Ara tatil başladı.
Dağıtılan karnelerin ardından…
Konuşacak o kadar çok derdimiz var ki…
Asırlardır dermanı bilindiği halde dert kalması istenen…
Eğitim sistemini mi konuşsak?
Milli denildiği halde içi ve işleyişiyle bize ait olmayan…
Sürekli bir değişim dönüşüme tabi tutulduğu halde bireye ahlak, topluma birlik, millete dirlik sunamayan…
Tatil kavramının aslında ne olduğunu mu anlatsak?
Tembel ve miskin bir yaşantının kılıfı olarak gördüğümüz lakin gerçeğin çok daha farklı olduğu bir tatil anlayışından bahsederek…
Eğitimcilerin özlük ve özgürlük taleplerini mi aktarsak?
Para, masa, kıl ve kıyafetle sınırlandırılan… Bizim için en önemli kazanımların direkt veya dolaylı olarak maddiyatla ilgili talepler olduğunu bildiğimiz halde…
Bizler birbirimizi daha iyi tanırız. Her meslek erbabı, kendi meslektaşını bilmez olur mu?
Tamam, maaşımız olgun ve dolgun olsun peki biz olmak ve dolmak için neler yapıyoruz? Hemen kızmayalım, tek kanatla kuşun uçmadığını bilenlerdenim ancak bu olmayan kanatın maneviyat olduğunu artık kabullenmeliyiz.
Hayır, hayır hiçbiri bu yazımızın ana ve asıl konusu değil. Sadece girizgâh…
Daha açık daha anlaşılır bir meseleyi irdeleyeceğiz.
Karne…
Kanıksadığımız ve karşılaştırdığımız karne…
Karşılığında tepki verdiğimiz ve kapasiteyi sözde ölçen karne…
Ödülün veya cezanın ölçütü karne…
Öğrencinin aldığına öğretmenin verdiğine sevindiği karne…
Peki, beyaz kartonumsu kâğıda akseden siyah puntolu bu rakamlar, yazılar ve diğer bilgiler sadece öğrencilerimizin mi kapasitesini ve karakterini yansıtıyor?
Ya davranış notlarını önemsemeden sadece rakamlara takılan, başarının olmazsa olmaz ölçütü olarak ders başarısını gören velilere ne demeliyiz? Bir veya birkaç dersi düşük diye arkadaşları, öğretmenleri veya aile ortamında anne ve babaların; çocuklarını aşağılamasına, azarlamasına ve ağlatmasına ne demeli?
Hayattaki en önemli sermayesi olan evlatlarına gerekli ve yeterli desteği, dürüstlüğü ve donanımı kazandıran anne ve babaların çocuklarının alacağı karne de kendilerini yansıtacaktır.
Karneler sadece öğrencinin değil, velinin de eğitim öğretim sürecini ve sonucunu yansıtır.
Başarılı veya başarısız olarak ifade ettiğiniz bu karne sizin, değerli veliler!
İdareci ve öğretmen olarak öğrencimizin ders başarısını yükseltmek gayesiyle ortaya koyduğumuz çabayı ahlaki değer ve ilkelerin kazandırılmasında gösterebiliyor muyuz?
Belli derslerin veya belli branşların işi olduğunu mu düşünüyoruz iyi insan olmanın ve kalmanın gerekliliğini?
Karne görüşlerini kopyalayıp yapıştıran, öğrencisinden daha az kitap okuyan, şuura değil şekle odaklanan ama sözüm ona ezberci eğitime karşı olan öğretmenler, bu karneler sizin.
Öğrencisinin kalbine dokunan, ona sevgi ve saygı gösteren, kendi evladıyla ilgilenir gibi öğrencisine yaklaşan, dersine de davranışlarına da dikkat eden öğretmenler, bu karneler de sizin.
İyi veya kötü olarak değerlendirilen karneler, idareci ve öğretmenlerin de yansımasıdır.
Verdiğimiz karneler bir bakıma aldığımız karnelerdir, sonuçları itibariyle öğrenciyi, veliyi ve öğretmeni tanımlayan ve tanıtan…