğu görülür.

İnsan;

Bin bir çabayla, zorlukla, bitirilen okullarla, yetmedi gidilen kurslarla, imtihanla, mülakatla işe girer sonra da çalıştığı işin gereğini çok iyi yerine getiriyormuş gibi, hakkıymış gibi daha üst pozisyonlara diker gözlerini.

Yönetici olsa ne biçim yöneteceğini hayal eder.

Onu yöneten de daha yüksek bir koltukta olmanın kendi hakkı olduğunu düşünerek mevcut idarecileri, çalışma biçimlerini, insan ilişkilerini beğenmez.

Asgari ücretle kıt kanaat geçinen bir çalışan daha fazla kazansa

-insanca yaşaması için kazanması lazım-

neler yapabileceğinin hayalini kurar, daha fazla kazananların kim bilir ne kadar rahat bir hayat yaşadıklarını anlatır etrafındakilere.

Kazanan daha fazla kazanmak ister.

Hep ister insan…

Kanaat etmek yenilmekle eş değerdir adeta.

Oysa çiğneyebileceği kadar ısırsa insan!

Aç gözlülüğün mutsuzluğun önemli belirtilerinden biri olduğunu bilse,

Aç gözlülük ve hırsın, mutsuzluğun temel nedenlerinden biri olduğunu anlasa.

Şükretse insan, daha azına sahip olanlara bakarak,

Ayakta durabildiğine, nefes alabildiğine,

Akşam yatarken, bir senedi olmadığı halde sabahı gösterene,

Işığıyla aydınlatan, sıcaklığıyla yaşatan güneşin sahibine,

Yağmuru, karı, sıcağı, soğuğu bir denge içinde var eden yüce kudrete,

Tutan eli, söyleyen dili, gören gözü için şükretse,

O zaman başkasının malında gözü olur mu?

Başkasının sahip olduklarından dolayı kendini güçsüz ve zayıf hisseder mi?

Her an kendi sahip olduklarına şükretmekten kendini alabilir mi?

Kendi kazandıklarıyla yetinip şükretmek yerine başkalarının kazandıklarına göz diker mi?                

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #