İlkokul, ortaokul ve lisede gerçek dini bilgileri tam alamadım. Temel dini (ilmihal) bilgilerimi 1970’li yıllarda köyümüzde görev yapan Mehmet ve Kazım Hocalardan aldım. Ancak bu bilgiler çok sınırlı idi...
Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini (çevirisini) ilk defa 1986 yılında okudum. Ancak ayetlerin ne demek istediğini tam idrak edemedim.
2 binli yıllarda Prof. Dr. Süleyman Ateş’in 4 ciltlik Kur’an-ı Kerim tefsirini aldım. Bu eseri okurken de epey zorlandım.
Özet olarak, iyi bir temel dini bilgiye sahip olmadan İslam’ın hurafelerden arındırılmış gerçek halini öğrenmek için çok çaba göstermek gerekiyor.
1990’lı yıllardan itibaren özel TV kanalları toplumsal belleğimizin kaybolmasında, pusulamızın şaşmasında çok önemli faktör olmaya başladılar.
Tamamen para kazanma amaçlı dandik TV’ler çok reklam alabilmek için ne kadar şarlatan, düzenbaz, cinci, muskacı, şifreci, menkıbeci (hikayeci) varsa ekrandan halkın üzerine boca ettiler.
2010 yılında TV’lerde boy gösteren 40 kadar din uzmanının(?) fikirlerini (aktarımlarını) kitap haline getirip “İslam Dinini Nasıl Anlatıyorlar” adıyla bir eser olarak sunayım dedim. 600 sayfa kadar doküman topladım. Bu kitabı dini bilgileri çok iyi seviyede olan birkaç eğitimciye gösterdim.
“Bu yayın senin canını çok yakar. Zira bir çok zırtapozun ipliğini pazara çıkarmış olursun. Düşmanın artar. Bazı tarikat ve cemaatler pislik yağdırırlar üzerine vb.” dediler.
FETÖ’nün her yeri istila ettiği günlerdi. Risk almayayım diyerek yayını erteledim. 2019 yılında bu kitabı biraz yumuşatarak “İslam Dini Bize Ne Söylüyor” adıyla yayınladım.
Sözü fazla uzattım... 2020 yılı itibariyle 10 kadar din uzmanının yazdıklarını ve konuşmalarını takip ediyorum. Kafir, zındık, dinsiz damgası vuranlar olabilir ancak, bunların bazılarını ifade edeyim. Prof. Dr. Süleyman Ateş, Prof. Dr. Mehmet Okuyan, Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Prof. Dr. İlhami Güler vb.
İslam dinini çocuklara, gençlere sevdirme, anlamalarını sağlama, yaşayan dini öğretme, hurafe bilgilerden arındırma noktasında gerçekten çok üstün yetenekleri olan bir eğitimciyi anlatmak istiyorum. O kişi din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Sayın B. Bey hocamızdır.
B. Bey’i yaklaşık 20 yıldır tanırım. 5 yıl kadar aynı okulda mesai yaptık. Kendisine ne sorarsanız sorun hiç kızmadan, sabırla, teferruatlıca anlatır.
Öğrenciliği de sayarsam 40 yıldır din bilgisi öğretmenlerinin onlarcasıyla tanıştım. Hiç birisi B. Bey gibi insancıl, saygılı, bilgili, görgülü, ölçülü değil idi.
Kendisinden bir çıkarım, menfaatim yoktur. Sadece rol modeli bir insan olduğu için sizlere iletmek istedim.
Ülkemizde 10 binlerce din bilgisi öğretmeni var. Ancak bunların çoğunda bir tepeden bakma, nobranlık, kabalık, katılık, cehalet olduğunu ifade edebilirim.
Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır bir TV programında şunu söylemişti: “Bu ülkede iki tür İslam vardır. Biri indirilmiş İslam, diğeri ise uydurulmuş İslam. İndirilmişe inanan yüzde 10 kadar, uydurulmuş İslam’a inananlar ise yüzde 90 kadardır.” Eğer bu veriler doğru ise halimiz harap demektir.
Bu ülkenin doğru bilgilerle donanmış B. Bey gibi alimlere daha çok ihtiyacı vardır.
Not: Kendisi hakkında yazı yazdığım öğretmenimiz adının yayınlanmasını uygun görmedi. O nedenle adını kapattım. Kendisini bilenler bilir.