M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

YEMEN

03 Aralık 2018 Pazartesi 05:39

Arapların ana yurdu…

Haritadan bakıldığında tek parçalı yapının aksine, iki yüz kadar irili ufaklı adaya sahip bir coğrafya…

Stratejik konumu pek mühim… Umman Denizi, Aden Körfezi ve Kızıldeniz gibi geçiş hatları üzerinde… Asya, Afrika ve Batı arasındaki ticaret yoları güzergâhındaki en önemli deniz geçidine sahip…

Komşuları ve bu topraklar üzerinde emelleri olan sömürgeciler için göz kamaştırıcı ve iştah açıcı bir özellik…

Kişi başına düşen gelire göre dünyanın en fakir ülkelerinden… Çevresi zengin petrol ülkeleriyle kuşatılmasına rağmen…

Yokluk, yoksulluk, yoksunluk hat safhada…

Kültürel olarak ziyadesiyle kozmopolitik bir ülke…

İslam kültürünün yanı sıra Afrika, Arap ve Hint kültüründe harmanlandığı adeta bir pota…

Otuz milyonu bulan bir nüfus… Çok azı gayri müslim… Pek çoğu müslim…

Ama barış, esenlik ve kardeşlik pek yok… Kan, kavga, karışıklık ve kargaşa pek çok…

Kabilecilik olmazsa olmaz bir unsur…

Kuzeyde Şiiliğin bir kolu olan Zeydi mezhebine mensup aşiretler, güneyde ise Sünni aşiretler…

Zeydi mezhebinin en önemli kabilesi Husilerdir.

Zeydiler fıkhi meselelerde Sünniler gibi özellikle Hanefiler gibi hareket ederler. Ancak dört halife hiyerarşisinde ve halifeliğin mutlaka Hz Ali ve ailesinde olması gerektiğini savunurlar. Zira Yemen’i dört asır elinde tutan Osmanlıya sık sık isyan etmelerinin gerekçelerinden biri de bu anlayışlarıdır.

Husilerin, siyasallaşmasında ve silahlanmasında İran’ın etkisi inkâr edilemez.

2011 Arap Baharı’nın yol açtığı toplumsal ve ekonomik kriz sürecinde Husiler, İran’dan aldıkları destekle krizi fırsata dönüştürmek istemiş, bu ise ülkede günümüze kadar sürecek iç savaşın fitilini ateşlemiştir.

Askeri bir darbe yapan ve azınlıkta olan Husiler, çoğunlukta olan Sünnilerin yaşadığı Yemen topraklarının büyük bir bölümünü ele geçidiler. Hatta Husiler ve müttefikleri, 2014 yılında önemli bir direnişle karşılaşmadan başkent Sana’yı da alıp yönetime el koydular.

İşte bu süreç, tarihsel kuzey-güney arasındaki ayrılıkçı ve hizipçi fikirlerin somutlaşmasına neden oldu.

ABD’nin taşeronluğunu yapan Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkelerinin kışkırtmaları ve karıştırmaların etkisiyle Yemen’deki olaylar mezhebi çatışmaya dönüştüğü gibi Yemen vekâlet savaşlarının yaşandığı bir coğrafya haline geldi.

Bu durum Yemen’in zayıf ekonomisin çökmesine, altyapısının yerle bir edilmesine, sağlık ve eğitim kurumlarının hizmet verememesine yol açtı.

Bileşmiş Milletler tarafından “dünyanın en büyük insani felaketi” şeklinde tanımlanan dramı yaşanıyor, Yemen’de.

Bileşmiş Milletler verilerine göre, her on dakikada beş yaş altı bir çocuk önlenebilir bir ölüme kurban gidiyor.

Nüfusun dörtte üçü, acil insani yardım ve korumaya muhtaç.

Yirmi iki milyon insan, kıtlığın eşiğinde…

İç savaşta hayatını kaybedenlerin on beş bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

Savaşta iki milyon Yemenli, ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı.

Kolera haftada on bin kişiye bulaşıyor.

Her yerde gözyaşı ve ölüm…

Bir toprağımıza daha düşen ne ilk kardeş kanı ne de son ayrılık tohumu…

Eriyen bedenler, ertelenen umutlar…

Yemen…

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #