İdeal bir öğretmen: Sadece içinde bulunulan zamana değil , zamanların ötesine ışık tutan, insanlara ve insanlığa faydalı işler yapan vizyon ve misyon sahibi bir insan olabilendir. Her ne kadar ‘’Öğretmenlik mesleği, tarihte ilk defa, okulun M.Ö. 3000 yıllarında Sümer'de kurumsallaşmaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır (Kramer, 1998, 1-6).’’ diye bilinse de aslında bu meslek bence ilk insan Hz Adem’e kadar dayanmaktadır. Gelmiş geçmiş bütün peygamberler şüphesiz dönemlerinin ve kavimlerinin en iyi öğretmenleriydi. Bu yüzden öğretmenlik, peygamberlik mesleği olarak bilinmektedir. Öğretmenlik mesleğinin zirve yaptığı dönem olan asrı saadet ve gelmiş geçmiş ve gelecek zaman ların başöğretmeni; hiç şüphesiz son peygamber, Habibi Zişan ,Kutlu Nebi, Kainatın Sultanı : Hz Muhammed Mustafa’dır. Önümüzde mükemmel bir rol modelin (Hz Peygamber Muhammed Mustafa) olmasına rağmen öğretmenlik , bazı toplumsal olay, olgu ve süreçlerin etkisinde değişmiş ve erozyona uğramıştır. Bu değişme ve gelişmelerin hemen hepsi toplumsal örgütlenmelerin yenilendiği süreç içinde gerçekleşmiş ve bir sonraki aşamanın temelini oluşturmuşlardır. Günümüzde, küreselleşmenin de etkisiyle öğretmenlik mesleğinin kutsiyeti de etkilenmeye başlamıştır. Toplumun öğretmenlik mesleğine bakış açısı çok değişmese de öğretmene bakış açısı değişmiş, öğretmenden beklentiler toplumun ihtiyacına cevap vermenin biraz ötesinde kalmaya başlamıştır. Bu nedenlerin en önemlilerinden birisi de küreselleşmedir. Küreselleşmenin getirdiği birtakım olumsuzluklar, öğretmeni ve öğretmenliği de etkilemeye başladı. Bu olumsuz etkilenmeyi biraz somutlaştıralım. Öğretmenlik mesleğinin amaçlarından ve belki de en önemlilerinden biri olan ; dava adamı olacak nesillerin yetiştirilememesidir. Yine öğretmenlerin mesleğini icra ederken çeşitli sebeplerden dolayı yaptıkları işe motive olamamaları , iş tatminlerinin düşmesi ve bunlara bağlı olarak öğretmenlerin ders işlemekten ve okuldan soğumaları gibi durumlar meydana gelmeye başlamıştır. Yukarıda bahse konu olan , sebeplerin de etkisiyle; hedefsiz, amaçsız , verimsiz ve en önemlisi de ahlaki değerlerden yoksun bir gençlik yetişmeye başlamaktadır. Bu gençliğin yetişmesinde toplumun her kademesinin sorumluluğu olsa da en önemli sorumluluğa sahip olanların başında öğretmenler gelmektedir. Toplumsal bir problem haline dönüşmeye başlayan bu durumun çözümü de yine öğretmenlerimize düşmektedir. Ne zaman toplum olarak eğitimcilerimize hak ettikleri değer ve önemi (maddi ve manevi) fazlasıyla verirsek bu sorunlar ortadan sonsuza dek kalkacaktır.