İstanbul’un fethinden sonraki ilk Cuma günü Cuma namazı kılınan ibadethane 1931’e kadar cami olarak Müslümanlara hizmet etti.
Tarihi kaynaklara göre o tarihte kapatılan dünya mirası mekân 1935’te de müze yapıldı ve halen müze olarak hizmet vermeye devam ediyor. (1934 olduğunu söyleyenler de var)
Efendim kararda Atatürk’ün imzası var.
Vur Atatürk’e!
Hayır, öyle değil tabi.
Psikolojide ona kadar sayma gibi basit bir kural var.
Sinirlendiğinizde ani bir harekette bulunmayın, kendinize biraz zaman tanıyın diye.
Böylece büyük bir yanlış yapmaktan kurtulmuş olursunuz.
Peygamberimiz de sinirlendiğimizde; ayaktaysak oturmamızı, oturuyorsak uzanmamızı tavsiye eder.
Hatta en güzeli abdest alarak vücutta biriken elektriği atmaktır.
Tüm bunlar yapılırken insanda ilk anda biriken sinir boşalır, yaşanan rahatlamayla beyne gidecek oksijen artar ve böylece daha mantıklı düşünme olanağı bulunur.
Yani demem o ki Atatürk’ün o dönemde içinde bulunduğu şartları, siyasi, ekonomik konjonktürü iyi düşünmek lazım.
Zaten en büyük eksiğimiz de de olayları oturduğumuz yerden tartışma, empati kuramama alışkanlığımız.
Neyse devam edelim.
Ayasofya’da; ilk Cuma namazı Haziran’da kılınmıştı ve yine bir haziran ayında cami olması tartışmasını yaşıyoruz, Temmuz’da çıkacak kararı beklerken.
Aslında zaman zaman bu tartışmalar gündeme gelmiş, şartlar tartışmayı halı altına süpürmeyi gerekli kılmış ve konu cılız bir tartışmadan öteye gidemeden ‘geçici olarak’ kapatılmıştır.
Bunda idarenin inisiyatif almaktaki isteksizliği, yabancı ülkelerin oluşturacağı baskı, ülke içindeki azınlıkların lobi etkisi gibi faktörler etkili olmuş olabilir.
Bunun yanında yabancı ülkelerde, özellikle Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin ve Müslümanların maruz kalması muhtemel tacizlerin de etkisi olduğu söylenebilir.
Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir dönemde İslam’daki ve Müslümanlardaki tahammül ve müsamaha başka yerde ve dinde görülmemiştir.
Buna istisnalar, kışkırtmalar ve cahilane birtakım yaklaşımlar dâhil değil tabi.
Ayasofya’nın yeniden cami olarak hizmet vermesine en büyük tepkiyi veren Yunanistan.
Yunanistan’a 2016 yılında gitmiş ve ibadete açık bir tek caminin bile bulunmadığı Atina’da bir gece konaklamıştım
Oysa sadece İstanbul’da 158 tane kilise olduğunu biliyoruz. http://yeniadana.net/haber/-13907.html
İhtiyaç halinde yeni kiliseler açılabilir mi?
Elbette.
İhtiyaç halinde daha büyük camiler yapabilir miyiz?
Elbette.
Peki, neden Ayasofya?
Ayasofya Fatih Sultan Mehmet’in emaneti ve fethin sembolüdür de ondan.
Ayasofya cami olarak hizmet vermedikçe fetih tamamlanmış olmaz.
Ayasofya’nın ibadete açılması bir siyasi irade beyanıdır.
Ve zamanı geldiğinde açılacaktır.
Hem buranın ibadete açık olası Hristiyan ya da diğer din mensupları tarafından ziyaret edilmesine engel değildir.
Tıpkı Sultanahmet’in ziyaret edilmesinde bir engel olmadığı gibi.
Yakın bir gelecekte cami Ayasofya’da ibadet edebilmek ümidiyle!