M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

DÜNYA VE AHİRET MUTLULUĞU: İYİLİK

28 Nisan 2016 Perşembe 06:10

‘’İyilik, gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir. Kötülük ise gönlünü huzursuz eden ve içinde kuşku bırakan şeydir; velev ki insanlar başka şeyler söylesin.’’ diyen âlemlere rahmet Hz Peygamber, iyilik ve kötülük kavramlarını insanın kendi iradesine ve vicdanına bağlamaktadır.

Hayır ve iyilik yapma konusunda irade ve vicdan; iman, ihsan ve ihlâsla şekillenmelidir. Böylece ihsan derecesinde bir imana ulaşmamızı sağlaması yönüyle iyilik, kalp ve gönül dünyamızı zenginleştirmektedir. Davranışlarımızın iyilikle harmanlanmasını sağlayan niyetimiz, günlük yaşantımızı anlamlı hale getirmektedir.

İyilik yaşamın en tatlı, en verimli, en sevimli işidir. Allah rızası için yapılan her meşru iş iyiliktir. Bazen bir yetimin başını şefkatle okşamaktır, bazen de yolda kalmışa ve yolunu kaybedene yardımcı olmaktır. İyilik; evsiz, barksız, belki de vatansız insanlara aş ve arkadaş olabilmektir. Bir tebessüm, bir çift güzel söz, öğrenilen bilgi, samimi bir dua, yoldan kaldırılan taştır iyilik. Hayatın her anını ve alanını kuşatmalı iyilik algı ve anlayışımız.

Bir iyilik medeniyeti olan İslam, her iyiliği sadaka olarak görmüş ve herkesin yapabileceği türden iyilikler olduğunu haber vermiş.’’Yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden korununuz.’’ hadisi şerifi bu anlamda pek düşündürücüdür.

Önemli olan iyilik duygusunun yürekten yürürlüğe yansımasıdır. İyiliği sadece konuşan değil bu uğurda koşturan olma sorumluluğumuz var. Kötülere ve kötülüğe tavır almak inancımızın ve vicdanımızın gereği iken iyilerin tepkisizliği, duyarsızlığı nasıl izah edilebilir? Vicdanımızı rahatlatmak, takdir edilmek, siyasal yatırım olsun diye yapılanların iyilik olmadığını bilmeyenimiz var mı? Tuzağa koyulan yem tanelerinin cömertlik sayılamayacağını bilmiyor muyuz?

İyiliği geçiştirmemizin, günahları küçümsememizinakıbetimizi nasıl etkileyeceğini bilemeyiz. Küçük ihmaller ve kusurlar büyük hüsranlara neden olabileceği gibi önemsiz gibi görülen hayırlar, felaha ve feraha ulaşmamızı sağlayabilir.

Nitekim susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğin susuzluğunu gideren bir kadının kurtulduğunu müjdeleyen örnek ve önder Hz Peygamber, başka bir kadının ise kediyi hapsedip işkence ettiği için hüsrana uğradığını bizlere bildirmektedir.

‘’Kıyametin kopmakta olduğunu görseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz.’’ nebevi emri çerçevesinde düşünecek olursak iyilikleri erteleyebilir miyiz? En zor, zahmetli zamanlar ve mekânlar bile salih amel işlememizi engelleyebilir mi?

İyiliğin taşıyıcısı, kötülüğün gidericisiolması gereken bizlerin dünya ve ahirette nihai olarak ulaşmak istediği şey iyiliktir. Bu yüzden:’’Rabbimiz, bize dünya ve ahirette iyilik ver.’’ ayeti kerimesiyle dua ve niyazında bulunmuyor muyuz?

Hesap gününe inanan insanlar olarak kendimize şöyle bir iyilik yapalım: Dünya hayatında yaptıklarımızla ilgili hesabı görecek Rabbimizin hem hâkim hem şahit olduğunu biliyoruz. Hal böyle iken ömrümüzün iyilikle anlamlandığı, salih amel yüklü bir hayat yaşamaya çalışalım.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #