ABDURRAHMAN ÖRNEK ornekabdurrahman@gmail.com

ÇOCUK YÜREĞİNİN ÖĞRETMENİ OLMAK

28 Ocak 2020 Salı 19:02

Eğitim sürecinde bütün unsurlar aynı derecede önemlidirler. Bir öğretmen için öğrenci, yal­nızca bir "öğrenci" olmanın ötesinde, biçimlendirilmeye ve eğitilme­ye ihtiyacı olan bir "kişi" olmalıdır. Bir türlü  kalıba sığdırılamayan çocuk birçok eğitim uzmanının karanlıkta el yordamıyla yollarını bulmaya çalıştığı bir duygular ve bilinçal­tı dünyasıdır.

Bazı öğretmenler, görevlerini neşeli kılmayı başarırken, bazıları da öğrencilerinin bilgi haznesini zenginleştirmek ve onları geliştir­mek için yoğun çaba harcamaktadırlar.  Onlar, yetenek, istek ve ça­lışmanın sürekli sınanmaksızın başarıya ulaşmanın olanaksız olduğu­nu düşünmektedirler. Eğer çocuk, yüreğinde bazı titre­şimler uyandırmıyorsa, yaşamın gerçekleri hakkındaki tüm kuru açık­lamalar çocuk için ölüdür. Her ne kadar öğretmen okulda ilk okula başlayan çocuklarda hemen alfabeden okuma yazmadan değil de doğrudan doğayla başlamalı. "Burası okulumuzun başladığı yer. Buradan mavi göğe, bahçeye, köye ve güneşe bakacağız" demeli. Böylece öğretimin ilk perdesi okulun içinde değil doğanın kucağında başlamış olacak. Öğrenciler öğretmenlerle beraber doğa yürüyüşüne şafak vaktinde, karanlıkta, sonbaharda, kışta yazda doğada birlikte yürüyebilmelidir. Doğada ağaçlarla, kuşlarla, böceklerle konuşabilmeli ve çığlık atabilmelidir. Bu durum çeşitli nedenlerle evde çocukluğun neşesinden yoksun bırakılmış olan çocuklara bunu tatma olanakları sağlar. Çocukların oyun sırasında  ya­ratıcılığı ve doğa ile iç içeliği,  uygulama becerilerinden çıkarılan dersler, bilime ve so­yut kavramlara ulaşmayı, çocukların düşünme süreçlerini geliştirip zenginleştirmeyi en kısa yoldan sağlar." Bir çocuk kelimelerin tadını iyice almadan ona okuma yazma öğ­retmenin bir anlamı yoktur ve öğretmenler böyle yaptıkları takdirde öğrenci değil ruhsuz bir hafız yetiştirmiş olurlar." (Suhomlinski) Kitaplar çocuklara kelimeleri öğretirler ama eksik  kalır. Okul ve doğanın iç içeliği çocuklardaki kelime dağarcığını genişletecektir. Köy, toprak, bahçe, ağaç, orman, kuşlar, böceklerle kurdukları etkileşim bir  eğitim  yöntemdir. Bu uygulamalar çocuğun zihnine ulaşmak, onlara bir şeyler öğretirken çocukluğun büyüsünü korumak için tek yoldur. Zihnin duygusal yollardan uyandırılması öğrencilerin zihinlerini, zihinsel yetenek­lerinden çok duygusal tepkilerini açığa çıkararak doğrudan geliştir­mektedirler. Öğretmenin bilgi hazinesinden öğrencinin bilgi hazinesine giden yolda duyguların yöneticisi öğretmen harekete geçmezse, en kısa yol en uzun yola dönüşür. Öğrencilerin duygularını öğretmen harekete geçirirse okul, öğrencilerin  tadacakları zevk ve neşe yeri olur.­ Bugünkü okul mantığı akademik yoğunluktan  dolayı çocukların okul  büyüsünü  başlar başlamaz bitirmektedir. Oysa okulun görevi, çocukluk sürecini akademik öğretimle  kestirip atacağı yerde uzatmalıdır.  Önemli olan  öğretmenlerin ve okulların çocukların okulun ilk günlerinde hemen okula alışmalarıyla övünmeleri yada alışamama yönündeki şikayetleri değildir. Çocuk belki de üç dört ay sonra okula alışır ve alışma uzun da olabilir. Burada önemli olan çocukların alışkanlıklarını kırmak değil, eğitmektir.  Geç öğrenen öğrencileri dışlamak yerine onlara zaman vermek gerek. Bir yıl, hatta iki ya da üç yıl boyunca bir çocuk diğerlerine yetişemeyebilir; ama öğrenme güçlüğü sorununu çözebileceği zaman mutlaka gelecektir. Öğretmenler öğrencileri her zaman iki kişi olmadıkları, aksine "her zaman üçüncü bir kişinin, öğretmen bilincinin" de varlığını hatırlamaları konusunda uyarmalıdır. Çocuklara inanmaksızın öğretmen olunamaz. Çocuklara, onların güçlerine, yeteneklerine ve  iyi şeyler yapacakları konusundaki dürtülerine güvenilmelidir. Bir çocuğun diğerlerinden aşağı, yeteneksiz ve geride kalmış olduğunu düşünmesine izin verilmemeli,  itibar duygusu sarsılmamalıdır. “ Tüm çocuklar, en geç kavrayanı bile, değerli insanlar olmak için eğitilmelidir."Çünkü başka yol yok. (Suhomlinski)  Bir öğretmenin başarısı, çocuklara düşünmeyi öğretme yeteneğinden gelir. Çocuklara sadece ilgi duydukları konuları öğretilmesi gerektiği şeklindeki bir görüş yanlıştır,  bu çocuklardaki zihni genişliği köreltir. Eğitimde doğadan beslenmeyen, doğaya kapalı olan çocuklar doğal yeteneklerini de  kaybederler. Bir çocuk kendisine güvenmeli ve gayretli bir çalışmayla kendi güçsüzlüklerinin üstesinden gelebileceğine, okulda başarının herkesin ulaşabileceği bir şey olduğuna inanmalıdır. Çocuklara sadece bilgi verilmemeli, aynı zamanda nasıl öğrenecekleri ve başarı kazanacakları da öğretilmeli. Çocukların tümü dilbilgisi, fizik, kimya  ya da matematikten başarılı olamayabilirler. Her çocuk için, sabırlı olmak ve kendini bulacağı ve sadece başarı değil, "önemli başarı" kazanacağı bir faaliyet alanı seçmek son derece önemlidir. Çocukluğundan başlayarak kişi her şeyi yapabileceğine ve biyografi kitaplarında hayran kaldığı, o kahramanların  ta kendisi olduğuna inanacak şekilde yetiştirilmelidir.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #