Hamdolsun, ilk kitabımız yayımlandı.
Otuz üç dini-edebi denemeden oluşuyor, Yarım Hurma.
Bu çalışma ile zihnimizi ve zihniyetimizi şekillendiren kavramların bir kısmını irdelemek istedik.
Bu kavramların günlük hayatımızdaki yansımalarını sorgulamaya çalıştık.
Çünkü İslami bir yaşamı anlamlı kılan temel kavram ve değerlerimiz, modern zamanın da etkisiyle anlam kaymasına maruz kalmaktadır.
Tetkiksiz, tenkitsiz ve tahkiksiz bir dindarlık; kavramlarımızda anlam değişimine veya daralmasına, hedef sapmasına, eksik ve yanlış anlaşılmalara, değerlere yabancılaşmaya, birey-sel ve toplumsal yozlaşmaya neden olmaktadır.
Nice nezih kavram ve değerimiz, kerih işlerin ve anlayışların kamuflajı olmadı mı?
Mesela:
Özgürlük; başıboşluk, kuralsızlık ve kendi başına buyruk olmak şeklinde algılanmıyor mu?
İtaat kavramı körü körüne bağlılık, sorgusuz sualsiz teslimiyet ve iradesizlik olarak anlaşılmıyor mu?
Tedbir, korkaklığın diğer adı olarak değerlendirilmiyor mu?
Bayramlar, ibadet ve ziyaret amaçlı iken ticaret ve tatile dönüşmedi mi?
Her türlü olumsuzluğu kabullenme ve köşeye çekilmeye sabır diyebilir miyiz?
Muttaki olmayı, miskin ve münzevi olmaktan ayırmak durumundayız.
Tevekkülü de tembellik olarak algılamaktan vazgeçmeliyiz.
Cihad, şehadet, itidal, ihlas, ibadet, sadaka…
Ve daha nice kavram…
Bu kavramlar, yerli yerine oturmazsa sonuç ne olur?
Yamuk idrak… Yanlış kulluk… Yaralı bilinç… Tahrip ve tahrif edilmiş İslam…
Kavramlardan hareketle bilgi ve bilinç düzeyinin gelişim ve değişimine yönelik bir çalışmayı gerçekleştirmeye çalıştık.
Bizler için hayati öneme sahip kavramlarla ilgili yeterli bir değerlendirme yaptığımız ve bütün kavramları ele aldığımız söylenemez.
Ancak yeni bir başlangıç ve daha kapsamlı çalışmalar için bir katkı olur umuduyla bu mütevazı çalışmayı hazırlamayı görev bildik.
Peki, neden Yarım Hurma?
“Yarım Hurma” adını, Peygamber Efendimizin (sav) hadis-i şerifinden alıyor.
Çağları aşan, mekânlardan taşan, mazeretleri yok eden, zihne yerleşen ve yüreğe işleyen hadislerden…
“…Yarım hurmayla da olsa ateş azabından korununuz…”
Hurmanın miktarı dikkatimizi çekti mi?
Bir tane bile değil, yarım hurma…
Bu hayat düsturundan sonra infak etmemek mümkün mü?
Kayıt dışı hiçbir şey yok, zerre bile olsa ilahi mizanda.
Karşımıza çıkar elbet, mahşer meydanında.
En büyük iyilik infak edilene değil, edene…
Nihayetinde yarım hurma, ateşten kurtuluşa vesile…
Sahih ve salih olduğu sürece…
Bir yarısı kendine, diğer yarısı kardeşine…
Kardeş payı denilen, bu olsa gerek.
Kendi nefsini de ihmal etmeden denge halindeki bir hayat anlayışının ürünüdür, yarım hurma.
Ayrıca yaşadığımız şehirlerle birlikte Suriye, Patani ve Filistin’deki hatıralarımızın da etkisiyle kitaptan elde edilecek her türlü geliri, yetim kardeşlerimize bağışladık.
“Yarım Hurma” bu anlam ve amaçlara hizmet etmektedir.
Hamdolsun, bu gaye ve gayretin ürünü olan kitabımızın ilk baskısı kısa bir zamanda tükendi.
Yazılarımızın incelenmesinde, kitabın düzenlenmesinde ve okuyuculara ulaşmasında o kadar çok değerli ve duyarlı kişinin katkısı oldu ki…
Özellikle Serkan Yıldız, Ali Özçelik, Abdulgafur Bildik, Adem Seleş, Bilal Öğüt, İlhan Çakır, Ferhat Çalışkan, Recep Türk, Selahattin Bolat’ı zikretmeden geçemeyeceğim…
“Yarım Hurma”nın yazarı, okuyucusu ve ona emek verenleri için nardan korunmaya ve nura kavuşmaya vesile olması umuduyla…