Herkes hatırlanmak ve hatırlatılmak ister. Zihinlerde var olabilmek… Yüreklerde var kalabilmek… Yok olan bedene karşın…
Yaşamak ve yaşatılmak ise makul iş yapmak, mantıklı nesil yetiştirmek, muteber yapı ve yapıt oluşturmakla mümkün olabilir. Ancak makul, mantıklı ve muteber şahısları tanımak da tanıtmak da pek güç. Zira tanımak zor çünkü insanoğlunun çok, insanın az olduğu bir dönem… Tanıtmak zor çünkü kalemin hakkı, kelamın akı, karakterin ağırlığı söz konusu… Şahıslarla ilgili yaz(a)mayan biri olarak adil şahitliğimiz gereği Solhan İlçe Kaymakamı Fatih Okumuş’la ilgili bilinmesi gerekenlerin bir kısmını –kendilerinin tayini çıktıktan sonra- aktarmayı ve anlatmayı bir sorumluluk olarak görmekteyim. Yapı olarak devlet erkânıyla yakın olmayı ve birlikte görünmeyi sevmeyen biri olarak gerek sivil toplum faaliyetlerimiz gerek sosyal yardımlaşma vakfında mütevelli heyet üyesi olmamızdan ötürü ilçe Kaymakamımız Fatih Okumuş Bey’le yakinen tanışıklığımız oldu. Solhan’da yaşayan herkesçe malumdur, büyük bir şirket 15 Temmuz gecesi hiçbir gerekçe göstermeden 35 güvenlik görevlisi kardeşimizin işine son vermişti. Bizler bu olayı kamuoyunun gündemine taşıdık ve uzunca bir süre eylemler ve kampanyalar düzenledik. Bir gün Fatih Bey aradı ve şirket yetkilileriyle görüşmeye gideceğini söyleyerek bizi de davet etti. Görüşme süreci ve sonrasında yaşananların en yakın tanığı olarak bir yöneticinin karakterini, kapasitesini ve kalbini tanıdım. Dik duruşu ve net tavrıyla karakteri; farklı çözüm yolları bulması ve farkındalık uyandıran bakış açısıyla kapasitesi; işsiz kalan babalar için hüzünlenmesi ve hak arama mücadelesine destek sunmasıyla kalbinin duruluğunu ve diriliğini gördüm. Halkla kaynaşan, müteahhitleri kayırmayan, mazlumun ve mağdurun derdine derman bir fatih… Dine ve diyanete vakıf, Kudüs sevdalısı bir okumuş… Çalışkan bir Hocamız, Kudüs konulu konferanslar düzenlemem gerektiğini zira Kaymakamlık olurunun alındığını söyleyince ne kadar şaşırdığımı ve mutlu olduğumu anlatamam. Filistin davasına dair konuşmamızı isteyen ve bu uğurda koşturmamızı sağlayan gönül ehli bir devlet adamı… Israrla çalan telefonum…Titrek ve tasalı bir ses… Farklılıkları toplum tarafından hoş görülmesi gerekirken hor görülen bu genç kardeşimizi bize yönlendirmişler. Genç kardeşimiz göçmek üzere geç kalınsa… Hemen görüştük. Mesele ailevi, karışık hatta karmakarışık… Mevzu bizi aşar, gözümüzden yaşlar taşar. Nihayetinde Kaymakam Bey’in odasındayız. Birkaç kişiyiz, sorunlar anlatılıyor ve çözümler konuşuluyor. Fatih Bey’in kararı: bu yuva dağılmayacak, bu ocak sönmeyecek ve gençler kavuşacak. Ama nasıl diyorum? Ev yapacağız, diyor. Ve gerekli talimatları veriyor. Yanımda oturan genç kardeşim heyecandan ne yapacağını şaşırıyor. Sevinç gözyaşları ve dualar… Muhammed Hoca, aileleri bilgilendir ve barıştır, diyor. Temelinden sarsılmak üzere olan bir ev temelden inşa ediliyor, münasip bir dokunuşla… Fatih olmak da kolay değil, hakkıyla okumuş olmak da… Fatih Okumuş Bey; basireti, feraseti, cesareti, hitabeti, merhameti ve adaletiyle hem yüreklerde hem de zihinlerde hak ettiği yeri almıştır. Geride “hoş bir sadâ” bıraktınız. Ne mutlu size…