Ümmet bir kalemde silinebiliyor olsa da bir kalemde yazılamayacak kadar vebal gerektiren bir konudur. Geçen hafta kaldığımız yerden “Ümmet Bilinci Eğitimi” düşüncesi üzerinde düşünmeye devam edelim… Ümmet Bilinci Eğitimi için üç temel ders önerisinde bulunmuştuk. İlk aşamada “Rasuller ve Nebiler Tarihi” sonra “Ümmet Coğrafyası” ve son olarak da “Ümmet Bilinci” derslerini önermiştik. Bu öneriyi neden yaptık çünkü bu toplumun kurtuluşu ümmet ile olacaktır. Ümmet kaybederse biz; biz kaybedersek ümmet kaybedecektir. Ümmet, kavramı ve düşüncesine birey ve toplum olarak ne kadar sıcak bakıyoruz? Toplum tarafından bu soruya verilecek cevap doğrusu beni sevindirmiyor. Modern dünya insanı yalnızlaştırdığı gibi; kardeşleri de bir birinden ayırmaktadır. Modern dünya toplumları yutabilecek güçte bir dünya değildir. Modern dünya bireyleri tek tek yutarak beslenmektedir. Ümmet, yalnızlığa itilmektedir diyecek olsam hemen vakıflar, dernekler “ama gıyabi cenaze namazları, yürüyüşler, kınamalar ve de boykotlar” şeklinde karşılık vermektedirler. Biz ümmeti sadece sıkıntıya düştüğünde vicdanımızı rahatlamak için mi hatırlıyoruz? Komşusundan uzaklaşan toplum artık ümmetten de uzaklaşmaktadır. Neden toplum Ümmeti Muhammed’i sadece “insani yardımlar” ile hatırlar hale gelmiştir? Kötü müdür? Elbette değil; lakin yeterli midir? Asla… Ümmeti Muhammed düşüncesi gençlere kazandırılmadığında bu ümmetin geleceği ne kadar olabilir ki? Seksen yaşında bir ihtiyar insanın zihninde ve gönlündeki ümmet kavramı on sekiz yaşındaki bir gencin zihnindeki ve gönlündeki ile aynı mıdır? Durup kendimize sormamız gerek hangi periyodik aralıklarla Ümmeti Muhammed’in ahvalini merak ediyoruz? Her hafta, hatta her gün hatırladıklarımız kadar ümmeti hatırlıyor muyuz? Her hafta taraftarı olduğunuz bir takımın yenilgisi ya da zaferi karşısında gösterdiğiniz tepkileri ümmet için gösterebiliyor musunuz? İnsanlar ümmeti hatırlamak istemiyor çünkü ümmeti hatırlamak demek aynı zamanda sorumluluk yüklenmek demektir. Biz bu sorumluluktan kaçsak ta bir gün mecbur kalacağız… Rabbim o günleri göstermesin Dünyada bugün Ümmeti Muhammed’in bu halde olmasının asıl sebebi Allah’ın imtihanı görünen sebebi ümmetin bir birinden kopuk olmasındandır. Ümmeti hep paranteze aldık. Çünkü önemliydi ve önemli olanları paranteze almamız gerektiği öğretildi. Birilerinin sürekli telkin ettiği kavramlar ile ümmetin arasında var olan köprülerde koparıldı. Ümmeti ilgilendiren haberleri yine ümmetin düşmanlarından almamız da ayrı bir trajik durumdur. İletişim zihni yönlendiren en önemli faktördür. Zihnimiz kullandığımız iletişimin niceliğine ve niteliğine bağlı olarak inşaa edilmektedir. Ümmeti Muhammed’den haber veren bir iletişim ağımız maalesef yok ya da yeterli değil. Aklıma ilk gelen, gazeteler en azından bir sayfasını Muhammed Ümmetine ayıramazlar mı? İnsanlar her hafta Cuma günü “Ümmet Bülteni” adıyla çıkan bir bülteni heyecanla bekleseler nasıl olur? Oysa bugün ümmet ile ilgili yaşanılanların sürecinden haberimiz olmuyor. Sonuçla yetiniyoruz bu durumda da zaten yapılacak bir şey kalmamış oluyor. Sonuç değil süreç eksenli bir iletişim ağına ihtiyacımız var. Süreç insana hem zihinsel hem de duygusal sorumluluklar yükler oysa sonuç sadece duygusal tepkilerimizi bekler… Sorumluluk için Ümmeti Muhammed’in yaşadığı süreci sıkı şekilde takip etmeliyiz. Dünyanın hâkim güçleri olarak isimlendirilen güç odakları daha henüz oluşmamış ümmetin birliğinden korkup çekindikleri için kafa yorarlarken neden biz hala ümmet düşüncesine bu kadar uzağız? Bir başka algı yönetimi olarak Müslümanların tutumlarını ölçmek için sürekli ümmetin başına gelen kötü haberleri servis etmeleridir. Ve bu haberlere gösterilen kınama tepkilerinden güç alarak daha fazla ümmetin kodlarıyla oynamaktadırlar. Ümmetin kodlarıyla en çok kültürel olarak oynanmaktadır. Dinler arası diyalog ve kültürler arası diyalog bunun en önemli göstergesidir. İslamfobia kavramı, insanları ümmet düşüncesinden uzaklaştırmak için kurgulanmıştır. Ümmet olmak denktir terörist olmakla bu nedenle insanlara “ümmet olmayınız dininizi bireysel olarak yaşayın” telkini yapılmaktadır. Ümmet demek… Kardeşlik demektir… Ümmet hiç sıkıntısı, eksiği hatası olmayan melekler topluluğu değildir… Ümmet cennet için birlikte yola çıkanların ve Muhammed (s.a.v) yolunu takip edenlerin adıdır. Ve bu yolculuk yola çıkanların bir birini tanıması ve bir birlerine destek olmasıyla ebedi saadet olacaktır… Ümmetin gençleri ümmetin düşmanlarını da tanımalıdır… Haftaya yazacak olsak da düşmanlarımızı tanımayı haftaya bırakmadan, başlayalım…