M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

TÜRKİYE’YE TERÖRLE YÖN VERMEYE ÇALIŞMAK

08 Ocak 2017 Pazar 08:33

Bulunduğumuz coğrafya ve temsil ettiğimiz anlayış bakımından son kale olan ülkemize yönelik çok yönlü, çok cepheli, çok uluslu ve çok örgütlü bir saldırı dalgasıyla karşı karşıyayız. Bu şekilde ve şiddette tehdit veya tehlikeye pek maruz kalmadık. Alçakça bir düşman hattına, farklı terör örgütlerinin ittifakına ve ‘’müttefiklerin’’ saldırılarına alenen şahit olmaktayız.

Yakın geçmişte cepheler kesin ve keskin, düşmanın tanınması ve tanıtılması kolay, hedefler ve uygulanan yöntemler belliydi. Geriye saldıran ülkeler veya örgütlerle mücadele kalıyordu.

Günümüzde ise bize karşı olan ülkeler, çeşitli terör örgütleri ve istihbarat teşkilatlarının taşeronları hep birlikte, farklı teknik ve taktiklerle, aynı amaç uğruna var güçleriyle saldırmaktadırlar.

Bu bağlamda Beşiktaş ve Kayseri saldırısından Rus Büyükelçisinin öldürülmesine, Reina baskınından İzmir saldırısına kadar gerçekçi ve kapsamlı bir terör analizi yapmak, elde edilen bilgi, belge ve bulgulardan hareketle yeni bir yol haritası belirlemek zorundayız. Bu beş saldırının görünüşte birbiriyle ilgili olmadığı düşünülebilir. Ancak büyük resme baktığımızda meselenin böyle olmadığını görmekteyiz.

Nitekim önemli bir istihbarat analizcisi olan rahmetli Mahir Kaynak’a kulak verelim:’’ Terör konusundaki temel yanılgı, terör örgütlerinin devletlerden bağımsız, onların dışında ve karşısındaki birtakım yapılar olarak düşünülmesidir. Oysa çok güçlü ve profesyonel devlet kurumlarının karşısında, bir avuç insanın sınırlı kaynaklarla kurdukları örgütlerin yaşama şansı yoktur. İşin gerçeği terör örgütlerinin devletler ve onların organları tarafından kullanılmasıdır. Yani terörist meşru yapının karşısında değil, onun emrinde ve hizmetindeki olan yapılardır.’’

Beşiktaş, Kayseri ve İzmir saldırıları PKK/PYD, Rus elçisinin öldürülmesi FETÖ, Reina saldırısı ise DEAŞ terör örgütü tarafından gerçekleştirildi. Tabi bu terör örgütleriyle istihbarat servisleri aracılığıyla çalışan ülkeler, bu menfur ve melun saldırılarla hem millete hem hükümete mesaj vermek istediler. Bu örgütlerin arkasındaki güçler Türkiye’den neler talep etmektedirler?

Suriye ve Irak ile ilgili politikalarınızı ABD, AB ve NATO’ya göre belirleyin. BM’nin yapısı ve şekliyle uğraşmayın. Afrika ve Kafkasya ile bağlantılarınızı kesin. Rusya ile yakınlaşmayın, ortak dış politika veya strateji belirlemeyin. Fırat Kalkanı operasyonunda daha fazla ilerlemeyin. PYD’yi vurmayın ve tanıyın. Terörün ve destekçilerinin vermek istedikleri mesaj veya yoğun bir asimetrik savaş açma nedenleri bu kadar mı? Elbette hayır. İç politikayla ilgili olarak Erdoğan’ı siyasetten uzaklaştırın. Başkanlık sisteminden vazgeçin. FETÖ, PKK ve KCK’ya karşı düzenlenen operasyonları durdurun. Çözüm sürecine dönüp özerkliğin önünü açın. OHAL’i sona erdirin.

Tutuklu siyasetçiler ve darbecileri salıverin.

Evet, sistematik terör saldırılarıyla ülkemize yaptırılmak istenenler bunlardı.

Teröre destek veren ülkeler ve terör örgütleri dış müdahaleyle ve darbe teşebbüsüyle gerçekleştiremedikleri planlarını suikast ve saldırıların etkisiyle ülkemizi iç savaşa sürükleyerek gerçekleştirmek isteyeceklerdir. Alevi-Sünni, laik-dindar, Kürt-Türk çatışması ve çarpışmasının zemini hazırlanmaya çalışılmaktadır. Değişen ve gelişen Türkiye mezhep, hayat tarzı ve ırk eksenli kurulan tuzaklara düşmez, oynanan oyunlara gelmez. Çünkü milletimiz, yeniden dirilişe ve direnişe destek vermekte ve Cumhurbaşkanına sahip çıkmaktadır. Zira 15 Temmuz’da ve sonrasında yaşanılanlar hepimizin malumu. İslam’la harmanlanmış bu muazzez, muhterem ve muteber millet; engin tarihi derinliği ve kucaklayıcı medeniyet tecrübesiyle ülkemize umut, bölgeye ufuk olacaktır.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #