Bin yıl dan uzun İslama hizmet etmiş bu topraklar ve toprağın sahipleri, bu uzun süreçte hak-batıl adına kafir ve müşriklerle savaşlar yaptığı gibi, kendi içinde münafık ve işbirlikçiler ile de yoğun mücadeleler vermişlerdir. Hilafetin kaldırılması ile Osmanlı coğrafyasında batı nezaretinde doğulu işbirlikçiler ile onlarca devlet kurulmuş, fitne ateşi yakılarak idareleri işbirlikçilere teslim edilerek Müslümanlar, islam kardeşliği ile hısım iken ulus devlet fikri ile bir birine hasım edilmiştir.
İkinci dünya savaşı felaketi ile Birleşmiş Milletlerin kurulması ve Beş veto yetkili (ABD,ÇİN,İNGİLTERE,FRANSA,RUSYA) devlet tarafından etki alanları paylaştırılan bu ülkeler. Kendi nüfuzlarındaki bölgelerde her türlü müdahale yetkisini sahip olduklarından yaptıkları zulümlerde de BM adına yapılan hak ve adalet çağrıları da karşılıksız kalmıştır.
ABD nin Irak, Afganistan, Vietnam, Çin in Tayvan, Uygur , myammar, Fransanın ,Nijer,Libya,Mali, Rusyanın Afganistan,Çeçenistan,Kırım müdahaleleri BM tarafından kınanmaktan öte geçmedi.
İslam coğrafyasında İşbirlikçi yönetimlerin halkı onlarca yıl baskı ve şiddetle yönetmelerine rağmen ses çıkarmayan bu beş li, estirdikleri Arap baharı ile halklara özgürlük ve adalet getirme adına önceleri cesaretlendirip sonralarında iç savaş ve işbirlikçi diktatörlerin eline bırakmakta bir beis görmediler.
İslam coğrafyasında filizlenen ümmet şuurunu her seferinde kendi iç dinamikleri ve işbirlikçi laik, liberal, batı hayranı kişiler ile sindirmeyi başardılar. AHİRET İÇİN KABEYE, DÜNYA İÇİN BATIYA yönelen bu işbirlikçiler Müslümanları ırka, mezhebe dayalı zafiyetleri ile bir birine düşürüp zayıf ve savunmasız bırakma adına bir biri ile savaştırmaktan geri kalmadılar.
Türkiye, 1980 den sonra sağcı, muhafazakar, laik, liberal karması hükümetler ile siyasi, kültürel, ekonomik anlamada ciddi gelişmeler kaydetti. Ak parti iktidarı ile Bu gelişim değişim süreci hızlandı kendine daha fazla güvenen bir ülke konumuna geldi. Yeni Osmanlıcılık, Yeni Türkiye söylemleri ile daha önceleri başlatılan D8,islam ülkeleri savunma paktı, İslam ülkeleri birlikleri ,Türk cumhuriyetleri ile yürütülen ortaklık anlaşmaları BM nin beşli çetesinin sinirlerini bozdu.
“One Minute,Dünya beş ten büyüktür” söylemleri Türkiyenin boyundan büyük laflar olarak görüldü. Zaten yavaş yavaş kaynatılan Türkiye kazanında , orduya yapılan Ergenekon, balyoz, polonezköy operasyonları önceleri hain ve mahkum, sonraları mazlum ve beraat ile sonuçlanması ordu ve adalete güveni zedeledi. Çözüm süreci için yaşanan nevruz baharları son aylarda verilen şehitler ile karakışa döndü. Gönüllü kültür elçileri paralel ile terör örgütüne dönüştü, yolsuzlara, hırsızlara sağlanan teröranslar, Cemaatlere, dindarlara, sermaye sahiplerine, liberallere, Kemalistlere, stk lara olan güveni yok etti. Ekonomik bir takım olumsuzlukların yıprattığı kitleler ülkenin bu durumunda bile hükümet kuramayan parti ve politikacılara güveni yok etti. Ülkede tam bir belirsizlik ortamı havası esti.
Hazır kıvama gelen ülke tam seçim arifesin de büyük Ankara terörü ile tanıştı. Tüm bu olaylar Suriye de oyuncunun değişmesi ile yani BM beşli çetesinin nüfuz alanında kuralın çiğnenmesi ile oldu. Irak ta oyuna katılmayan Rusya ve Çin in Suriye de oyuncu olma arzusu işleri değiştirdi. Üstelik 23 haziranda dost ve müttefik ülke başkanı Putin –Erdoğan görüşmesi akabinde Obama-Putin görüşmesi ve Rusyanın ABD ye rağmen(!) Fransa ve İngilterenin şiddetli(!) muhalefetine rağmen Rusyanın suriyede baş aktör olup askeri operasyonlara başlaması yeni bir başlangıç sürecinin işareti oldu.
Aslında olay Türkiyenin terbiye(!) edilmesi, DÜNYANIN BEŞ TEN BÜYÜK OLMADIĞININ öğretilmesinden öte bir şey değil. Bunu ister bağnaz, tutucu parti taassubu ile kabul etmeyin, isterseniz iktidar ve temsilcilerine olan kin ve nefretinizden kaynaklanan dürtülerinizle eleştirin, isterseniz başka başka anlamlar yükleyin. Olan islam ülkeleri adına zaman zaman BEŞ li çete adına çatlak ses çıkaran ülke halkının cezalandırılmasından öte bir şey olmadığını tarih gösterecektir.
Kendi aramızda misket oynayan çocuk mızıkçılığı ile oyalanmayı bırakmazsak, Polyanna, Battalgazi, Gandhi, Pamuk prenses, Donkişot rüyası görenlerimiz uykusundan başımıza yağan misket bombaları ile uyanır ama çok geç olur.
Olay BOP ve Erdoğan meselesi değil. Çıtayı geçmeye çalışan Türkiye Meselesidir. !!!