FARUK ÇAĞLAR yufazeze@gmail.com

HABABAM SINIFI KAPATILSIN

25 Ekim 2022 Salı 06:00

Ülkemizde 7’den 77’ye hemen herkesin bilgi sahibi olduğu kavramlardan birisi de Hababam Sınıfıdır. Aslında kuşaklar arasında zevklerin ve renklerin değiştiğini, dönüştüğünü biliyoruz. 80’lerde yaşadığımız hayat 90’larda bambaşka bir hale geldi. Müzik, sinema, televizyon ve sohbetlerin konusu birden bire  yön değiştirdi. 2000’ler mobil telefon ve internet sayesinde 90’ları olmasa bile 80’leri taş devrine döndürdü.

Ama değişmeyen bir şeyler hep vardı ülkede. Hababam Sınıfı gibi. (Kemal Sunal filmleri yani kısaca) (“Bu ne ya Hababam Sınıfı mı burası” diye azar işitenler oleee.) Artık bu kaleyi yıkmanın zamanı geldi. Neden mi? Okul, sınıf, öğrenci denilince akla gelen ilk şey ezici bir çoğunluk için Hababam Sınıfı da ondan.

Peki bu sınıf çok güzel de ondan mı unutulmuyor. Tabi ki hayır! Zora gelemeyip okulu eğlenceli bir ortam hayali ile yaşayanların ve yaşatanların, sorumluluktan kaçanların hedef saptırmak için kullandıkları bir bahane olduğu için unutulmuyor. Üzgünüm ama sizinde hayrınıza olacak bu yıkım. Her şeyi göze aldım.

Hababam Sınıfı aslında bir roman uyarlaması. Rıfat Ilgaz’ın 1957 yılında yazdığı bir gençlik romanı.1974’te filmi çekildi. Ülkemizde kitap okunmadığı yani nüfusa oranla az okunduğu için asıl depremi sinema filmi ve televizyon gösterimi yaptı. Her eve, başköşeye oturan televizyon sayesinde.

Duygusal bir milletiz nihayetinde. Hababam’ın başına gelecekler sizi incitebilir.

Okul kavramının, Türkiye toplumunda doğru anlaşılmadığı kanaatindeyim. Günümüzde ise doğru anlaşılamamanın yanında toplum, okula saygı duymadığını da açıkça belli ediyor. Bunu da yüzü kızarmadan yapıyor.

Okul, Eğitimin paydaşlarından biri Öğretmen, öğrenci, veli gibi… Ama bizim konumuz okul kavramına yüklediğimiz anlam. Ve bu kavrama zarar veren her şey.

Günümüzde çocuklar ve gençler okulu terapi merkezi, sosyalleşme alanı yada tüm sorumluluklardan uzak geçirebilecekleri bir zaman dilimi olarak görüyorlar. Hangisi doğru? Tabi ki E şıkkı. Yani hepsi yanlış. Fark ettiniz mi size üç seçenek sundum. Diğer seçenek anne babaların okulu (tek kurtuluş yolu olarak gördükleri) devlet memuru olmak için yaşamaları zorunlu bir sürece yani SINAV’a hazırlayan ortam.

Oysa çok büyük bir maddi manevi bedel ödeyerek geçirdiğimiz bir zaman dilimi bu. Ve çooook uzun bir süre. Oniki yıl boyunca acımasızca tüketilen bir zaman dilimi. Tabi bu şekilde bakılıyorsa “okula”.

Okulun amacı çocuğu hayata hazırlamaktır. Hayatta kullanabileceği beceriler kazandırmaktır. En sonda ise istediği bilinçli bir şekilde tercih ettiği üniversite ile bir mesleğe yöneltmektir.

Bizde okul ne zaman amacından saptı bilmiyorum. Ya da okul amacına uygun bir misyona sahip oldu mu geçmişte? Onu da bilmiyorum.( https://egitimbulteni.com/makale/faruk-eczanesi-ve-her-seyi-bilmek-1353 ) Çünkü uzmanlık alanım değil.

( Eğitim Tarihi ve Eğitim Felsefesi akademisyenleri bu soruyu cevaplayabilirler.) Benim bildiğim okul kavramı yeniden tanımlanmalı. Kafamızın içindeki eğitim ve okulla ilgili tüm ön yargılardan kurtulmalıyız.

Lütfen ciddi olalım Eğitim çok önemli bir konu. Bize okulun şamata, gırgır, ortamı olamadığını, ciddi bir süreç olduğunu ve neden ve ne zamana kadar burada bulunmamız gerektiğini öğretecek yeni bir paradigmaya ihtiyacımız var. Buz gibi bir okul hayal etmiyoruz tabiî ki. Samimi ve idealist olsun. Ama ciddi olsun.

Yeniden gelelim Hababam Sınıfı’na. Yazıldığı 1957 yılından bu yana 65 yıl geçmiş. Eğitime laubali bakışın ancak bu kadar içselleştirilebileceği tek ülke biziz sanırım. Kimse kusura bakmasın. Kahramanlarının etiketleri bile beni irrite ediyor. İnek (filmde salak olsa da gerçek hayatta çok ders çalışanları kıskanıp eziklenenlerin çalışkan çocuklara taktığı lakap ve filmle alakası yok), damat, güdük, domdom, tulum, hayta, ufaklık, bilo, kalem, Kel Mahmut, Badi Ekrem ve Külyutmaz… Birilerinin eğitime bakış açısı bu ve birilerinin aklında okul ortamı ve sınıf diye kalmış bir eğitim tanımı, tasavvuru… 

Okul müdürü ve Adile Teyzemiz (Hafize Ana) dâhil hepsi ideal eğitimin nasıl olamayacağının kanıtı. Bir tek Mahmut Hoca hariç… O, çalışkan, idealist, disiplinli, samimi, insan. Yani öğretmen işte… Melek olan yani… (bakınız: https://egitimbulteni.com/makale/benim-ogretmenim-bir-melekti-1360 )

Lütfen “Eğitim”i yeniden kurgulayan yeni ve farklı bir bakış açısı, fikirler geliştirelim. Yoksa ne için okula geldiğini bilmeyen, okulu, sınıfı, arkadaşını ve öğretmenini aklında kalan tek eğitim ortamıyla değerlendirip ona göre yaşayan bir nesille kim bilir kaç on yıllar daha kaybedeceğiz.

İlk iş: Hababam Sınıfını kapatın. Mahmut Hoca hariç.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #