SON EKLENENLER

İnsan Neden Güler?

Gülmek sadece mutluluktan mı olur? Farklı gülüşler var mıdır?
18 Mayıs 2025 09:08

İnsan Neden Güler?

Gülmek, insanın en doğal ve evrensel tepkilerinden biridir. Diller, kültürler, yaşam biçimleri farklı olsa da insanlar benzer durumlara benzer şekilde gülerek tepki verir. Peki insan neden güler?

Öncelikle gülmek, bir duygusal ifadedir. Mutluluk, rahatlama, şaşkınlık, hatta bazen utanç veya stres gibi duygularla birlikte ortaya çıkabilir. Güldüğümüzde bedenimizde birçok kimyasal değişiklik olur. Beyin, mutluluk hormonu olarak bilinen endorfinleri salgılar, stres seviyesi azalır ve kendimizi daha iyi hissederiz.

Gülmenin bir diğer yönü ise sosyal bir davranış olmasıdır. İnsanlar arasında bağ kurmanın, iletişim kurmanın ve samimiyeti artırmanın yollarından biridir. Birisiyle birlikte güldüğümüzde aramızda bir bağ oluşur, mesafeler kısalır. Bu nedenle mizah, arkadaşlıkların ve ilişkilerin sağlamlaşmasında önemli bir rol oynar.

Ayrıca gülmek, bazen savunma mekanizması olarak da kullanılır. Zor ya da gergin durumlarda kişi, duygusal baskıyı hafifletmek için gülebilir. Bu, bir çeşit rahatlama ve kendini koruma şeklidir.

Sonuç olarak, insan sadece komik bir şeye güldüğü için değil; duygusal, sosyal ve psikolojik birçok nedenle güler. Gülmek; insan olmanın, hissetmenin ve paylaşmanın doğal bir sonucudur. Belki de bu yüzden gülmek, hayattaki en basit ama en güçlü mutluluk kaynaklarından biridir.

 “İnsan Neden Güler?” konusunu işleyen kısa ve hikâyeli bir kaç anlatım

Hikâyenin Adı:Gülmenin Sırrı

Küçük bir köyde, insanlar hep ciddi yaşardı. Ne sokakta kahkaha duymak mümkündü, ne de evlerden neşe sesi yükselirdi. Bu köyde yaşayan Ali adında 12 yaşında meraklı bir çocuk vardı. Bir gün, annesiyle birlikte pazara gittiğinde, köy meydanında kalabalığı gördü. Ortada biri, türlü taklalar atıyor, komik sesler çıkarıyor, insanların suratlarına boyalarla gülücükler çiziyordu. Herkes gülüyordu! Köyün en suratsız dedesi bile...

Ali şaşırdı. Annesine sordu:

— Anne, neden gülüyorlar?

Annesi gülümsedi:

— Çünkü bu adam komik bir şeyler yapıyor. Gülmek, insanların mutlu olduğu, şaşırdığı ya da rahatladığı zaman verdiği doğal bir tepkidir.

Ali, eve döndüklerinde gülmenin nedenini araştırmaya başladı. Kitaplara baktı, büyüklerine sordu. Sonunda, köyün yaşlı bilgini Dede Hasan ona şöyle dedi:

— Evlat, insanlar bazen komik bir şey görünce güler, bazen de içlerinde sıkışmış duygular bir çıkış yolu aradığı için... Gülmek, bazen bir savunmadır, bazen dostluk göstergesi. Ama en güzeli, kalpten gelen bir gülüş, karşındakine "Ben sana zarar vermem" demektir. Bu yüzden insanlar güler: Anlaşmak, rahatlamak, paylaşmak ve bazen de unutmak için...

Ali o günden sonra herkesi güldürmeye çalıştı. Fıkralar öğrendi, şakalar yaptı,  Artık insanlar daha çok gülümsüyor, çocuklar daha neşeli oynuyordu. Çünkü Ali, gülmenin sadece eğlenmek değil, iyileştirmek olduğunu anlamıştı.

Şimdi de gülmeye farklı bir açıdan bakalım

"Gülüşün Ötesi"

Küçük bir köyde, dağın eteklerine kurulmuş, zamanın unuttuğu bir han vardı. Bu hanın sahibi İlyas, ellili yaşlarında, saçları kırlaşmış, gözlerinin derinliğinde koca bir hayat taşıyan bir adamdı. Gelen geçene yemek verir, yatak ayarlar, ama çok az konuşurdu. Herkes onu sayardı ama hiç kimse onun gerçekten güldüğünü görmemişti.

Bir gün hana sırtında çantası, yüzünde koca bir gülümseme taşıyan genç bir gezgin geldi. Adı Cemil'di. Masaya oturdu, çorbasını içerken, İlyas’a baktı ve gülümsedi:

"Bu hanın duvarları çok hikâye görmüş, ama senin yüzün hiç gülmemiş gibi. Neden?"

İlyas bir an duraksadı. Sonra usulca oturdu genç adamın karşısına.

"Sen söyle, insan neden güler?" dedi.

Cemil cevap verdi: "Mutluluktan, neşeden, bazen de saçmalığın farkına vardığında."

İlyas başını salladı. "Güzel... Ama ya biri acının içinde, yüreği paramparça halde gülerse? O zaman bu gülüş neyin gülüşüdür?"

Cemil düşündü. "Belki de o zaman gülüş, bir direniştir. Acıya yenilmemenin yolu."

İlyas gözlerini uzaklara çevirdi. "Bir zamanlar ben de senin gibiydim. Gülmeyi severdim. Sonra bir gün oğlumu kaybettim. Küçücük bir kazaydı. Bir anda sessizliğe gömüldü her şey. İnsanlar geldiler, başsağlığı dilediler, bazıları beni güldürmeye çalıştı. O an fark ettim; gülüşler ikiye ayrılır: unutanların ve hatırlayanların gülüşü. Benim yüzümdeki gülüş, hatırlamayı seçtiği için sustu."

Cemil’in gülümsemesi silinmişti. "Ama yine de... Gülmek, geçmişi inkâr etmek değil ki. Bazen, acının da içinde bir neşe tohumu vardır. O tohum yeşerirse, güleriz. O gülüş de hatırlayan bir gülüştür."

İlyas uzun süre sessiz kaldı. Sonra hafifçe başını salladı. Gözlerinde nemle karışık bir parıltı belirdi. Dudaklarının kenarı belli belirsiz kıpırdadı. Minicik, neredeyse fark edilmeyecek bir gülümseme.

Cemil elini kalbine koydu. "İşte şimdi oldu. Gülüşün anlamı yalnızca neşede değil; bazen bir yaranın kabuk bağlamasında gizlidir."

O gece hanın dışındaki rüzgâr bile farklı esiyordu. Belki de ilk kez, hanın duvarlarında yankılanan sessizlik bile hafifçe gülümsüyordu.

kamuexpress.com
Bu haberin tüm hakları kamuexpress.com'a aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

KAMU EXPRESS SAYFASINI
YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
SON EKLENEN HABERLER