Son yılların en popüler konusu iklim değişikliği… Biz genellikle mesleğimiz gereği iklim değişikliği ifadesini kullanmamaya çalışıyoruz. Dünyadaki son yıllarda görülen farklılıkları biz iklim krizi olarak değerlendiriyoruz. Detaya girmek istemiyoruz, ancak özetle şunu söyleyebiliriz. İklimin değişmesi için bir süreç gerekiyor. Uzan yıllar geçtikten sonra iklimin değişip değişmediği kanaatine varılabilir ancak.
Bir yerde iklimin değiştiğini söylemek için En az 45 -50 yıllık bir süre gerekiyor. 300-400 yıl sonunda iklimde farklılık olup olmadığı ancak anlaşılabilir. Yani ortalama 150-200 yıl lazım iklimin değişip değişmediğini tespit etmek için. Konumuz bu değil ancak konu anlaşılsın diye iklim krizi değil şimdilik iklim değişikliği ifadesini kullanacağız, yaygın olarak iklim değişikliği kullanıldığı için.
Dünyada iklim krizinin olmaması ekolojik dengeye bağlıdır. Bu denge bozulursa önce iklim krizleri olur, arkasından iklim değişiklikleri gelir.
Başıboş köpeklerin tarıma olumsuz etkileri doğrudan, direkt yoldan olduğu gibi dolaylı yollardan da endirekt olarak da olmaktadır.
İklim değişikliği bağlamında değerlendirdiğimizde başıboş köpekler ekolojik dengeyi bozmaktadırlar. Tarımsal üretim demek çevre dengesi demektir. Ekoloji demek çevre demektir. Çevre demek tarım demektir.
Ekolojik denge bir ekosistemdeki her türün, her canlının sayısında, popülasyonun da istikrarlı bir denge olarak açıklanır. Dünyadaki her canlı türü önemlidir ve ekosistemi dengede tutmaya yardımcı olur. Evrendeki düzen bir gül artı diğer tüm varlıklar şeklinde tasarlanmıştır. Ya da bir sinek artı diğer varlıklar biçiminde. Yani o gülü ya da sineği hesap etmeden dünyanın dengesini sağlayamazsınız. Bir canlı eksildiği zaman denge bozulma noktasına doğru hareket etmektedir. Biyo çeşitlilik ekosistem servisleri için ve dolayısıyla insan refahı için gereklidir.
Ekolojik denge, türlerin diğer türlerle ve çevreleriyle bir arada yaşadığı istikrar durumunu ve ekosistemin nasıl organize olduğunu açıklayan bir terimdir. Sosyal hayatta nasıl bir düzen sistematiği varsa, türlerin her biri de ekosistemin sorunsuz çalışmasını sağlamada önemli bir rolü vardır. Toplumda doktorun, mühendisin, garsonun, çiftçinin, fırıncının, kasabın bir görevi varsa bu görevleri ifa etmesinden mütevellit toplumsal hayat nasıl bir düzene girmişse ekosistemde kendi düzeni içinde deveran edip durmaktadır…
Mesela yırtıcı hayvanlar fare popülasyonunu kontrol altında tutmaya, böcekler bitkilerin üremesine, solucanlar yaprak çöpünü ayrıştırmaya katkı sağlar. Her çalının bir görevi vardır ve buna müdahale edilmediği müddetçe bu sistem devam eder… Her tür bu çevre dengesi için önemlidir. Bir türü devre dışı bırakırsanız bu olay zincirleme bir takım reaksiyonlara sebep olabilir. Buna ekolojik bozulma deniyor. İşte bu başıboş köpeklerde ekoloji etkiliyorlar ve bu dengeyi bozuyorlar.
Yakın zamanda Yeni Zelandalı iki yazar köpeklerin iklim değişikliğine, küresel ısınmaya sebep olduğunu anlatan bir kitap yazdılar, “köpeği yeme zamanı” diye. Bu Yeni Zelandalı yazarlar Robert ve Brenda Vale, köpeklerin küresel ısınmaya katkısının 4x4 jipler kadar çok olduğunu savunuyor. Bu ikili teorisini "Köpeği Yeme Zamanı: Sürdürülebilir Bir Yaşam İçin Gerçek Rehber" adlı kitapta açıklıyor.
Kitaba göre evcil hayvanların doğada bıraktığı karbon ayak izi, patileri ile orantısız. Orta boy bir köpek, yılda 9.600 kilometre sürülmüş bir Toyota Land Cruiser kadar doğaya hasar verirken bir kedi Volkswagen Golf kadar tahribat yaratıyor.
Köpek dışkısı doğaya endüstriyel kirlilik kadar zarar veriyor. Belçika’da Ghent Üniversitesi’nde yapılan bilimsel araştırması sonucunda, köpeklerin dışkılamasıyla doğaya bırakılan azot ve fosfor oranlarının endüstriyel kirlilikle doğaya taşınan kirlilik seviyesi düzeyinde olduğu açıklandı. Bilim insanları, köpek dışkılarının toplanmaması halinde doğal alanlara zarar verdiğini açıkladı
Ghent Üniversitesi bilim insanları, birçok kişinin köpeklerini yaşanılan kentteki en yakın doğal alana getirdiğini ve bunun sonucunda köpek dışkısı ve idrarıyla doğaya bırakılan azot ile fosfor miktarını ölçtüklerini açıkladı
Araştırma boyunca Ghent kentinde 1,5 yıldan fazla bir süre 1600 köpeğin takibi yapıldı ve bunun sonucunda köpeklerin doğal alanlara yılda hektar başına 11 kilogram azot ile 5 kilogram fosfor bıraktığını tespit edildi.
Araştırmacılar, endüstriyel kirlenmeyle doğaya 5 kg ile 25 kg arasında azot bırakıldığını vurgulayarak köpek dışkılarının bilinenin aksine aslında doğaya zarar verdiğini belirtti.
Köpek gübreleme olarak ifade edilen durumda biyolojik çeşitliliğin ve ekosistem işleyişinin önemli ölçüde etkilendiğini belirten bilim insanları, bu durumun çevresel kirlenme konusunda dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
Özellikle köpek sahiplerine köpeklerinin 'gübreleme' rolünün anlatılması ve en azından köpeklerin katı dışkısının doğadan toplanması zorunluluğunun getirilmesi gerektiği belirtildi
Köpeklerin Yerel Ekosistemler Üzerindeki Etkileri
Yabani Hayvanlar Üzerindeki Etki: Serbest dolaşan köpekler, yaban hayvanları üzerinde bir tehdit oluşturabilir. Köpekler, yerel yaban hayvanlarını kovalayabilir, yuvalarına zarar verebilir ve hatta avlayabilir. Bu, bazı türlerin popülasyonlarını azaltabilir.
Bitki Örtüsü Üzerindeki Etki: Köpekler, bitki örtüsüne zarar verebilir. Özellikle parklarda dolaşan köpekler, bitkileri ezebilir veya koparabilirler. Bu, yerel bitki örtüsünün değişmesine ve bazı bitki türlerinin yok olmasına yol açabilir.
Toprak Erozyonu: Köpeklerin patileri, toprak erozyonuna katkıda bulunabilir. Özellikle dere kenarlarında veya hassas topraklarda dolaşan köpekler, toprak kaymasına neden olabilir.
Suların Kirlenmesi: Köpek dışkıları, su kaynaklarına karıştığında su kirliliğine yol açabilir. Dışkıdaki bakteriler ve parazitler, sucul ekosistemlere zarar verebilir ve diğer canlıları etkileyebilir.
Yabancı Bitki ve Canlılar: Köpekler, yerel ekosistemlere yabancı bitki ve canlıları taşıyabilirler. Örneğin, köpeklerin tüyleri üzerine yapışan tohumlar, farklı bitki türlerinin yayılmasına neden olabilir.
Bilim adamları köpeklerin 12 kuş ve hayvan türünün yok olmasına sebep olduğunu iddia ediyor.
Araştırmacılardan Eduardo Silva-Rodriguez, BBC'ye, "Köpekler tarafından verilen hasarlar özellikle Şili'de 3 farklı geyik türünü ve 3 farklı canid (köpekgillerden memeli) türünü tehlikeye atmaktan kayıt altına alınmış" diyor. Örneğin: Yeni Zelanda Bıldırcınıın bu başıboş köpeklerin yüzünden nesli tükendiği iddia ediliyor. Yine aynı şekilde 200 den fazla farklı hayvan türünde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu tahminleri yapılıyor.
İstilacı türler uzmanı Piero Genovesi BBC'ye konuşurken, meselenin ciddi olduğunu belirtip "İnsan nüfusu arttıkça köpek nüfusu da artıyor ve bu sorun gittikçe büyüyecek" diyor.
Uluslararası Doğayı Koruma Birliği risk altındaki türler listesine göre, vahşi ve serbest dolaşan köpeklerin tehdit ettiği 200 türden 30'u "ciddi biçimde" tehlike altında, 71'i tehlike altında, 87'si "kırılgan" durumda diye değerlendirmede bulunuyor..
Sahipsiz ve yabani köpekler küresel köpek popülasyonunun 75%’ini oluşturmaktadır. Çevreci takılanları başıboş köpeklerin çevreye ve iklime verdiği zararları konusunda ciddiyete davet ediyoruz.
Ya çevreden vazgeçecekler ve iklim değişimine göz yumacaklar ya da başıboş köpekleri korumaya ve kollamaya devam edecekler…