RECEP TOMBAŞ receptombas@hotmail.com

MODERNLEŞME ÜZERİNE

18 Aralık 2024 Çarşamba 06:00

(Gündem dışı yazı)

Modern teriminin kökeninde Latince ‘’modo’’ ve ‘’hodie’’ kelimelerinin birleşmesinden meydana geldiğini biliyoruz.

Kelime anlamı olarak; son zamanlar, tam şimdi veya bugün manalarında kullanıldığını söyleyebiliriz.

İfadeyi ilk defa 5. Yüzyılda Latince Modernus olarak Hıristiyan dönemini Romalı ve pagan geçmişten ayırmak için kullanılmıştır[1].

Her ikisinde de eskiden yeniye geçiş manası çıkarılsa da, ilk dönemlerde eski dünya karanlığından/putperestliğinden yeni Hıristiyanlığın egemen olduğu dünyaya geçişi ifade edilmektedir[2]

Tanımın ülkemiz kültürü açısından anlamı, modern teknolojiye geçiş ve geçmişe ait değerlerin yok sayılmasını kapsayan geniş bir anlam grafitesi oluşturulmuştur/vardır.

Bu tanımlamalar özelinde değişen dünyaya ayak uydurmak için kapsamı ontolojik ya da melez yeni başlangıçların oluşması sağlanmıştır.

Bunu kamusal alan ifadesinin tanımlanması, kamu ibaresinin ve hukuk sisteminin yeniden tanımlanması izlemiştir. Son zamanların en dikkat çekici çalışması burada görülmektedir.

Modern olmak/yaşamak, kültürel dinamikleri dikkate almadan hareket edilmesine sebep olan yeni tanımlamaların oluşmasını tetiklemiş ve yeni bakış açıları getirilmesine sebep olmuştur.

Ancak yeni ifadeler ontolojik yeniden var oluş değil, Batı taklidi eklemli bir düşünce yapısına sahip olduğu gözlenmektedir.

Türkiye’de yaşayan İslamcı entelektüel birikim değişen toplum dünyasında bireysel olarak ontolojik var oluşların tanımlarını yapmakta zorlanmaktadır.

 Ontolojik tanımlama özelinde çalışmalar melez oluşumları beraberinde getirmiştir. Toplumsal değişkenler, yaşam standartlarımızı değiştirse de mistik olanla pozitivist olan arasında kalan bir zihinsel anlam karmaşasının oluşmasına neden olmaktadır.

Dönemsel olarak tanımlamalar kendini bulmanın ötesinde var oluşumuzun anlamlarını daha da bulandırmaktadır. Bu tanım arayışı iradi bir sonuç değildir. Çünkü kapitalist devinim içerisinde sürüklenen bir yapıya sahip olduğumuz görülmektedir.

Fikri bunalımlar daha agresif bir ontolojik yaklaşımı doğurmakta ve kırılmaları derinleştirmektedir. Agresif kırılmalar kitlesel bölünmelere ve parçalanmalara sebep olmakta, çıkan fikir çatışmaları neticesinde gruplaşmaların yolu açılmaktadır.

Tartışma etiğine sahip olmayan bu mücadele yöntemi, karşılıklı tekfirlere, tekfirler kavgalara kavgalar çözümden uzaklaşan bir yapıyı karşımıza çıkarmaktadır. Buna dünya düzeyinde inkişaf eden modernizm sorunları eklenince, çözümsüz bir yere doğru gidilmektedir.

 Avrupa’da pozitivizm zirveye çıktığı andan itibaren modern gelişmenin yanında pagan bir kültür de doğmaya başladı. Çünkü niceliği eksen alan bir uygarlığın, ‘medeniyetin’ ister istemez izini süreceği şey; gücü, mülk âlemini ele geçirmek, hey şeye malik olmak, meliklik taslama kaygısıyla hareket etmesi olacaktır.  Hâkimiyetini her alana hissettiren Batı, sosyo-kültürel alanda gücünü gösterdi. Modern olmak isteyen her devlet Batı tarzı yaşamı benimsemesi ve muasır medeniyet seviyesine çıkabilmek için Batı gibi olması gerekirdi (!).

Yerelleşme ya da modernleşme kavramlarına bakışlar, sertliğini kısmi olarak korumaya devam ederken ontolojik yeni çıkış yolu arama çalışmaları devam edeceği görünmektedir.

Siyasi bakış açılarla demokratik yönelimin iyi yönetilememesi yeni patolojileri beraberinde doğuracaktır. Çatışmaları iyi yönetilir olmasındaki çalışmalar demokratik düşünmenin daha olgun zemine oturması ile olacağı kanaatindeyim.

Fikri muhakemenin verileri bu yapıyla ancak yeni yollar oluşturabilir, ya da sistemsel oryantasyon gecikmeli de olsa hedefine ulaşarak sağlam bir sosyolojik zemine oturabilir.

Ya yapılacak hatalardan oluşan tecrübe birikimi ile olacak, ya da iyi bir tartışma zemini oluşarak yeni çözümlerin bulunmasına zemin hazırlanacak. Kısa ve güvenli yol, tartışma zemini olan gelişimdir.

 

 

[1] Modern kavramının kökeni ve farkı anlamı için bkz., Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Paradigma, 2002, s. 715.

[2] 19. ve 20. Yüzyıllarda Osmanlı’da ve Türkiye’de İslam, Şerif Mardin’in ifadelerinden uyarlanmıştır.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #