ERCAN HARMANCI ercanharmanci@hotmail.com

ÜMMETİN DÜŞMANI BİZİZ (!)

22 Nisan 2015 Çarşamba 05:57

Çünkü…
Ümmet varsa düşmanı da olacak demektir. Neden düşmanı olur? Çünkü ümmet insanları ve özellikle de devletleri korkutur. Hem tarihimiz hem de dünya tarihi ümmet korkusu ile yapılan savaşlara tanıklık etmiştir. Neden Haçlı Savaşları devletleri değil de birçok Müslüman toplumları hedef almıştır. Tek cevap vardır oluşana ya da güçlenen ümmet korkusudur. Ne kadar güçlü iseniz o kadar çok düşmanınız olacak demektir. Ne zaman İslam toplum ya da devletleri güçlenmişse o zaman çevresinde ki düşmanları da artmıştır. Bu gün biz toplum olarak bunu göremesek te bizim dışımızdaki güç sahibi olmak isteyen ve gücü kimseye kaptırmak istemeyen devletler ve toplumlar bize diş bilemektedir.
İlk sorumuz olan “Ümmetin en büyük düşmanı kimdir ?” sorusunun cevabı tek kelime ile “biz” olarak ifade edilebilir. Yalnızlaşan ve inanç değerlerine yabancılaşan bireylerin yani bizim zihnimizdeki ümmet algısı nedir? Ümmet demek bizim için ve özellikle gençlerimiz için ne ifade etmektedir? Ümmet, zihnimizde sürekli iki sıfatla örtüştürülmektedir. İlki “çaresizlik” ki Müslüman asla çaresiz olamaz başına ne gelirse gelsin Müslüman daima her durumda güçlüdür. Diğeri ise “yanlış hareket ”  toplum sürekli ümmetin yanlış yaptığına inanmaktadır. Bugün Filistin Gazze dediğimizde birçok insanın zihninde “kardeşim topraklarını vermeseydiler tabir hoş değil ama satmasaydılar” cümleleridir. Bu durumda yanlış yapan bir ümmet nasıl bizim için güç kaynağı olabilir? Oysa dünyanın hâkimi rolüne soyunan İsrail’in köpekleriyle asırlarla ifade edilecek bir zamanda mücadele etmişler ve yılmamışlardır. Bu bir atam reaktöründen daha büyük bir enerjidir.
Nasıl ki yanlış yapan bir evladı bir baba evlatlıktan silmiyorsa velev ki yanlışta yapsa bir kardeş bir kardeşi yalnız bırakmazsa bizde Muhammed (a.s) ümmetini yalnız bırakmamalıyız. Ümmet algımız sürekli negatif durumlar çağrıştırmakta ezilen, öldürülen, ırzına geçilen ya da gıyabi cenaze namazları kılınan birileri gençlerimiz çocuklarımızın zihninde bunlar kodlanmış durumda. Oysa dünyanın süper güçlerinin ultra sonik silahlarının bile aciz kaldığı kahramanları ümmetin düşmanları hiç akıllarından çıkarmazken geceleri kâbusları, gündüzleri fobileri olmuşken biz sadece İsrail askeri karşısında yerde çaresiz insanlar görüyoruz ve Türkiye de “bir gün bize de …”  korkusu yaşıyoruz.
İşte bu nedenle ümmetin en büyük düşmanı kendimiziz. Önce zihnimizdeki ve gençlerimizin zihnindeki ümmet algısını ters yüz etmeliyiz. Ümmetin düşmanlarının bize periyodik olarak gösterdiklerinden daha fazla biz bu ümmetin yiğit erlerini gençlerimize hatırlatmalıyız. Tekerlekli sandalyeden korkan bir devlet imgesini gençlerimize ve çocuklarımıza kazandırmalıyız. Her hafta hatta her gün takip ettiğimiz lig sonuçları, düşen ya da yükselen finansal değerler ve yol ve trafik durumunu takip ettiğimizden daha çok Muhammed (a.s) ümmetinin ahvalini takip etmeliyiz. Bunu gerçekleştirdiğimiz de en güçlü ümmet düşmanını ortadan kaldırmış oluruz. Bu zihnimizde ki düşmanı ortadan kaldırmadan düşmanlar karşısında kendimizi hep aciz hissedeceğiz.
Ümmet coğrafyasını tanımadan ümmetin düşmanlarını tanıyamayız. Mutlaka dünyanın en uç köşesindeki ümmetten biriyle iletişimde olmalıyız. Bir zamanlar halk devletten korkardı ama şimdi baş döndürücü hızla gelişen teknolojik iletişim devletleri korkutmaktadır. Her geçen gün duyduğumuz  “Siber Saldırı, Siber Savaş” bu askeri ya da mühimmat ile ilgili değildir. Toplumların iletişim ile kodlarının oynanmasıdır. Bu gün ümmete karşı duyarsızlaşmış hatta yabancılaşmışsak onların bize verdikleri komutlara harfiyen uymaktan kaynaklanmaktadır. Bundan birkaç asır önce ümmetin her toplumuyla iletişim kurmak neredeyse imkânsızken bu gün iletişim için dakikalar yetmektedir. Yabancı bir dili öğrenmek insana mantıksal gelmeye bilir ve“neden öğreniyorum?” diyebilir. Ama Muhammed (a.s) ümmetinden olan bir kardeşiyle iletişimde olabilmek için öğrenmesi gerektiği kazandırılırsa o dili öğrenmek için artık mantıksal gerekçeler sıralamaya gerek yoktur. İletişim ne kadar güçlü ve geniş kapsamlı olursa ümmetin düşmanlarını tanımak o kadar etkili olur. Bu gün bizler sonuç odaklı bir iletişim içindeyiz süreci takip etmediğimiz için hep üzüleceğimiz sonuçları takip etmek zorunda kalıyoruz.
Dünyanın en büyük yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynaklarına sahip olan Müslümanların bugün “Müslümanlar fakir, aciz, zayıf”  kabullenmeleri tamamen iletişim eksikliği ve algı yönetiminin sonucudur. Ümmetin düşmanlarının en çok üzerinde çalıştığı kitle kadınlar ve gençlerdir. Ümmet çocuklarını eğitmeye ayırdıkları vakitlerinin yarısını gençleri eğitmeye ayırmış olsalardı Muhammed (a.s)  ümmeti çok farklı yerlerde olacaktı. Gençler bu ümmetin en değerli yer üstü zenginlik kaynaklarıdır. Gençlerini kazanan ümmet kazanacak; gençlerini kaybeden de kaybedecektir. Ümmetin gençlerinin önündeki en büyük engel onlara yapılan ve masumsun anlamına gelen ergenlik telkinidir. Bugünün ergenleri Asrı Saadet’in ordu komutanlarıydı.
Muhammed (sa.) ümmetinin her toplumunda ister duruma göre formel isterse de enformel mutlaka ümmetin düşmanları konusunda bilgilendirilme yapılmalıdır. Bu gün neden başında “İslam” ve “Müslüman” kelimeleri bulunan organizasyonların merkez üssü İngiltere ve Londra’dır. Neden sürekli demokrasi götürülen ülkeler İslam ülkeleri ve toplumlarıdır? Neden bu gün İslam toplumlarının gündeminde olmadığı kadar İslam toplumlarındaki mezhep farklılıkları gündem edilip periyodik aralıklarla telkin edilmektedir? İnanç ve değerlerimizin düşmanı olan ülkeler ve uluslararası organizasyonlar neden İslam toplumlarına bazen miktarı milyon doları bulan hibeler yapmaktadırlar?
Bugün neden Ümmetin düşmanlarına göz açtırmayıp hayatlarını onlarla mücadeleye adamış insanları bu toplumun gençlerinden“terörist” diyerek gençlerimizi o yiğitlerden soyutlamışızdır. Bu gün bir okulda neden Şeyh Ahmed Yasin özürlüler gününde bir özürlünün neler yapabileceği anlatılmaz. Çünkü o yiğit insan ümmetin bir çok kesiminde bile masum bir isim değil! Bir doktor olan Abdullah Azzam neden tüm sahip olduklarını ardında bırakıp ümmetinden bir toplumu yalnız bırakmamak için yola düşer? Hem bu toplumun geçlerine Muhammed (as.) telkin edeceksin hem de Muhammed (as.) takip eden onun vasiyet ettiği rolleri oynayan kişilere terörist diyeceksin. Sınırlarımız için imanımızı gözden çıkarırken, imanını kaybeden insan hangi sınırlarda yaşayabilir ki?
Gençler politikaya uzak olmaları gerektiği kadar siyasetin içinde olmalıdırlar. Kendi ülkelerini, çevrelerindeki ülkeleri ve ümmeti çok iyi tanımalıdırlar…
Kısaca özetlersek…
Evvela… Zihnimizdeki aciz ezilmiş zayıf ümmet algısını değiştireceğiz algının yerine en güçlü devletlerin bile çaresiz kaldığı kahramanları zihinlerine ve gönüllerine kodlayacağız… 
Sonra bir… Muhammed (as.) ümmetinden olan toplumları ve devletlerin bireyleriyle iletişimde olacağız ve bir yabancı dil öğrenmemiz gerekirse nedenimiz bu olacak…
Sonra iki… Ümmetin değerleri ve inançlarıyla çakışan devletler ve organizasyonların yapacağı tüm desteklerden gözümüz kapalı “kalsın” diyeceğiz… Onların desteklerine yaklaşmasak ta adım adım ne yaptıklarını takip edeceğiz…
Sonra üç… Gençlerimize en az çocuklarımıza ayırdığımız zaman kadar zaman ayıracak onlara bir ordu komutanıymış gibi muamele edeceğiz… Ve olanlara filmlerde ya da romanlarda okudukların daha güçlü ve bizden olan yiğit insanları tanıtacağız…
Ve son… Tüm bunların karşılığını cennet olarak isteyeceğiz ve inandığımız el-Kahhar olan Rabbimizin bizimle ümmetin düşmanlarına karşı olduğunu bir an bile aklımızdan çıkarmayacağız… Ümmetin yiğit insanlarını zihnimizde tahayyül ederek tebessüm edeceğiz… Tebessüm mümin gençleredir…
Ümmetin Gençleri… Ned (National Endowment for Democracy) , MI6 (Military Intelligence Section 6,)  AIPAC (American Israel Public Affairs Committee) EED (European Endowment for Democrac) PDDfE (Avrupa için Doğrudan Demokrasi Hareketi) Son zamanların hareketi, Pegida (Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) bu hareketleri biliyor mu? Ümmetin gençleri bu hareketleri bilmese de bu hareketler her gün ümmetin sonunu nasıl getiririz hesabı yapmaktadırlar… Bunlar daha devede kulak… Bilmem anlata bildim mi ümmet neden önemli ve neden ümmet için çalışmalıyız… Şimdilik size tek cevap  “Cennet” içindir…
Dua ile…

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #