M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

İZZET VE ZİLLET EKSENİNDE ÜMMET

24 Haziran 2016 Cuma 04:42

Hayatın değeri ve düzeyihayatımıza yüklediğimiz anlama bağlıdır. Savunulan dava, uğruna mücadele edilen değerler ve ilkelerle kişi, kıymetlenir, kemale erer.

İzzet, tarafsız olmak değil; Allah’ın tarafı ve taraftarı olmaktır. Sadece O’na ve Resulüne göre hayatı kodlamak ve konumlamaktır. Bu dosdoğru yolun haricindeki bütün yol ve yöntemlerin sonu zillettir.

Taş parçaları, Allah’a izafe edildiğinde Beytullah adını almadı mı? Hz Salih’in devesi Allah’a nispet edildiğinde verilen şerefin bir göstergesi olarak Allah’ın devesi olarak anılmadı mı Kur’an’da?

Bizler için şeref, Allah’ın hâkimiyetinden şaşmamak ve himayesinden sapmamakla ancak mümkün olabilir. Nitekim İblis, Rahman’ın emirlerine tabi ve talip olup secde edeceğine, izzet ve şerefi yaratılış maddesi olan ateşte aradı. Böbürlendi, büyüklendi böylece küçümsendi, küçüldü. Allah’a rağmen izzet, onur ve şeref kazanılamaz, O’na rağbet ile kazanılabilir.

İslam’a verdiğimiz değerle değerleneceğiz. Bu durumun en güzel örneklerinden olan Hz Ömer’in kesin ve keskin ifadelerine dikkat edelim:

Şam fethedildikten sonra Ebu Ubeyde b. Cerrah, Halife Hz Ömer’i Şam’a davet ediyor. Halife Medine’den Şam’a doğru yola koyuluyor. Hz Ömer, kölesiyle beraber nöbetleşe deveye biniyorlar. Şam’ın girişinde deveye binme sırası köleye geldiği için köle devenin sırtındaydı.

Şam fatihi başkomutan Ebu Ubeyde b. Cerrah, Halifeyi bir heyetle beraber karşıladı:

Ey Halife, böyle ne yapıyorsun? Bütün Şamlılar, özellikle Rumlar, Müslümanların halifesini görmek için toplandılar. Sana bakıyorlar bu yaptığını beğenmezler, dedi.

Hz Ömer buyurur ki:

Ya Eba Ubeyde! Senin bu sözün buradaki insanlar için çok zararlıdır. İşitenler insanın şerefini bineğe binerek yürümekle ve süslü elbiseler giymekte sanacaklar. Şerefin Müslüman olmakta ve kullukta olduğunu anlamayacaklar. Biz zelil insanlardık, Allah-u Teâlâ bizi İslam’la şereflendirdi. Allah’ın verdiği bu şereften başka şeref ararsak Allah-u Teâlâ bizi zelil eder.

Böyle olması gerekirken bugün biz inanalar izzeti, onuru nerede ve nasıl arıyoruz?

Kimileri malda, makamda, markada, modada? Kimileri otorite olarak gördükleri şer ve şeytani odaklarda… Kimiler Hıristiyan kulübü olan Avrupa Birliği’nde… Kimileri beşli çete olan Birleşmiş Milletler’de… İşte izzeti yanlış yerde arayanlar, zilletin kapısını araladılar.

Ümmetin izzetinin, iffetinin, harem-i ismetinin hali gözler önünde… Bu kadar zulüm, zulmet ve zilletten sonra hiçbir şey olmamış gibi davranabilir miyiz?

Şu ilahi ikazı unuttuk mu? ‘’ Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.’’

Örnek ve önder Hz Peygamber, zilletin nedenini ve çözüm önerilerini şöyle ifade ediyor:’’Veresiye pahallı satıp peşin daha ucuz almak suretiyle alışveriş yaptığınız, öküzlerin kuyruğuna tutunarak ziraatla yetinip cihadı terk ettiğiniz zaman, Allah size zilleti musallat kılar, tekrar dininize dönünceye kadar onu üzerinizden atamazsınız.’’ (Ebu Davud)

Ümmetin içinde bulunduğu zilletten, zulmetten, esaretten kurtulmak için vahye dönmek, vahdet ve uhuvveti takvayla tesis etmek ve cihat yapmak gerekir.

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #