ÖMER ALTIN

EĞRETİ HAYATLAR VE YALPALANMALAR !!!

26 Ocak 2015 Pazartesi 21:06

Eğreti ne demektir?

1. Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, uyumsuz, yakışmamış.

2. Geri verilmek üzere alınmış olan, emanet; iyi yerleşmemiş, yerini bulmamış.

Günümüz insanı “Eğreti bir hayat” yada “Adanmış bir hayat” arasında yalpalayan bir süreçle ömrünü tamamlamaktadır. Hz. Ömer’in ifadesi ile “İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar.” Bu durumu en iyi özetleyen sözdür.

Sözlerin en güzelleriyle konuşanlar, sosyal medyada bu güzel sözleri paylaşanlar, Dillerinden yada klavye lerinden dökülen bu güzellikleri kalben tasdik etmemeleri, pratiklerine aktaramamaları onları hiç endişelendirmiyor. Ayinesi iştir lafa bakılmaz sözünü paylaşırken bile lafa beğeni yapıp işi es geçen bir toplum olduk. Ayetler, hadisler, din adamlarının sözleri havada uçuşuyor ancak uçuşan bu sözler yere inip uçurana bile fayda etmiyor. Bardağın dolu tarafına bakmak, hüsnü zan etmek, Mevlevi tavırlar sergileyelim derken ifsat edicileri ve ifsat ettikleri alanları görmezden geliyoruz. Bu şehre yüz tanker ücretsiz süt dağıtsanız vatandaş içse iki gün sonra sağlıklarında bir sorun oluşmasa bile biri çıkıp o yüz tanker süte on litre idrar karıştırdık dese içip zarar görmeyenlerin bile midesi bulanır. İfsat öyle kötü bir şeydir.

Önderliğe soyunan insanların öncelikle örnekliği gerçekleştirmeleri lazım. En küçük makam teklifine atlayan, En küçük taltife yada tehdide eğilen, en ufak dünya menfaatine nefsini satan kişiler istedikleri kadar süt dağıtsınlar bir kere midesi bulanmış insanlara onu içiremezler.

Bir gurubu, bir yapıyı hararetle savunan yada eleştiren insanların samimiyetini anlamak için o grupla olan bağına bakmak lazım. Parmaklarından bal damlayan insanın arı zararlı bir böcektir sokunca çok ağrıtır arıdan uzak durun demesi ne kadar abes ise, arı soktuğunda da balın yüksek şeker oranı ile vücuda zararı vardır diye bağırmasının da bir anlamı yoktur.

Güç sahiplerinin etrafında nefsi nefsi diye pervane olanların. Güç sahiplerince rencide edilmeleri yada güç sahipleri değiştiğinde linç edilmeleri abes bir durum değildir.

Kendi kişisel gelişimlerini tamamlayamayan taşıma fikirlerle hayata tutunanların başkalarının fikrini pazarlamaktan öte ondan fikirsel anlamda faydalanmayanların ortalıkta yalpalanarak dolaşmaları gayet doğaldır.

Eğreti hayatı tercih eden , pratiklerinde uygulayanların, Adanmış hayatı olanların sözlerini ve pratiklerini paylaşmaları abesle iştigaldir.

Hayatlarını DEVE yada KUŞ olma arasında zikzaklarla yaşayanların aslında DEVEKUŞU olduklarının farkına varmaları da imkansızdır. Kafalarını gömdükleri kum saatindeki kumların zaman tükenip kum akıp gittiğinde o koca gövdeyi o küçücük beynin ne hale getirdiğini fark edeceklerdir.
Elbette ki tevbe kapısı açıktır. Tevbesi “TEVBETEN NASUHA” olanları için.

Tahrim 8: “Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin» derler.”

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #