15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan hukuki ve siyasi sonuçlarla bakıldığında devletin bütün birimlerinde topyekûn bir temizliğe gidilerek vatan haini olanlar işlerinden el çektirilmişlerdir.Bizler, bu toz duman olmuş havada bile, adaleti arayan, adil şahitler olmak zorundayız. Soruşturmalar kapsamında şüpheli görülen kimselerin alınması normaldir. Zira adli soruşturma basit şüphe ile başlayan bir mekanizmadır. Ancak, kuvvetli şüphe varsa bu kimseler tutuklanabilecektir. Hukuk, suçlu ile mücadele eder. Hukukun görevi budur‘ama, fakat, lakin’ demeden; FETÖ’yü fiilen yöneten, karar mekanizmalarına iştirak eden, örgütün işlediği suçların ne olduğunu bilen, örgütle ilgili gerçekleri öğrendikten sonra da, bu yapı içinde faaliyet gösteren, kasten suç işlemeye devam eden; bu anlamda 15 Temmuz darbesi ve işgali içinde fiili ve fikri olarak faaliyet gösteren Herkes; ceza mevzuatımız uyarınca en ağır şekilde ve ivedi olarak cezalandırılmalıdır. Özellikle hükümetin terörle mücadele konusunda şuan FETÖ/PDY üzerinde yapmış olduğu ve gelecekte yapacağı PKK vb. terör örgütleriyle ilişkili başta Milli Eğitim camiası olmak üzere diğer kamu görevlileri haklarında tahkikat yapılıp görevden uzaklaştırılmalıdır.

Toplumun geleceğinde etki payı çok yüksek olan yeni nesillerin fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı olması, kendi değerlerinin farkında olarak yetişmesi ve bu değerleri insanlığın yararına kullanabilmesi onlara sağlanacak olan koşullarla yakından ilgilidir. Çocuğun birey olarak çıkarını gözeten ve çocuğun çıkarını toplumun çıkarı ile bütünleştiren yaklaşım çocuğun toplumun geleceği olduğu düşüncesine içerik kazandırmaktadır. Çocukların sorumluluk sahibi, bilinçli ve nitelikli bir birey olarak yetiştirilmesi toplumun bugünü ve geleceği ile örtüşmektedir. Bu bilinçle geleceğimizi şekillendirecek olan çocuklarımızı FETÖ/PDY ve PKK terör örgütüne destek veren eğitimcilerden arındırmalıyız. Aynı şekilde Ahlaksızlık boyutuyla Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş raporlarında yer alan ve suçları sübut bulduğu halde mahkeme kararlarıyla görevlerine döndürülen cinsel istismarcı ve sübyancı öğretmenlerinde bu kapsama alınıp görevlerine son verilmeleri yerinde olacaktır.

Türkiye'nin bu karşı karşıya kaldığı olağanüstü durumu, adalet kurumlarında yapılan gözaltı ve tutuklamaları, tutuklanan çete üyesi hakim ve savcıların verdiği kararların akıbetini sorgulamak gerekir.15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullahçı terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanan hâkim ve savcıların baktığı davaların yeniden gözden geçirilmesi gerekir.Dershanelerin kapatılma sonrasında, intikam alırcasına Milli Eğitim Bakanlığı’nı kıskacına alan ve görevlerine son verilen FETÖ’cü hâkimlerin üst üste verdiği ve adeta Milli Eğitim Bakanlığını cezalandırdığı mahkeme kararlarını yeniden yargıya taşımalı, milyonlarca lira rücu ettirilen paraların geri alınması sağlanmalıdır.