İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü tarafından İstanbul Tıp Fakültesi’nin desteği ile düzenlenen “Salgında Toplum Bağışıklığı ve Kamu Yararı” çalıştayı sonuç bildirgesinde aşı kararsızlığına karşı yasal düzenlemeye gidilmesi istendi. Çalıştayın sonuç bildirgesi önceki gün açıklandı. 6 maddelik bildirgede aşı olan annelerin emzirmeye devamı için tedbirler alınması istendi. Hızlı aşılama ile birlikte maske, sosyal mesafe, kalabalıkların azaltılması gibi halk sağlığı önlemlerinin de disiplinli biçimde uygulanmaya devam etmesi zorunluluğu vurgulandı. Bildirgede ayrıca şu vurgular yer aldı:
MAVZUATTA BOŞLUK VAR
Aşı bir yönü ile Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve Anayasamızda düzenlenen bireysel bir hakka, vücut ve beden bütünlüğüne müdahale eden bir eylem; diğer yönü ile kamu sağlığının korunması için zorunluluğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir eylem olmaktadır. Bu durumda oluşan, Bireysel Haklar ve Kamu Yararı çatışmasının çözümü, tıbbi zorunluluğu ve kanunda açık bir şekilde düzenleme olmasını gerektirmektedir. Bulaşıcı ve salgın hastalıklarda alınacak tedbirleri ve yetkileri düzenleyen en temel kanun düzeyindeki hukuki düzenleme olan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun (UHK) mevcudiyeti, Anayasa Mahkemesi kararlarından anlaşılacağı üzere kanunilik koşulunun karşılandığı anlamına gelmemektedir. Kovid-19 salgını ile mücadelede geliştirilen aşıların olunması zorunlu tutulduğu takdirde, buna uymayanların ne tür yaptırımlarla karşılaşabileceğine dair UHK’da yaptırımlar gösterilmiş değildir. Aşılama ile sağlanacak kamu yararı meşru zeminin hukuk sisteminde oluşturulması gerekmektedir. Yapıldığı dönem itibariyle, Türkiye’nin en önemli toplum sağlığı sorunlarında başarılı olan 1930 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun, Kovid-19 mücadelesinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
PCR ZORUNLULUĞUNA YASAL DAYANAK
Kovid-19 aşıları bakımından kişi, aşı olmama tercihinde bulunurken sadece kendi sağlığı ile ilgili değil başkalarının ve toplum sağlığı üzerinde de olumsuz şekilde etkili olabilecek bir karar vermektedir. Aşı olan ve olmayan biçimindeki farklı konumlardakilere farklı kuralların uygulanması, hukuken eşitlik ilkesine aykırılık veya ayrımcılık olarak görülemez; farklı yükümlülük ya da sınırlamalar getirilmesi eşitlik ilkesinin ihlali sayılmaz. Aşı olmayanlara seyahat, eğitim vb. toplu etkinliklere katılmaları için PCR testi yükümlülüğü yüklemek ve bunu yerine getirmediklerinde faaliyetlere katılmalarını yasaklamak hukuka aykırı sayılmayacaktır. Ücretsiz yapılan PCR testi ölçülü bir yükümlülük ve sınırlama iken, kapsamlı hak yoksunlukları için, hukuki eksiklik ve belirsizliğin giderilmesi acil bir zorunluluktur. Kovid-19 tedbirleri ve bu tedbirlerden en etkili olan Kovid-19 aşılarının yapılması için hukuki dayanakların TBMM tarafından bir an önce kanunen düzenlenmesi zorunludur. Söz konusu zorunluluk sadece hukuki bakımdan değil, Türkiye’nin salgınla mücadele başarısının devamı için en etkili tedbir olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış aşılanma gereğinin başarısı bakımından da geçerlidir.