Kamuoyunun gündemine Atanamayan Öğretmen eylemleri ile gelen bir vakadan bahsetmek istiyorum. Halen özelikle sosyal medya eylemleri ile gündemimizde olan Atanamayan Öğretmenlerimiz bir vakadan, bir baskı grubu olmaktan öte bir sürece doğru hızla yol almaktadır. Sosyal, ekonomik ve siyasal krize doğru 1 Milyon gencimiz sürüklenmektedir, tabi toplumuzu da sürüklemektedir.
ACİLEN ÇÖZÜM ÜRETMEMİZ LAZIM...
Halen Öğretmen olarak atanmayı bekleyen 400 Bin gencimize Eğitim Fakülteleri ile Fen-Edebiyat Fakültelerinde okuyan 500 Bin gencimizi dahil ettiğimizde öğretmen olarak atanmak isteyen milyonluk bir kitle ile karşı karşıyayız. Milli Eğitim Bakanlığının norm eksiğinin 90 Bin olduğunu değerlendirdiğimizde toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları ile KRİZ bizi bekliyor. Öğretmen istihdam stratejimiz maalesef yok...
TÜM TOPLUMSAL TARAFLARIN KATILIMI İLE ACİL EYLEM PLANI HAZIRLANIP UYGULANMALI…
Acil Eylem Planı 2 ayak üzerine inşa edilmelidir.
1. Öncelikle mevcut atanamayan öğretmenlerimizin kamu öncelikli olmak üzere hızla istihdam edilebileceği yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
a. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen profili yaşlanmaktadır. Emekli mevzuatında düzenlemeler yapılarak, öğretmenlere mahsus olarak emeklilik teşvik edici bir paket hazırlanmalıdır. İlave İkramiye, emekli maaşına ek teşvik gibi… Öğretmenler emekli maaşları ile çalışırken aldıkları ücretler arasında yarı yarıya fark vardır. Bu fark makul bir seviyeye inerse normal dağılımda yılda 30-35 Bin civarında emekli olması gereken Milli Eğitim Bakanlığı’nda halen yıllık emekli sayıları 10-12 Bin civarındadır. Böyle bir düzenleme ile ilk aşamada 100 Bin civarında öğretmenin emekli olması ve yeni öğretmen istihdamı mümkündür.
b. Yurt-Kur, Gençlik Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi doğrudan eğitim hizmeti sunan kurumlarda Yurt Yönetim Memuru, Gençlik Lideri, uzman gibi kadrolarda öğretmen adaylarının istihdamı öncelenmelidir. Pedogojik olarak ta doğru bir yaklaşımdır.
c. Önümüzdeki 5 yıl süre ile özel öğretim kurumlarında öğretmen istihdamının teşvik edilmesine yönelik düzenlemeler (SGK, Vergi Muafiyeti ve Doğrudan Ücret Ödemesi gibi) yapılmalıdır.
2. Öğretmenlik mesleğine kaynaklık eden öğretim kurumları nitelik ve nicelik bağlamında işgücü planlaması yaparak öğretim programlarında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu arada pozitif bir çıktı üretmeyen Pedogojik Formasyon gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir. Eğitim Fakülteleri mezun izleme birimleri kurarak işgücü talebine uygun öğretim programlarında değişiklik yapabilmelidir. Bir bireyin yaşamı boyunca yalnızca tek bir meslekte kalmadığı gerçeğinden hareketle Eğitim Fakülteleri yalnızca öğretmen yeterliliklerini değil girişimciliği destekleyici multidisipliner, interdisipliner ve transdisipliner yaklaşımla öğretim programlarını yenilemelidir. Öğretmenliğin yeniden tanımlanması ve öğretmenliğe giriş standartlarının yüksel¬tilmesi gereklidir. Öğretmenlik mesleğine giriş standartı yükseltilirken kamuya güvenci sarsan MULAKAT gibi çağdışı,uygulamalardan vazgeçilmelidir. Öğrencilerin farklı beceriler kazanması konusunda çift ana dal prog¬ramları, mezunların becerilerini artırmak için ise kısa süreli diploma programları ve sertifika programları teşvik edilmelidir. Eğitim Fakülteleri salt öğretmen yetiştiren bir kurum olma hüviyetinden kurtulmalıdır. Ayrıca Eğitim Fakülteleri sürekli eğitim merkezi konseptinde çalışarak Yaşam Boyu Eğitim Stratejisine katkı sunmalıdır. Özel sektördeki istihdam olanaklarının artırılması ve mevcut çalışma koşullarının iyileştirilmesi ile eğitim sisteminin çıktıları ve işgücü piyasasının ihtiyaçları arasındaki ilişkinin kurulması, yeni mezunlar için bir fırsat olacaktır.
SON OLARAK;
Sorunun çözümü ardından bir daha böyle bir sorunla karşılaşmamak için işgücü arzı-talebi analiz edilerek gereği büyük bir hassasiyetle yapılmalıdır.