Ayasofya Camisi yeniden açıldı.
Hayırlı olsun.
Daha önce yazdığım bir yazıda Ayasofya’nın fethin sembolü olduğunu yazmıştım.
Şimdi gerçek manada karşılığını buldu bu ifadem.
Ayasofya fethin sembolü olmasının yanında, bağımsızlığın da sembolüdür.
Ne yani iki adım ötede Sultanahmet var, çok mu gerekliydi, camiler doluyor mu sanki, diyenler olabilir.
Tam da burada meselenin cami cemaati olmadığını, caminin boş ya da dolu olmasının önemi olmadığını söylemek gerekir.
Eğer Türkiye bağımsız bir ülkeyse kendi mülkündeki bir eseri nasıl kullanacağının kararını da kendi verebilir.
Bu bütün bağımsız ülkeler için geçerlidir.
Mesela Yunanistan Avrupa ülkeleri arasında başkentinde cami bulunmayan tek ülkedir.
Mevcut camiler ki sayıları oldukça fazladır ya kapalıdır, ya depodur ya da restorasyon bahanesiyle kapısına kilit vurulmuş haldedir.
Ne diyelim bağımsız Yunanistan, koca ülke. İstediği gibi kullanır.
Kullanır mı?
Hayır, elbette kullanamaz.
Dine, inanca saygı gereği kullanamaz.
Bunu yani saygıyı Avrupa’dan, Yunanistan’dan beklemek fazla saflık olur, o ayrı.
Oysa Ayasofya açık kalmaya devam edecek Hıristiyanlar için.
Sadece Hristiyanlar değil, aklına esen, İstanbul’a işi düşen herkes için.
Neden?
Çünkü bizim kodlarımızda diğer dinlere saygı var, kutsala, inanca saygı var.
Ayasofya müze olarak kalmaya devam etse bize daha fazla saygı gösterilmeyecekti.
Avrupa bizi daha çok sevmeyecekti.
Biz onlara benzemedikçe, onlar gibi olmadıkça bir muhterem vekilin dediğinden daha öte Sultanahmet’i kilise, Selimiye’yi sinagog, Ulu Cami’yi havra yapsak bile bizi sev-me-ye-cek-ler.
Hem nerde görülmüş birilerinin telkiniyle, aba altından sopa göstermesiyle bir karar aldığımız ya da bir karardan vaz geçtiğimiz.
Bu arada şunu da eklemek lazım: Bu karar kendi tarihimizden alınmış bir rövanş değil; Avrupa ve dünyaya verilmiş çok yerinde bir mesajdır.
***
15 Temmuz ihanetinin ve sonrasında kazanılan milli irade zaferinin dördüncü yıl dönümündeyiz.
Bu kara günde kendini tanklara, silahlara, bombalara, yağmur gibi yağan kurşunlara siper ederek vatanına, toprağına, gökyüzünün mavisine, şehidinin mazisine sahip çıkan, bu uğurda can veren şehitlerimizi hürmetle yâd ediyor, gazilerimizi selamlıyorum.
Bu sürecin yaşanmasına sebep olan ihanet şebekesine ortaklık edenleri yeniden ve daima şiddetle lanetliyorum.
***
Son günlerde normalde tanık olduğumuzdan daha fazla taşkın ve selle karşılaşıyoruz. Allah, biz kendimizi değiştirmedikçe bizi değiştirmeyecek, yaşadıklarımızı da.
O halde lütfen biraz daha dikkatli olalım. Yollarımızı açarken, evlerimizi yaparken, şehirlerimizi kurarken ve tabi bütün bunlara ruhsat verirken.
Yönetici olmanın ateşten gömlek olduğunu daha iyi anlıyoruz yaşadıkça.
Lütfen artık.
Acılarla tecrübe etmeden ders alalım, akıllanalım.