M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

İHLÂS VE RİYA

02 Haziran 2016 Perşembe 20:53

İslami ve insani duyarlılıkların ve değerlerin hızla aşındığı, hatta bu duruma alışıldığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Riyanın, fırsatçılığın, çıkarcılığın toplumsal bir hastalık kazanması, ahlakın ve ihlâsın muhafaza edilmesini zorlu ve zorunlu kılıyor.

Bireysel ve toplumsal tavırlarımızın, taleplerimizin, tepkilerimizin ve tercihlerimizin temelinde yatan belirleyici unsurlar nelerdir? Niyet ve amel boyutunda kalbimiz ve zihnimiz neye odaklanmış, nereye programlanmış? Bir söylem ve eylemi hangi niyetle yapmaktayız? Niyetlerimiz ihlâs korumasında ve kapsamında ise felah ve feraha kavuşacağız. Riya ile kirlenmiş ve kararmış ise kulluğumuz, akıbetimiz hüsran ve hicran olacaktır.

İşte bu bağlamda örnek ve önder Hz Peygamber, Ebu Hureyre’den rivayet edilen şu hadisi şerifiyle dikkatimizi çekiyor: ‘’ Yüce ve mübarek Allah, kıyamet günü halkı arasında hüküm verecektir ki o mahkemeye her ümmet toplu olarak gelir. O mahkemeye ilk davet edilen şunlardır: Kur’an hafızı, çok mal sahibi, Allah yolunda öldürülen… Allah Teâlâ, Kur’an hafızına sorar:

—     Peygamberime gönderdiğim sana öğretildi mi?

—     Evet ya Rabbi, öğretildi, deyince şöyle buyurur:

—     O halde öğrendiğin ile ne gibi bir amel işledin? Şu cevabı verir:

—     Gece gündüz onu okudum. Bunun üzerine Allah şöyle buyurur:

—     Yalan söylüyorsun. Melekler şöyle derler:

—     Yalan söylüyorsun. Sen güzel Kur’an okuyor, denilmesini istedin. Nitekim öyle de denildi.

Bundan sonra mal sahibine sorulur:

—     Sana verdiğim mal ile ne gibi amel işledin?

—     Ben akrabalarıma götürdüm. Onlara ve başkalarına sadaka verdim. Buna da Allah Teâlâ:

—     Yalan söylüyorsun! Sen eli açık, cömert denilmesi için yaptın o işleri. Nitekim öyle de denildi.

Bundan sonra Allah yolunda öldürülen getirilir ve sorulur:

—     Sen niçin öldürüldün? Der ki:

—     Senin yolunda dövüştüm ve öldürüldüm. Allah ( cc ) buyurur:

—     Yalan söylüyorsun! Melekler de şöyle derler:

—     Sen kendine kahraman denilmesi için dövüştün ve nitekim öyle de denildi.

Ebu Hureyre ( ra ) diyor ki:

Bundan sonra Resulullah ( sav ) elini dizine vurdu ve şöyle buyurdu:

—     Ya Ebu Hureyre! Anlatılan bu zümreler kıyamet günü Allah’ın cehenneme ilk atacağı kimselerdir.’’ ( Müslim, Tirmizi, Nesai )

Ne korkunç bir son!Riyakâr hafız, hayırsever ve mücahidin akıbeti… Yaptıklarımızı sadece Allah’ın bilmesi ve O’nun razı olması yeterli değil mi? Baki olanın hükmü, bizim için bağlayıcı iken fanilerden ne bekliyoruz? Beğenilmek, takdir ve taltif edilmek için yapılan hayır işlerinde, hayır olmadığı aşikâr değil mi? Ezberlenen ve sürekli okunan Kur’an da olsa, verilen infak da olsa, yapılan cihad da olsa görüntü ve gürültünün hiçbir önemi yoktur. Asıl olan hayatın tamamının Allah için ve Allah yolunda olmasıdır.

Unutmayalım ki takva şuuru, samimiyet ve sahabe duyarlılığıyla bütünleşince ortaya çıkan sahih bir kulluk ancak hayata ve ahirete renk verebilir. 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #