Yaklaşık 1 ay süren 3. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri cumartesi günü yasal sürenin bitimine 7 dakika kala anlaşma ile sonuçlandı. Bu bile içerdeki sürecin ne kadar çetin geçtiğine dair önemli ipuçları vermektedir. Herşeye rağmen sürecin, Kamu Görevlileri Hakem Heyetine gerek kalmadan görüşmelerin Toplu Sözleşme ile sonuçlanması başarıdır. MEMUR-SEN olarak Toplu Sözleşme Görüşmelerinin yapıldığı masayı önemsiyor, masayı değerli kılacak her türlü fedakârlığı gösteriyoruz. Eşitler arası ilişkiyi tanzim eden hukuki bir çerçeve olarak Toplu Sözleşme kavramının içselleştirilmesini hem genel kamuoyu ve onun temsilcisi Hükümet tarafı için, hem de memurlar ve onun temsilcisi Sendikalar için bir kritik eşik olarak görmekteyiz. Memurlar bir kazanım elde edecekse masada elde etmelidir. Memurun masada eşit koşullarda özgür iradesi ile elde ettiği emeğinin karşılığıdır, alınteridir, hakkıdır. Hükümetin tek taraflı iradesi ile memura vereceklerini ise ihsan olarak, ulufe olarak değerlendiriyoruz ve onur kırıcı buluyoruz. Biz memurların istediği ulufe değil, emeğimizin karşılığıdır, hakkımızdır. Masayı değerli kılacak her türlü fedakârlığı MEMUR-SEN yaparken, masanın diğer tarafında bulunan Hükümetten yalnızca son 12 yılda ülkenin refah artışından payımızı istedik ve taleplerimizi bu mihvalde yapılandırdık. Ülkenin ekonomik koşullarını dikkate alan bir talep listesi oluştururken, Hükümetten son 12 yılda yapmış olduğumuz fedakârlığın anlaşılmasını -ki biz buna VEFA diyoruz- istedik. Ülkemizin ekonomik gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında MEMUR-SEN’ in taleplerinin oldukça mütevazı talepler olduğu ehli vicdan tarafından ikrar edilmektedir. 3 hafta süren 3. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinde, Maliye ve Ekonomi bürokrasisinin direnişine rağmen Hükümetin kriz üretmemek için gösterdiği yapıcı yaklaşımı tebrik etmek gerekir. Ancak şunu gördük ki; bir imparatorluk bakiyesi olarak Türkiye Cumhuriyetinin bürokrasisi, siyaseti ve dolayısı ile demokrasiyi maniple edecek kadar çok güçlü. Ve Siyaset kurumunu sahip olduğu devlet bilgileri ve alanında uzmanlaşmış olmanın verdiği özgüven ile yönlendirme kapasitesine sahip. Bu, uzun dönemde zayıf siyasal kadrolar için dolayısı ile demokrasi için önemli riskler barındırmaktadır. Bu gücü dengeleyecek tek mekanizma benzer veri tabanlarına ve kadrolara sahip olan sendikalardır. Siyasal kadroların bu hususu önümüzdeki dönemde gündemlerine alması yararlı olacaktır. Toplu Sözleşme Görüşmelerinde son dakikalara kadar süren uzun pazarlıklar sonunda oransal olarak nitelikli bir artışa (ilk yıl için % 6+5, ikinci yıl için % 3+4) ek olarak olası enflasyon farklarının yansıtılması önemlidir. Ayrıca emekli maaşları ile ikramiyesinde bir artış getirecek olan özel hizmet tazminatı yansıtma oranlarının artırılması ile emeklilere 100 liralık seyyanen artış, yasa gereği sendika üyesi olamayan emeklilerimize yönelik MEMUR-SEN’in bir sosyal sorumluluk örneği çalışmasıdır. Bu, MEMUR-SEN’in yalnızca üyelerini değil, toplumun tüm kesimlerini düşündüğünü göstermektedir. İmzaladığımız Toplu Sözleşme için söylenebilecek iki olumsuz husus vardır: Bunlardan ilki, işkolu bazındaki iyileştirmeler içeren taleplerimizde Hükümetin ‘eşit işe eşit ücret’ prensip kararı nedeni ile bir ilerleme sağlanamamasıdır. İkinci husus ise yasa konusu olduğu gerekçelendirilerek reddedilen memura siyaset yasağının sonlandırılması talebimizdir. Bu talebimizi siyasetin insan kaynağını yeniden yapılandıracağı için hayati görüyor ve önemsiyoruz. Takipçisi olacağız... Toplu Sözleşme masasında yasadan kaynaklanan ihsan ile oturan diğer iki konfederasyon başkanı için söylenebilecek tek şey ise rol çalma telaşına girmeden gözlemci sıfatı ile orada bulunduklarını birisi bu Başkanlara söylemelidir. Ahir kelam; öğretici bir süreçti. Hayırlı olsun…