İMAMOĞLU-YILDIRIM BULUŞMASI

17 Haziran 2019 Pazartesi 22:59

İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğünü duyunca ‘bu adam taraflı, nasıl moderatör olur?’ diye geçirdim içimden.

Zamanla bu endişemin yersiz olduğunu anladım.

Moderatör soruları sordu, adaylar da belirlenen sürede cevapladı.

Her şey normal yani.

Sayın İmamoğlu vücut dilini, görsel ve grafikleri iyi kullandı.

Bu, doğru şeyler söylediği anlamına gelmez tabi.

Özellikle Valiye hakaret konusunda her şey ortada olmasına, ses ve görüntü kayıtlarına rağmen yalan konuşmadığını ısrarla vurguladı.

Demek seçmene güven vermenin önemli bir yolu da bu.

Yalan konuşsan da konuşmadım diyeceksin.

E bu da yalan ama olsun.

Israrla ‘konuşmadım, söylemedim’ dersen söylememişsindir(!)

İt ifadesinin basitlik olarak dönüşmüş olması da siyasi manevra literatürüne geçecektir.

Beylikdüzü’nde on bir kreş sözü verildi sadece bir tanesi yapıldı konusu da kaynadı gitti.

İmamoğlu’nun bir avantajı ‘bekâra karı boşamak kolaydır’ atasözünde olduğu gibi ‘şu, bu yapılmadı, o yok, bu yok gibi ifadelerle rakibine yüklenmiş olması.

Oysa yapılanları kendi de görüyor çünkü İstanbul’da yaşıyor.

Genç işsizlere vurgu yapması genç seçmenler açısından olumlu değerlendirilebilir.

Sayın Yıldırım ‘soruları istedi’ iddiası aklıma bu sefer İmamoğlu için geldi.

Tamam, sorulara cevap verirsiniz ama her soru için koca koca grafiklerin hazır olması aklıma kötü şeyler getirmedi değil.

İmamoğlu’nun masum gibi görünen yüzünün arkasında dokunsan patlayacak gibi bir sinir sıkışması vardı ama rakibi bu durumun üzerine gitmedi.

Ayrıca verdiği yirmi lira örneği de iddiasını açıklamaktan oldukça uzaktı.

O örnek dört tane beş lirayla verilse çok daha anlamlı olurdu.

Oy pusulalarının birbirinden farklı olduğunu bu şekilde bir daha hatırlamış olurduk.

Sayın Yıldırım sakin, vakur, tecrübeli ama aşırı sükûnet de kendisini pasif bir görüntüye büründürdü.

Programın başında sesinin titrediğini hissettim. Bir süre sonra normale döndü bu durum ama beklenen başlangıcı yapamadı bana göre.

Zaten giriş konuşması da rakibinin konuşmasının üçte biri kadardı.

Ekrem İmamoğlu’na sık sık müdahale etmesi de bana göre rahatsız ediciydi.

Yalansa yalan, notunu al, sıran gelince cevap ver.

Konuşmaları da yıllardır verdiği hizmetin getireceği özgüveni barındırmadı içinde.

Bunun yanında İstanbul’a yapılan ve birçoğunu İmamoğlu’nun da kullandığı hizmetler etkili örneklerdi.

‘İyilik yap denize at, balık bilmezse Halık bilir’ misali İzmir’e ayrım yapmadan kazandırılan tesisler ve yapılan hizmetlerin hatırlatılması doğruydu.

Hizmetlerin anlatımında kullanılan grafikler, eski-yeni karşılaştırması iyi ama bunların bir kitabın sayfalarında değil ayrı ayrı belgeler halinde ekrana dönük şekilde gösterilmesi daha etkileyici olurdu.

Sonuç olarak şunlar söylenebilir:

Program beklenen heyecanı yaratmadı. On dört yaşındaki kızım bile ‘bunlar karşılıklı tartışmıyor, bunun neresini izleyeyim?’ dedi.

Kimsenin oy tercihinin programa göre değişeceğini sanmıyorum.

İstanbul için, Türkiye için hayırlısı olsun.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #