M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

REİS VE REİSÇİ GEÇİNENLER

11 Ekim 2016 Salı 06:30

Mevki makam sahibi olma, onu koruma ve rant kavgasının yoğun olarak yaşandığı bir döneme şahit olmaktayız. Bu nedenle şahsiyeti oluşmamış, zihniyeti oturmamış, kendisi de olamamış ve olgunlaşamamış bazı insanlar konumlarını ve konuşmalarını para, güç ve iktidara göre ayarlamaktadırlar. Bu anlayışa sahip kişi ya da oluşumlar, hak ve hakikatten yana olmaktansa haksız ve hukuksuz olan çoğunlukla olmayı her zaman tercih ederler. İlke ve değerleri çıkar odaklı olduğundan her zamana ve mekâna kolayca uyum sağlarlar. Çünkü renkten renge girmeye alışkın bu kesimin varlığını koruması ancak bu yüksek manevra kabiliyetine, kutsalının olmamasına, kimliksiz ve kişiliksiz yapılarına bağlıdır. Peki, bunlar kimlerdir ve özellikleri nelerdir?

Bunlar 17-25 Aralık’tan sonra bile FETÖ’cüyken bugün devletin çeşitli kademelerinde görevli en hareketli ve hararetli kripto paralelcilerdir. Bunlar AK Parti’nin iktidar olduğu dönemlerde bile HDP’liyken bugün özellikle yerel teşkilatlarca korunan ve kollanan sızıntılardır. Bunlar ihale ve parayı önceleyen Anadolu’nun sesiyle, nefesiyle, derdiyle, değeriyle, tarihiyle alakası olmayan sığıntılardır. Bunlar her tülü eleştiriye kapalı, mesnetsiz iddiaların, haksız ithamların, akıl almaz iftiraların sahibi olan isimsiz, kimliksiz, yüzsüz sosyal medya aktörleridir. Bunlar halkı kıran, dava adamlarını karalayan lakin ‘’Reisçiyim’’ diye geçinen ya da kamufle olan yanlış ve yanılmış tiplerdir.

Egemen güçlere, iç ve dış terör odaklarına, ‘’Topunuz gelin!’’ diyerek meydan okuyan, milletin geleceği için bunlarla kesin ve keskin bir şekilde mücadele eden ‘’Reis’’in sertliğini ve netliğini anlamayan, İslami ilke ve değerlerden yoksun, ahlak ve erdem yoksulu, çıkarları söz konusu olduğunda etkin ve yetkin birtakım grup, güruh ve çetelerin kendilerini ‘’Reisçi’’ olarak tanıtmalarına veya tanımlamalarına kanmamak gerekir.

Reis’i anlamayan, ne demek istediğini algılayamayan, dava şuuru olmayan yağcı ve yalaka birtakım siyasetçi, bürokrat ve diğer yönetici kesimin Reisçi olduğu söylenebilir mi?

İşte bu manada gayet makul değerlendirmeleri olan Aydın Ünal’a kulak vermek gerekir. Nitekim kendisi hem AK Parti Ankara milletvekili hem de Cumhurbaşkanımız, Başbakan iken konuşma metinlerini kaleme alan isimdir. İfadeleri şöyle:

‘’Ne Erdoğan'ın güzellemelere ihtiyacı var ne de bu dar alanda O'na güzelleme yazmaktır amacım. Benim derdim başka; derdim şu: Bir süredir, kendilerini “En Reisçi”, “Çok Reisçi”, “Öz Reisçi”, “Has Reisçi”, “Hakiki Reisçi” vb. vasıflarla tanımlayıp, diğer herkesi yeren, eleştiren, dışlayan, küçümseyen, küstüren ve kıran bir takım çete, güruh, gruplar tezahür etmeye başladı. Kimsenin samimiyetini test etmek haddimiz değildir. Lakin, bu çete, güruh ve grupların artık gizlenemez insafsızlığı, bir çıkar ve rant kavgası ve kaygısını da artık örtülemez şüphe noktasına getirmiştir.

Tarih, dalkavukları hatırlamaz.Tarih, kendisini yeni çevreye kabul ettirmek için ifrat ve tefrit arasında yuvarlananları da hatırlamaz. Aslına bakarsanız, bir yazıya konu olacak kadar bile kıymetleri de yok. Ama, lejyoner ruhu bünyeye hızla sirayet ediyor ve gerçek dava insanlarının hem gönüllerini, hem kollarını, kanatlarını vicdansızca kırıyor. Lejyoner ve dalkavuk ruh, artık korkunç bir fitne potansiyeli taşıyor. Şarlatan ve şaklaban Fetullah'ın din, insaf ve insanlık dışı yöntemleri, ne yazık ki lejyoner ve dalkavuklar tarafından kullanılıyor. Temiz ruhlar incitiliyor, kalpler kırılıyor, yılgınlık ve küskünlük riski ortaya çıkıyor. Dilleri dilimize, ahlak genişlikleri edebimize, değerleri değerlerimize benzemeyen güruh, adeta davayı zehirliyor.Recep Tayyip Erdoğan'ın girdiği her seçim, dünyayı titreten bir zaferdi; ama O, her seçim zaferi sonrasında “Ve la galibe illa Allah” yani, “Allah'tan başka zafer sahibi yoktur!” diyerek, imtihanın en çetin olduğu o anlarda hakkı zaferin sahibine teslim etmişti. “Reisçiyim” diyenler ise, “küçük dağları biz yarattık” edasıyla, kendilerinden menkul bir gurur ve kibirle yeryüzünde dolaşıyorlar.

Dava, samimi ile sahteyi; dalkavuk ile gönül adamını; lejyoner ile mücahidi; edepli ile edepsizi birbirinden zamanla ayırır; hiç tereddüt buyurmayın, dert de etmeyin.
Lakin fitne ateştir. Safları daha da sıklaştırın dostlar; sıklaştırın ki, aramıza fitne giremesin.’’

Evet, darbe süreçlerini yaşadığımız kırılgan, kaygan ve karışık olan bu dönemlerde muazzez ve muhteşem olan milletimizle ve hakiki dava erleriyle safları sık tutalım. Safileşelim. Salihleşelim.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #