Soruşturma sonucu üyeleri ceza alan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, konuyu kişisel Twitter hesabından eleştirdi.  Geylan’ın il ve ilçe milli eğitim müdürlerinin tehdit  edildiği yönündeki eleştirilerine,  Eğitim-Bir-Sen Ankara 1 no.lu Şube'den "Suçları sübut bulmuş suçluları koruma çabası sendikal gaflet zincirine eklenmiş yeni halkadır." ifadeleriyle cevap verildi. 

İşte Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan ve Eğitim-Bir-Sen'de karşılıklı olarak yapılan açıklamalar. 

Talip Geylan'ın açıklaması:

YETER ARTIK!
Herkes kendine çeki düzen versin!

Makamlar sahipleri, devletin bir emaneti olan o makamların haysiyetini korumakla mükelleftir.

Aşağıda anlatılanlar  bir masal değil:
Sözde sendikanın başkanının, ilçede yaşananlarla ilgili, il müdürlüğüne verdiği dilekçeyle soruşturma başlatılır.
Akabinde ilçeye ziyarete gelen sözde sendikanın sayın başkanı, “Bu soruşturma 15 günde bitecek. Müfettişler memurun ilçe dışına sürülmesi  kararını verecek. Aksi takdirde ilçe müdürü de il müdürü de yerlerinde kalamayacak” diye üfürür.
Aslında üfürmüyormuş!
Aynen de öyle olur.
Sözde sendikanın sayın başkanına “Yanlış” yapan memur ilçe dışına sürülür.
Hem de daha disiplin süreci tamamlanmadan.
Bu sonucun iki yorumu vardır:
Sözde sendikanın sayın başkanı;
Ya kehanet kabiliyeti yüksek bir muhteremdir.
Ya da eğitim yöneticileri üzerinde dayanılmaz bir cazibesi vardır.

Eğitim-Bir-Sen'de yapılan açıklama

 Bala'da  Sendikal Zorbalık İfşa Oldu

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı’nın takvimlerden ve hakikatlerden haberi var mıdır, değilse hariçten gazel mi üfürmektedir? Devlete hizmetle vazifeli olması icap eden bir memurun kendini Bala ilçesinin sahibi ilan ettiği, öğretmenleri de kendi emir eri zannettiği, hukukun değil derebeyliği kurallarını esas kılmaya çabaladığı, öğretmenleri sendikadan istifa etmeye zorladığı, anayasal hak olan sendikalara üye olma haklarını gasp ettiği bir iklimde talebimizle bütün bu haksızlıklara karşı soruşturma açıldığı tarih 14 Ocak’tır.  O günden bugüne geçen beş aya rağmen soruşturma bazı şer odakların müdahaleleri ile ancak sonuçlanabilmiştir. Öyle 15 günde değil soruşturma beş ay sürmüştür.

Soruşturma bütün bu vahim suçlar için açılmış ve müfettişler tarafından yürütülmüştür. Talebimiz üzerine açılan soruşturma 5 ayda ancak nihayete ermiş, adlî ve idarî boyutu ile sübuta ermiş sayısız suça rağmen olabildiğince hafifletilerek sonuçlanmış, Anayasal güvence altında olan sendikal üyelik hakkının özgürce kullanılmasını zorbalıkla engelleyen sorumluların zorbalıkları adeta ödüllendirilmiştir.  Pek çok vahim suçlara karışanlar cezalandırılmamış adeta korunmuştur.

Güya sendikacı olan bir Genel Başkanın sendikal örgütlenmeyi engelleyen, eğitim çalışanlarına zorbalık ederek onları tahakküm altına almaya çalışan bir memuru koruma gayretini de anlamak güçtür. Zira olması gereken sendikal örgütlenmeyi zorbalık ile engellemeye çabalayan memura sendikasının disiplin soruşturması açması gerekliliğidir.  Sendikaların vermeleri gereken en başat mücadele sendikal örgütlenmelerin özgürce gerçekleştirilmesi olmalıdır. Sayın Genel Başkanının kulağına üfürülen her yalana dikkat kesilip, işin esaslarını öğrenmeden bir kehanet gösterircesine üst düzey devlet görevlilerini etiketleyerek milyonlarca eğitim çalışanıyla paylaşması nasıl bir vahim sendikacılık yürüttüklerinin de ifadesidir. Toplumu yalanlar ile manipüle etme gayreti yanlış bir sendikacılıktır. Bir sendika genel başkanının her yalanı, her iftirayı ülke gündemine taşıması; suçları sübut bulmuş suçluları koruma çabası sendikal gaflet zincirine eklenmiş yeni halkadır.  

Biz Haktan tarafız, suçlunun kimliği ve aidiyetini değil suçlu oluşunu gözetiriz. Her daim hakkın yerini bulması, mağdurun korunması, zorbanın cezasını bulması için sendikal mücadelemiz sürecektir..