M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

BATI TAKLİTÇİLİĞİ VE BATIL TAKİPÇİLİĞİ

01 Ocak 2017 Pazar 13:38

Zaman, insanoğlunun en kıymetli sermayesidir.Sürekli tükenen ve tüketen… Eriyen ve eriten…

Rabbimizin, ömrün esası olan zamanın farklı dilimleri üzerine yemin ettiği bilinen bir hakikattir.Bu hakikatle temellenen inancımız gereği, yaşadığımız her anda ve alanda yaptıklarımızın hesabının sorulacağını biliriz. Çünkü kayıt dışı hiçbir zaman ve mekân yok.
Yine miladi takvimin sonuna geldiğimiz şu günlerde ülkemizin birçok kesiminde ve köşesinde cahiliye adetlerini çağrıştıran bir algı ve anlayışa şahit olmaktayız.
Yılbaşı ve Noel kutlamaları, aidiyet duygusunun ve inanç değerlerinin erozyona uğraması ile kimlik krizinin bir sonucudur.
Noel, Hıristiyanlara göre oğul tanrı Hz İsa’nın doğduğunu varsaydıkları ve kutsal kabul ettikleri gündür. Bilinen ifadeler de olsa sormak lazım kof ve kokuşmuş Hıristiyanlara: Tanrı hiç doğar mı, kendini bile çarmıha gerilmekten koruyamayıp ölür mü? Tanrının doğum günü olur mu ki kutlansın.
İnançlarını tahrip ve tahrif eden Hıristiyanlar, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimizi peygamber olarak bile kabul etmemekteler. Bizim dini‘dar’, ve muhafaza‘kâr’larımızın Hıristiyanların tanrı diye taptığı, oğul tanrı kabul ettiklerinin doğum gününü bayram havasında kutlamalarına ne demeliyiz?
Küresel, kapitalist bir isyan dalgasıdır, harama davetiye çıkaran yılbaşı kutlamaları. Bir çeşit sömürü ve sömürge düzenidir. Kötülüklerin anası olan alkolün sınırsız tüketimi, nefsi ve nesli helak eden zina ve türevleri, ocakları söndüren kumar illeti, açlıktan ölümler yaşanırken israfın zirve yapması… Nitekim yılbaşının kutlanması ne İslami ne de insanidir.
Biz inananların gerçek kimliğini ve kişiliğini şekillendiren Hicri aylardan ve asıl yılbaşından birçoğumuzun haberi bile yok. Oruç, hac ve kurban gibi ibadetlerimizi bu takvime göre yaptığımız halde… Unutmamalıyız ki kişi inandığı gibi yaşayamazsa yaşadığı gibi inanmaya başlar.
Ne tuhaftır ki Müslümanlar, inançları gereği kurban kestiklerinde hayvan hakları diyerek ayaklanan ve dine hakaret eden sözde hayvanseverler, yılbaşında milyonlarca hindinin katledilmesini görmezden gelmekteler.
Bir gece için binlerce çam ağacının kesilmesine göz yuman çevreciler, cami inşaatı için yerinden sökülüp başka yere dikilen ağaçlar için ellerinden gelen çirkinlik ve çirkeflikleri alenen sergilemekteler.
Cübbeli, sarıklı âlim kıyafeti bile görmeye tahammül edemeyen Batının Truva atları; söz konusu kıpkızıl papaz giysisi ve beyaz süpürge sakallı misyoner Noel babayla daha fazla hemhal olmaktalar.
Ömrümüzden kopup giden koskoca bir yılın muhasebesini yapmamız gerekirken iki yılı birbirine bağlayan bu zaman köprüsünde Müslümanların, Batı taklitçiliği ve batıl takipçiliğini nasıl izah edebiliriz?
İbn-i Haldun’un Mukaddime’de yaptığı o muhteşem tespit, ülkemizin yaşamak zorunda kaldığı yüzyıllık dramın tek cümlelik özeti gibidir: “Mağluplar, galipleri taklit eder.” Çağdaşlaşma özlemi ve muasır medeniyet seviyesine ulaşma gayretleri başka nasıl açıklanabilir? Siyasette, sanatta, sporda, sosyal ve ekonomik hayatta…
Örnek, önder ve öncü Hz Peygamber’in çağlar ötesi şu ikazını tekrar hatırlayalım:
“Kim bir kavme benzerse o da onlardandır.”

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #