Türkiye Yüzyılı olarak başlattığımz 2023 yılı, çekişmeli ve bir o kadar gergin geçen bir seçim sürecinden sonra milletin sağduyusunun hâkim olduğu yüksek bir ufuk ve öngörünün semeresi mahiyetinde daha müreffeh bir geleceğin temel taşı olarak tarihteki yerini aldı.

Cumhur İttifakının kazanmasını hazmedemeyen hatta karşı çıkan Batı dünyası ve içimizdeki işbirlikçi unsurlar ne kadar üzüldüyse, bir o kadar sevinen de milletimiz, mazlumlar ve İslam âlemi oldu.

Bu seçimi sıradan bir seçim zannedenler, uçurumun eşiğinden döndüğümüzün farkında değillerdi elbet. Görünmez, çok büyük bir savaş olduğunu da göremediler. O yüzden “dişe diş, kana kan, seninleyiz Öcalan” sözünü de sıradan bir taraftarın sözü olarak algıladılar. Hâlbuki bu sözün altında çok tehlikeli ve derin manalar yatıyordu. Öyle derindi ki, altında bir Suriye vardı, Irak vardı, Libya vardı ve Afganistan vardı. Bundan daha da derinini Türkiye’ye yaşatacaklardı. Anadolu’daki hikayemizi bir çırpıda bitireceklerdi. Yeni Dünya Düzeninde Türkiye’yi bertaraf ettikleri için İslam aleminin esamesi artık okunmayacaktı. Hatta öyle zafer çığlıkları attılar ki iktidara geldiklerinde karşı tarafta bulunanlara aba altında ne sopalar gösterdiler. 

Sonuç ortada; Allah’ın dediği oldu. Çünkü gelmek isteyenler, Allah’ın diniyle derdi olanlardı. Geçmişleri kirli ve çok karanlıktı. Aynı kirliliği bir yüzyıl daha devam ettireceklerdi. Bu ne hayal, ne de bir senaryo idi. Bu millete reva görülmüş en korkunç bir sonla imhası demekti. 

Bundan sonrasını varsın kötü niyetliler düşünsün; bizim işimiz hem çok, hem ağır, hem de bunun için uzun bir yolumuz var. Önümüzde daha 2053 hedefimiz var, 2071 var ... Roma’nın fethi var. Misyonumuz hem önemli hem de yükü çok ağır.

Bu misyona uygun kabine kuruldu elhamdülillah. Bundan sonra aşağıya doğru teselsülen devam edecek kadrolaşma çok önemli. Çünkü yükü ağır görevler için iradesi sağlam, derdi vatan ve millet olan, inancı güçlü kişilere ihtiyaç var. Bu kişilerin de zor zamanın insanından seçilmesi gerekir. Zor zamanlar kişilerin tıynetlerini ortaya çıkaran önemli kesitlerdir.

Bu son yirmi yıllık geçmişimizde bunun çokça örneklerini gördük.

Hükümetin zaman zaman zorda kaldığı durumlarda o ana kadar tarafı hükümetten yana iken acabalarla hareket eden insanların davranışları kendilerini ele verebiliyordu... Çokça örneğine şahit olduğumuz bu değişken psikolojinin en bariz örneklerini 15 Temmuz’da fazlasıyla gördük. Öncesinde iktidara mesafeli olanların sonrasındaki nöbetlerde boy boy çektikleri resimlerle arz-ı endam edişleri hala gözlerimizin önünde. Hele hele bu tür insanlardan birçoğunun bürokraside kendilerine bir yer bulmaları iki yüzlülüğün en çirkin örnekleriydi. Biliyoruz ki bürokrasi hükümetlerin millete açılan pencereleridir. Bu pencerelerin temiz ve sağlam olması gerekir.

Madem kritik bir beş yıl daha kazandık, o halde bu dönemi çok iyi değerlendirmeliyiz.
Bunun için Bakanlıklarda bürokraside istihdam edilecek isimlerin seçilmesinde çok titiz davranılmalıdır. Bu bakımdan karar verilen isimlerin zor zamanlarına bakılmalı. Bunun için fazla da geriye gitmeye gerek kalmadan 6 Şubat Depremi ile başlayan seçim öncesi süreçte kişilerin sergiledikleri tavırlar birçok hakikati ortaya koyacaktır.

O dönemde nötr davranan insanlar, ya da muhalefetin karalayıcı haber ağzıyla konuşanların sergiledikleri tavırlar zor zamanda ne olduklarını göstermeleri adına önem arz ettiğinden bu tür insanlara çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Aksi halde bu insanların bir yerde istihdamları zincir halkalarının zayıfı manasına geleceğinden bu, yönetimde kopuşların başlayacağı noktalar olacaktır.

Üçüncü zayıf halkayı teşkil edecek kesim de akraba ayırımcılığı olacaktır. Uygun isimler olsa bile yanlış anlaşılmalara sebebiyet vereceği için huzursuzluklara yol açacaktır. Bu yakın isimlerin hele hele uygun olmayanları ise en tehlikeli kesimi oluşturur.

Hükümet kabinesi oluşturulurken gözetilen hassasiyetin bürokrasi atamalarında da gösterilmesi çok önemlidir. Soyup soyup kuyruğuna getirdiğimiz başarımızı yanlış hamlelerle kuyruğu koparma durumuna getirmemek gerekir.

Vaziyetten nemalanan insanların sızmalarına fırsat verilmemelidir.

Mal canin yongasıdır, mevkiler de öyle... Bunlar insanların en zaaf tarafını oluşturur. Bu insanlar menfaatlerini devlet ve milletin menfaatinden önde tutarlar. Koltuklarının gitmesinden korktukları için ellerini taşların altına koymazlar. İş üretemezler. Risk alamazlar. Bu da devletin zararına neticeler doğurur.

Bugüne kadar iktidar taraftarlarının bürokraside istihdamları yüzde onu geçmemişti. Buna rağmen davalarından ödün vermeyen bu kesimin ötelenmesine fırsat verilmemeli. İçimizde hala kripto FETÖ mensubu insanların olduğunu unutmayalım... Her fırsatta iktidarın aleyhine olanların güçten yana olacağını düşünelim ve tedbirimizi alalım.

Yolumuz uzun, işlerimiz çok, yükümüz ağır. İdealimizi gerçekleştirebilecek özellikleri haiz, sağlam, dirayetli insanımızı ıskalamayalım.

Yeni bir dönemde yeni simalarla yeni görevlere...

Ya Allah, bismillah...Allahu ekber...

Mustafa Salim
14 Haziran 2023, Ankara