Bir arkadaşım anlatmıştı.
*
Uzun yıllar Almanya’da işçi olarak çalışmış bir gurbetçi, gece yarısı rahatsızlanan komşusu, yalnız yaşayan yaşlı bir Alman kadının çektiği acıya ve iniltilerine dayanamaz. Kalkar üstünü başını giyinir, yanına hanımını alarak yaşlı kadının evine gider. Yardımcı olmak için kendisini hastahaneye götürmek teklifinde bulunur. Bu tür jestlere pek alışık olmayan yaşlı kadın sevinir. Vakit gece yarısını çoktan geçmiştir, yollar bomboş...
*
Hızlı bir şekilde hastaneye giderler. Tetkik, muayene derken yaşlı kadını bir iki saat içinde tedavi edip evine gönderirler. Bizim gurbetçi kardeşimiz de bihakkın insanlık görevini yerine getirmenin huzuruyla evine döner.
*
Bir iki ay sonra bir ihbarname gelir. İhbarnamede “.... tarihinde, gece saat üç civarında kırmızı ışıkta geçtiği ve bu ihlalden ötürü ödemesi gereken ceza miktarı” yazılıdır.
*
Gurbetçi önce bunun yanlışlıkla gönderildiğini düşünerek itiraz için ilgili birime gider. Polis ilgili evrakı alıp inceler ve ihlalin ne zaman yapıldığını söyler. Gece geç vakitte kırmızı ışık ihlalini yaşlı bir Alman kadın ihbar etmiştir. Altında da ismi yazılıdır. Gurbetçi durumu anlar. Komşusuna giderek kendisine, sağlığı yerinde olmadığı için yardım ettiğini, karşılığında da ihbar edildiğini ve buna çok üzüldüğünü söyler.
*
Yaşlı Alman kadın ciddileşir, mealen:”Herr ..., kurallara uymak benim hastalığımdan daha önemlidir. Kırmızı ışıkta geçmemeliydiniz. Üzgünüm sizi ben şikayet ettim. Çünkü kurallar görülmezden gelinirse yaptırımı kalmaz, anlamsızlaşır.” der.
*
Amacım Almanlara güzelleme yapmak değil. Ancak bir sistemi caydırıcı olacak şekilde işletmelerini de takdir etmek gerekir.
*
Anlattığım olay bir şehir efsanesi değil. Almanya’ya gidip gelenler benzer tecrübeler yaşamışlar, kuralların ne kadar caydırıcı olduğunu görmüşlerdir. Ben dahi bu durumu gözlemleme imkanı buldum.
*
Vatandaş ihlal gördüğünde anında polise bilgi verir, polis de kim olursa olsun ihlal yapana cezasını keser. Yani sistem işliyor.
*
Demem o ki, insanlar ya ahlaklıdır, Allah’tan korktuğu için yanlıştan uzak durur ya da ahlaksızdır yasalardan korktuğu için kolay kolay suça bulaşmaz!..
*
Allah’tan korkuyorsa sorun yok zaten gereği gibi davranır. Yok Allah’tan korkmuyor, kendini kontrol edemiyorsa karşısına yasalar dikilir ve onu hizaya getirir. İnsanlar da bu yüzden, Batı’da, Allah’tan korkar gibi yasalardan korkarlar.
*
Denilebilir ki bizim de yasalarımız var neden sonuç aynı değil? İşte işin püf noktası burada! Bir kuralınız varsa ve bu kuralın yaptırımını objektif bir şekilde ayrımsız olarak herkese uyguluyorsanız, bu kural caydırıcı olur. Aksi halde bir sürü kadük kuralınız olur.
*
Hele bir ülkede yaptırımla karşı karşıya kalan kişi kendini devletle özdeşleştirip “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” deyip gece yarısı görevli kolluk gücünü karşısında sıraya dizebiliyorsa orada yasanın ağırlığından, yaptırımından söz etmek mümkün olmaz.
-O zatın kim olduğu, hangi yetkiye dayanarak kamu adına görev yapan personeli sorguya çektiği belirlenebiliyor mu?
-Buna karşı kamusal bir yaptırım var mı?
-Hukuk kuralları çerçevesinde durması gereken yer belirlenebiliyor, istisnasız yaptırım uygulanabiliyor mu?
Yukarıdaki sorulara cevap verilemiyorsa kuralların caydırıcılığından söz edemeyiz.
*
Kuralların uzun ömürlü olması ancak herkese eşit şekilde uygulanmasına bağlıdır.
*
İşte son günlerde basına, medyaya düşen Trabzon savcısı ile ilgili haber. Habere göre memur görevini yapmaya çalışıyor, savcı hatasını kimlik kartının gerisine saklama derdinde. Bu denklemde de cevap bekleyen sorular var:
-Savcı vatandaşa uygulanan prosedüre neden uymuyor?
-Polis memuru görevini yaptığı için neden cezalandırılıyor?
Kolluk kuvveti aldığı savcılık talimatı gereği şikayetin gereğini hemen yerine getiriyor, hukuk düzeni savcının sözüne üstünlük tanıyor!..
*
Aynı durumda vatandaş olsaydı savcılık makamı ve kolluk bu kadar hızlı davranır mıydı? Bizzat tanık olduğum birkaç olayda hiç de sistemin hızlı ve adil işlemediğini müşahade ettim.
*
Tartışmalı olaylar bunlarla sınırlı değil tabii ki!.. Bunlar basına yansıyanlar...
*
Hani Cumhuriyet’te bütün vatandaşlar eşitti! Adalet, hukuki eşitlik nereye gitti? Hiçbir kişi, kurum için suç işleme imtiyazı olamazdı!.. Belli ki her dönemin daha eşitleri var.
*
Hülasa günübirlik politikalarla, duruma göre düzenlemelerle sistemi oturtmak pek kolay olmaz, olamaz. Ancak zevahir kurtarılabilir. Çektiğimiz pek çok sıkıntının kaynağını burada aramak gerekir.
*
Toplumun esenliği bireylerin esenliğinden önemli ve öncelikli olmalıdır. Başka türlü düzen sağlanamıyorsa yasalara üstünlük tanınmalı ve istisnasız herkese eşit şekilde uygulanmalıdır.