ANALİTİK SORUN

03 Kasım 2025 Pazartesi 06:00

Bu haftanın köşe yazısına dair; sorunun ya da sorun ifadesinin niteliksel değeri ya da tamlayan ile tamlanan arasındaki bağıntıdan uzaklaşıp bir yönüyle de niceliksel kısmını tartıya çıkarma niyetindeyim.

Burada ifadenin kalıpsal değerini iki farklı kavramsal değerin gölgesinde taşıma gereği duydum. En büyük sorunda bu olsa gerek demekten de bir nebze kurtulmuş olur muyum? Sanmıyorum. Bu arada bu kavramları paylaşmadan önce bir maliyet hesabına girişip, fayda ya da risk hesaplaması yapmam mı gerekecek. Bilmiyorum. Nikbinlik ve bedbinlik… Bu bir analitik sorun mu? Bir nebze…

İyimserliğin ve kötümserliğin analitik değerine karşı bir maliyet hesaplamasını bir köşeye yazmış olmamdan kaynaklı olmayan her bir düşüncenin içeriksel değerinin elbette kıymeti yok… Burada bir fayda ve maliyet hesaplamasının yapılması kapitalist düşünce anlayışından kurtarır mı? Sanmıyorum. Sebebini umudun niteliğinde bedbinlik kavramına bağlayabilirim. Çünkü kavramsal tartı da her ikisinin maliyet hesaplaması tartıyı kaçırdığı takdirde analitik bir sorun olarak karşılanmakta… Bu da kendi içinde fazlasıyla bedbinlikten kurtulmuşta sayılmaz. Burası bir kör nokta özelliği taşıyabilir mi?

Analitik sorun taşıyan kavramlar silsilesinin niteliksel değerinde bir şeylerin denk düşmemesinden kaynaklı zarar gördüğünü düşünmek aslında vicdan ile şuurun değerine yönelik bir sorgulamayı da beraberinde getirebilir. Tabi bunu analitik bir sorun niyetiyle söyleyebilirim. Şuur sahibi olmanın vicdan sahibi olmakla ya da vicdan sahibi olmanın şuurlu olduğu anlamlarını taşımadığını bir kenara not etmek gerekecek; bu anlamda.

Tabi burada göz ardı etme lüksünden uzakta tecrübe mevzusunu da konuşmak duruma bir nesnellik katacaktır. Çünkü acemilik yaşanan yeni şartların oluşumu geçmişin tozlu sayfalarına dönüp bakmayı ya da neyin nasıl olması gerektiği hususunda yeni bir anlayışı oluşturabilir. Çağlar değişiyor; vakit olabildiğince dünyanın oluşum gününden uzaklaşma derdinde. Ve yapay zekânın parametreleri oluşurken, dünyaya dair yeni analitik bir sorunun oluşumu ya da çaresizliğe dair bedbinliğin kapısını aralayabilir. Sosyolojik yönü itibariyle bu tikel özelinde bir çıkmaz gibi görülebilir. Ve bu çağın analitik olmayan sorunu geçmişte kalmanın bedbinliği olabilir.

Bu bir bela ya da felaket olup olmadığı kendi içinde bir anlayış kabiliyetine göre yön alabilir. Tabi sonuca ve sürece dair parametreleri görmeden bir olumlama ya da olumsuzlama yapma durumu bakış açısının varlık alanına göre değişebilir. Bu arada belki şunu düşünebilirim. Belanın kaçınılmazlığı bu anlamda belki kabul edilebilir; ancak felaketin kaçınılmazlığı böyle bir lükse sahip değildir. Bu da bedbinlikten nikbinliğe; tecrübeden anlayışa kadar birçok veriyi içerisinde barındırabilir. Ve sonuçta analitik ve analitik olmayan sorunların milat noktasını belirlemek döngü halinde olan sürece dair etki ve tepki meselesini oluşturacaktır.

Bazen bir sürpriz niteliği taşıdığını düşünmek her analitik ya da analitik olmayan sorunun karşılığına dair sosyolojik yönü itibariyle tikel bazda ayakları yere sağlam basmayabilir. Çünkü sürpriz bir yönüyle beklentiye dayalıdır. Beklentiye karşılık vermeyen bir sürprizin dahi analitik değeri olan bir sorun taşıdığı gerçeği özelde de böyledir. Burada şayet bir sürpriz niteliği taşıyan her vakanın psikolojik anlamı dahi büyük ölçüde genel duruma bağlıdır. Burada bir nikbinlik halinin bedbinliğe yerini bırakmış olması da sonuçta bakış açısına göre analitik bir sorun niteliği taşıyabilir.

Sağlıcakla kalın.

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #