Bakanlık önünde yapılan basın açıklması Genel Başkan Ali Yalçın tarafından yapıldı. Yalçın, 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunun, eğitim çalışanları arasında da ayrıştırıcı, farklılaştırıcı, dışlayıcı bir içerikle yürürlüğe girdiğini; eğitim öğretimin içerisinde bilfiil bulunan şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanların, uzman ve başöğretmenlik ünvanını elde etme hakkından mahrum bırakıldığını belirterek ''Aynı hatalı ve eksik yaklaşımın TBMM’de görüşülmekte olan Öğretmelik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağında bulunduğunu görüyoruz. Taslağın hazırlandığı süreçte ve komisyon görüşmelerinde eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının değişmediğini üzülerek müşahede ettik'' dedi..
YALÇIN açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Öğretmenlik meslek kanunu, ayrıştırıcı değil kapsayıcı olmalı; eğitimcileri bölmemeli, haklar yarım kalmamalı
Bugün burada toplanmamızın, hep birlikte ses vermemizin, ortak iradeyle söz söylememizin nedeni; eğitim yönetiminin yükünü omuzlayan, sorunları sırtlayan millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdür yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmamasını protesto etmek, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan kanun taslağında bu konudaki değişiklik talebini ve ihtiyacını haykırmaktır.
Ülkemizin kamu personel sistemi, kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi ve düzenlenmesi konusunda (şube müdürü, daire başkanı, genel müdür şeklinde hiyerarşik sıralanan) yönetim hizmetleri kadro grubunun söz sahibi olacağı şeklinde tasarlanmıştır. Ancak yönetim hizmetleri kadro grubuna görev, yetki ve sorumlulukların genişliğiyle uyumlu olmayacak şekilde sınırlı özlük hakları ve yetkileri verildiği; hiyerarşik olarak kendilerine bağlı ve yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok da farklılaştırılmamış bir seviyede özlük haklarının verildiği görülmektedir.
Nitekim bu hatalı yaklaşım öğretmenlik mesleğini konu edinen ve eğitim personeline ilave mali haklar getiren meslek kanunu düzenlemelerine de yansımıştır. Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş; 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, eğitim çalışanları arasında da ayrıştırıcı, farklılaştırıcı, dışlayıcı bir içerikle yürürlüğe girmiş; eğitim öğretimin içerisinde bilfiil bulunan şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanlar, uzman ve başöğretmenlik ünvanını elde etme hakkından mahrum bırakılmışlardır.
Aynı hatalı ve eksik yaklaşımın TBMM’de görüşülmekte olan Öğretmelik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağında bulunduğunu görüyoruz. Taslağın hazırlandığı süreçte ve komisyon görüşmelerinde eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının değişmediğini üzülerek müşahede ettik.
Şube müdürü ve dengi veya üstü kadrolarda bulunanların eğitim-öğretim kamu hizmetinin niteliği gereği eğitim ve öğretimden ayrıştırılması mümkün bulunmayan eğitim yönetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettikleri, bulundukları kurumların sadece bir idarî faaliyet yürütülen yerler değil eğitim kurumlarını tamamlayan yapılar oldukları, kısaca bizatihi eğitim-öğretimin içinde bulundukları göz ardı edilmektedir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi amacıyla Eğitim-Bir-Sen olarak bir kanun taslağı/önerisi hazırlayarak Millî Eğitim Bakanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Meclis’te grubu bulunan partilerin yöneticilerine sunmuştuk. Söz konusu önerimizde şube müdürü, dengi veya üstü eğitim yönetimi/denetimi kadrolarında bulunanlara da kariyer basamakları sürecinde ünvan için başvuruda bulunma hakkı tanınmasını ifade etmiştik.
Gelinen noktada, bu kadrolarda bulunan eğitimcilerin, uzman/başöğretmenlik ünvanına ve haklarına sahip olmaları yönündeki beklentilerinin meslek kanunu içerisinde olması noktasında halen fırsat ve imkân vardır. Biz, Eğitim-Bir-Sen olarak, hedefler ve gerçekler bağlamında eğitimciyi ayrıştırmayan bütünleştiren, farklılaştırmayan eşitleyen, engellemeyen destekleyen; eğitimi ve eğitimciyi bütüncül, eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir bakışla ele alan bir meslek kanunu içeriğinin oluşmasının mümkün ve elzem olduğuna inanıyoruz.
Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle bir kez daha temin ve teyit ediyoruz.
Eğitim çalışanlarının beklentisi; verilen sözlerin ve taahhüdün gereğinin yerine getirilerek, kariyer basamaklarında ilerlemeye esas hizmet süresinin uzman öğretmenlik için 5 yıl, başöğretmenlik için 10 yıl olması; il millî eğitim müdür yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, eğitim müfettişi, şube müdürü, araştırmacı, eğitim uzmanı kadrolarında bulunanlara da uzman/başöğretmenlik ünvanı ve hakları verilmesi; eğitim kurumları yöneticiliğinin ikincil görev olmaktan çıkarılması; sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğin kaldırılması; öğretmenlerin statü farklılıklarının kaldırılarak haklarının eşitlenmesi; aile bütünlüğünün sağlanması; ek ders birim ücretlerindeki adaletsizliğin giderilerek; ek ders gösterge rakamının toplu sözleşme görüşmelerinde gündeme getirdiğimiz ve müzakere ettiğimiz şekilde 230’a çıkarılması; kalkınmada öncelikli yörelerde çalışan yönetici ve öğretmenlere ilave malî haklar verilmesi ve öğretmen istihdamında KPSS puan üstünlüğünün esas alınarak mülakat uygulamasının kaldırılması, hususlarını içeren bir meslek kanununun çıkarılmasıdır.
Hükûmeti ve TBMM’yi meslek kanununda beklentileri karşılayan; millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdür yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı ve eğitim uzmanı kadrolarında bulunanlara da uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik ünvanına dayalı hakları tanıyan bir düzenleme konusunda adım atmaya çağırıyoruz.