ADİL GÜLMEZ umradil@gmail.com

ERDOĞAN’I BIRAK, KASETE BAK

20 Mayıs 2015 Çarşamba 06:05

Latif Erdoğan belki de cemaatin dışındaki insanlar tarafından en çok tanınan kişi. İzmir Yüksek İslam Enstitüsü mezunu. İzmir’de o yıllarda YİE ve İmam Hatip Lisesi Kestanepazarı Derneğinin kontrolünde. Hatta sonraları adından çokça söz edilecek olan Ak Evler yapı kooperatifi de o bölgede. Yahya Deresi vadisi İzmir genelinden çok farklı. Tam ortasında ise memleketin sayılı zenginlerinden Tatari ailesinin yaptırdığı cami var. Çok özel bir ortam, sanki şehirden izole edilmiş bir bölge. Etrafı çam ve zeytin ağaçları ile çevrili, doğa ile iç içe bir ortam. Biz böyle bir ortamda Kestanepazarı yurdunda Arapça okuyan imam hatip öğrencileriyiz. Hatırlıyorum da en büyük zevklerimizden biri Yüksek İslam Enstitüsünden çıkıp Ak Evler’deki evlerine giden tesettürlü ablalara selam vermekti. Gülerek alırlardı selamlarımızı. Hâlbuki o yıllarda İzmir’de tesettürlü bayan görmek büyük şanstı.

O sırada F. G. Kestanepazarından ayrılalı birkaç yıl olmuş ve kendi Altınnesil’i yetiştirmek için Bozyaka’da bir yurt kurmuştu. Vakfının adı Akyazılı Orta ve Yüksek Eğitim Vakfı (OYEV) idi. İmam hatibe bu yurttan iki midibüs dolusu öğrenci gelirdi. Latif Bey bu ortamda yetişmiş, dürüstlüğü ile tebarüz etmiş örnek bir “abi” idi. O yıllarda tanımıyordum kendisini. 87’de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne geldiğimde arkadaşlarımın davetiyle Üsküdar’daki sohbetlerine katıldım. Tatlı üslubu ile meseleleri anlatış biçimi ilgi çekiciydi. Kesinlikle mukallit bir söylemi yoktu. Tarzı, kendine has idi.

Yıllar girdi araya. Tarihi ayrışma olmadan evvel bazı dedikodular kulağımıza kadar geldi. Erdoğan ters düştü dolayısı ile huzurdan uzaklaştırıldı, uzaklara gönderildi denildi. Bir müddet daha böyle gitti. Yeterince gerilen bağlantılar 17 Aralıkta başlayan süreç ile tamamen koptu. Erdoğan artık bir mutezil idi. Diğer itizal edenlerden farklı çıktı. Konuşmaya, bildikleriyle kamuoyunu aydınlatmaya devam etti. Ve son konuşmalarının birinde bomba tesiri yapan açıklamayı yaptı.

Ellerinde bazı bayanların kasetleri var, bundan dolayı o bayanlar onların esiridir, dedi. Bu sözlerden sonra şimdiye kadar ki iddialarına hiç cevap veremeyen çevreler Erdoğan’a karşı bir linç kampanyası başlattılar. Doğan medyası yazarları en önde saldırıya destek verdiler. Demedikleri kalmadı. Ne hikmetse kaset yüzünden genel başkan yardımcılarını bile harcamak zorunda kalan MHP bu saldırılara pek iştirak etmedi/etmiyor.

Latif Erdoğan, iddia edildiği gibi bir şerefsiz ve haysiyetsiz mi?

Elbette hayır. Onu böyle aşağılık sıfatlarla suçlamak en azından kamuoyunun dikkatini başka taraflara çekmeye yarar. Erdoğan’ın ne dediği ortada. O diyor ki Meral Akşener’in bir kaseti olduğunu bana o kaseti izlettirmek isteyen M. Y. Söyledi. Ama ben böyle şeyler bir Müslümana yakışmaz diyerek reddettim.

Hal böyle iken ismi verilen kişiyi sorgulamak yerine Erdoğan’ı linç etmek istemenin âlemi nedir?

Olsa olsa Gülenist hareket hakkında kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan “bilen” birini susturmaya yönelik bir mahalle baskısı oluşturmaktır. Ne yazık ki Gülenist Hareketten olmayan bazılarının da bu linç korosuna katılmaları şaşırtıcıdır.

Latif Erdoğan’ı bu kadar yıpratmanın kimseye yararı olmaz. Bu milletin ondan öğreneceği daha birçok şey var. Onun söyledikleri ile başımıza bela olan şu kaset siyaseti yargıya intikal ettirilemez mi?

Varsa bu konuda yapılabilecek bir şey onu gündeme taşımalıyız. 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #