Mavi Marmara günleri. Gemimiz Siyonist askerlerinin ablukası altında. İçinde bulunan yüzlerce İHH gönüllüsünün can güvenliği tehlikede. Zamanın Başbakanı Arjantin’de. Ona Bülent Arınç vekâlet ediyor. Gazetecilerin sorusu üzerine o garip açıklamayı yapıyor:
Ortalık bir anda buz gibi oluyor ve İsrail askerleri Mavi Marmara gemisine operasyon düzenleyerek vatandaşlarımızı katlediyorlar. Bunu birileri bir yerlere kaydetmişti.
Hayat devam ederken bu sefer Gezi olayları patlak verdi. Zamanın başbakanı Tayyip Erdoğan yine yurt dışına; Fas’a gidiyor. Çapulcuların aceleleri var. Gemiyi azıya almış vaziyetteler. Mikrofonlar yine ona uzanmış vaziyette. Bu sefer de yeni bir skandala imza atıyor:
Patron dönüyor ve hesap defteri açılıyor. Soruluyor zatı alilerine: Hangi mesajı aldınız Sayın Arınç? Adamımız mosmor oluyor ve toplantıyı terk ediyor. Ağlamaklı bir vaziyette istifa etmekten falan söz ediyor. Koruyucusu olan kişi devreye giriyor ve vazgeçiriliyor. Galiba bu vakıa da bir yerlere kaydedildi. Huylu huyundan vaz geçer mi. Geçmiyor, aslına bakılırsa güzel konuşuyor. İsminin önündeki “Sözcü” sıfatının gereği olsa gerek mikrofonlar uzatıldığı anda konuşuyor. Esas oğlanla yine anlaşamamış, bu sefer şöyle diyor:
Olay her zamanki gibi yen içinde kalarak kapatılıyor. Bu sefer sıkıntının kaynağı sanırım Gül’le ilgili. Cumhurbaşkanlığı dönemindeki uygulamaları ile Tayyip Erdoğan’a sürekli dişlerini sıktıran Sayın Gül, Ak Parti’ye katılıp genel başkan olmak istiyor. Bu istek Erdoğan tarafından uygun bulunmayınca devreye Arınç giriyor. Tayyip Erdoğan’ın kendi hayatını riske atarak başlattığı Barış Süreci bahane edilerek onun üzerinden Abdullah Gül rövanşı alınmak isteniyor. Ancak Ak Parti bünyesi bu atağı kesinlikle kabul etmedi ve karşı refleks vermekte gecikmedi. Taban çok net bir şekilde bu harekâtın lideri Erdoğan’dır biz de onun yanındayız dediler. Sanırım bu kararlı duruş beklenmiyordu. Birilerinin hesabı bozulmuş olabilir. Şimdi Bülent Arınç’ın artık iktidar partisinde yeri olmadığı onun miadının çoktan dolduğu konuşuluyor. Bazılarına göre yakın zamanda kenara çekilecek olan Arınç’ın son salvoları bunlar. Bu arada benim aklım Davutoğlu’nda. Acaba o bu gelişmeleri nasıl okuyor? Keşke bunu öğrenme imkânım olsaydı. Korkum o ki bilge başbakanımız bu ve benzer tartışmalar arasında kaybolup gidecek. Oysa ona başbakanlık görevi tevdi edildiğinde bu kararın çok isabetli olduğunu dolayısı ile memleket adına çok güzel gelişmelerin olacağını ummuştuk. Gelinen noktanın icap ettirdiği kimi tasarruflar bu sıkıntıyı atlatmamıza yardımcı olabilir. Gecikmenin kimseye faydası yok. Ben bu kadarını söyleyebilirim, daha fazlasını değil.