Gelenek, töre ve dinimizden kaynaklanan etkilerle çocuklarımızı yetiştirmede faydalı olacağına inandığımız bir takım yöntemler takip ediyoruz. Ancak ne oluyorsa çocuğumuz biraz serpilip büyüyüp kendi olmaya başlayınca onu tanıyamıyor, ‘bunu sanki biz yetiştirmedik’ deyip çıkıyoruz işin içinden. Çünkü gerçekten çocuklarımızı yetiştirmiyoruz, yetiştirdiğimizi sanıyoruz. Bazen öyle zamanlar oluyor ki çocuğumuzun beğenmediğimiz bir hareketi karşısında ‘bu zaten annesine-babasına çekti’ deyip durumu kurtarmaya çalışıyoruz. Sevince çok seviyor, kızınca nefret boyutuna varıyoruz ölçüyü bir türlü tutturamıyoruz. Komşu ya da akrabalarımızın çocuk yetiştirme konusundaki yöntemlerini beğenmiyor, kendi yöntemlerimizle de doğru sonuca ulaşamıyoruz. Peki, ne yapıyoruz da olmuyor? Çocuk yetiştirme konusunda ifrat ya da tefrit noktasındayız. Bazı ebeveynler çocuk yetiştirme adına, otoriter olma adına aşırıya varan bir baskı uygulamayı çocuk yetiştirme yöntemi olarak seçiyor. Aşırı baskıcı ve otoriter tutum diye adlandırdığımız bu yöntemi kullanan anne babaya göre çocuk terbiyesinde dayak, hakaret, baskı, sözel baskılar sık sık kullanılması gereken araçlardandır. Çocuğunu sürekli olarak eleştirme, yaptıklarını beğenmeme, yaşının üzerinde bir olgunluk bekleme, ilgi ve isteklerini dikkate almama, onun seviyesine inmeme gibi davranışlarla kendini gösteriyor bu tutum. Hele evde bir de küçük kardeş varsa vay evladımızın haline. Çocuğu azarlarken, sorumluluk ve görev beklerken kazık kadar adam/kız olmuştur. İş çocuğa güvenmeye gelince de o daha küçüktür, boyunu aşan işlere karışmamalıdır. Peygamberimizin (S.A.V) çocuklarla konuşurken eğilip onlarla göz göze geldiği bilinir. Amerikan filmlerinde de yetişkin insanların çocuklarla konuşurken aynı yöntemi kullandıklarına, göz teması kurduklarına tanık olursunuz. Bizim tatbik etmemiz gereken yöntemleri yabancılar uygularken hayranlıkla izliyoruz. Bu tutumun izlenmesi sonucunda içine kapanık, çekingen, sessiz, kendine güvensiz çocuklar yetiştirme olasılığımız yüksektir. Aynı çocuklar fırsatını bulunca karşısındakileri ezme, onlara üstünlük kurma davranışlarını da gösterir. Yani dengesiz bir kişilik ortaya çıkmış olur. Bu tarz çocuklar birer yetişkin olarak hayata atıldıklarında karşılaştıkları sorunlar karşısında çözüm üretmekte zorlanır, problemlere karşı çaresizlik hissederler. En basit örneğiyle evlilikleri ya da iş hayatları problemlerle dolu olur. Baskıcı anne baba tutumunun sonuçlarından biri de çocukların belli cezalardan kurtulmak niyetiyle yalan söylemekte bir beis görmemeleridir. Bu davranış, zamanla alışkanlık halini alır. Baskıcı anne baba tutumlarının sonuçlarından bir tanesi de çocukların ebeveynler karşısındayken uysal olmaları onlardan uzaktayken de onlara karşı içten içe bir düşmanlık beslemeleridir. Birtakım kötü alışkanlıklar ve yanlış arkadaşları da sığınacak bir liman olarak görmeleri, şefkati tehlikeli işlerin kucağında aramaları ise bu yanlış yöntemle yetişen çocuklar için başka bir handikap. Her ailenin kendi evladını en güzel şekilde yetiştirmek istemesi asla sorgulanamaz. Ancak doğru diye ısrar edilen yanlışlar tamiri imkânsız yıkımlara yol açabilir, aman dikkat. Fırsat buldukça bu konuya değinmeye, diğer yöntemlerden bahsetmeye devam edeceğiz.