Düne kadar Erdoğan konuştukça dolar yükseliyor diyerek timsah göz yaşı dökenlerin naif ruhları, düşen dolar karşısında acıya bürünen yüzlerinin şekil bozukluğuyla 20 Aralık 2021’e damgasını vurdu. Dökülen göz yaşları mı yoksa bozulan yüz şekilleri mi asıl kimliklerini ortaya koydu, bunu hep birlikte göreceğiz.

Bunların derdi belli; bağcıyı dövmek...

Bunların derdi belli olmasına belli de derdi vatan millet olan bazımızın bağcılığa soyunmasının derdini anlamak mümkün değil.

Bağcıyı dövmeye azmetmiş derin ağrılar içinde kıvranan karınlar yalan, iftira ve karalamalarla yürüttükleri kirli bir siyaseti yine sahneye koydular ve güzelim ülkeyi yine uçurumun eşiğine getirdiler.

Kaldırdıkları jetlerle 15 Temmuz’da milletin tepesine indirdikleri ateş yumağını bu sefer kalkışa geçen dolarla sofralarına kıtlığın acı zehrinin ateşini bırakmaya çalıştılar.

Ne yaparsa yapsınlar, başaramayacaklar. 

Sözüm Reis’i anlayanlara değil elbet. Ancak karşı olanların bilmesini istediğim bazı hususların altını çizmenin faydalı olacağını düşünüyorum.

Reis’i anlayanlar, onun inançlı biri ve inancında da samimi olduğunu bilirler. 

Dini siyasete alet eden değil, bilakis siyaseti dine hizmette kullanan, aynı zamanda dînî kriterleri gözeterek yürüttüğü siyasetiyle de şeffaf, adalete dayalı, haliyle kimseyi ötelemeyen, hak ve hukukun gözeterek sergilediği bir yönetimle mahşerde alemlerin Rabbine vereceği bir hesabın bilinciyle kılı kırk yararcasına ince bir hesabın adamı olduğunu bilirler.

Ucunda ölüm de olsa yalana baş vurmayacağını, insanları aldatmayacağını, despotluk yapmayacağını, gizli hesapların peşinde olmayacağını, çıkarlarını milletin çıkarlarına değişmeyeceğini, emellerini müstevlilerin emelleriyle tevhid etmeyeceğini de bilirler.

Bir müminde bulunması gereken vasıfları haiz olduğunu bilirler.

Bir sözüyle, atılan bombalara aldırmayarak, canları pahasına meydanları dolduranlar, dolduruşa getirilen doların şeytanca oyunları karşısında dik duruşun işaretini de yine ondan aldılar. 15 Temmuz’da destan yazan milli ruh, Reis’ine inanıyor ve güveniyordu. Çünkü iman, ferasetli olmayı gerektiriyordu.

Geçmişine sahip, istikbali bu geçmişin ruhuyla inşa edecek bir lider, pek tabidir ki düşmanlarımızca istenmeyecektir. Türkiye’nin ilerlemesini istemeyen harici düşmanlarımız köken itibariyle nasıl bir millet olduğumuzu geçmişteki izlerimizden iyi bilmektedirler. Bu sebeple dünyaya yön veren iki büyük devletin varisi bir milletin destansı uyanışının yolunu açan bir lider elbette düşman oklarının hedefinde olacaktır.

İnşa etmek istedikleri Yeni Dünya Düzeninde Müslümanların esamesi okunmayacaktı. Ancak ters giden şey, Türkiye’nin liderliğinde Müslümanların tekrar şaha geçiyor olmasıydı. Harici ve bunların güdümündeki dahili bedhahlar bunu gayet iyi biliyordu. Yani tüm mesele İslam’ın tekrar dünyayı idare etmesini önlemekti. Son yirmi senede karşılaştığımız tüm engellerin sebebi buydu. Tıpkı Mekke Döneminde Peygamber Efendimizin etrafında ketenlinmiş bir avuç Müslümana uygulanan ekonomik ambargo gibi. 

Ülkemize dönük bütün engellemelerin hedefi ekonomimizin yara almasıydı. Zarara uğramamızdı. Aç kalmamızdı. Milleti geçim derdine sokarak bir yüzyılımız tekrar ipotek altına alınarak belki de Müslümanlardan ebediyen kurtulmanın hesabı içindeydiler.

Son dolar olayıyla büyük bir badire atlattık. Görünmez, sinsi bir ihtilal hamlesini paçavraya çevirdik. Umut bağladıkları en büyük hilelerine biz darbe indirdik. Hak, her daim Batıla gelip gelecektir. Hayallerini suya düşürdüğümüz düşmanlarımız karşısında sularımızın uyumadığını herkes görecektir.

Tali meselelerle asıl hedefimiz saptırılmak istense de bu kafa karışıklığı içinde olanlar en kısa zamanda hakikati göreceklerdir.

TÜSİAD menşeli iş adamlarının dışarıya nasıl dolar aktardıklarını ve bunların kim olduklarını devletimiz gayet iyi bilmektedir. Zamanı gelince icaplarına bakılacağını biliyoruz. Etiket değiştiren marketlerin perde arkasında ve kimlerle ne maksatla hareket ettiklerini de biliyoruz. Bunlara çanak tutan siyasi yelpazeyi de biliyoruz. Mikserlik yapan fonlanmış medyayı da biliyoruz. Bu bildiğimiz hak yolunun harami listesi uzar gider. 

Bu haramilerin vasıfları Kitab'ımızda şöyle geçmektedir;(Allah) gökten su indirdi de dereler kapasitelerine göre çağlayıp aktılar. Sel yüze çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya meta (eşya) edinmek için ateşte yak(ıp erit)tiklerinden de bunun gibi bir köpük çıkar. İşte Allah hak ile batılı böyle örneklendirir. Köpük atılır gider. İnsanlara yarar sağlayan şey ise yerde kalır. Allah böyle örnekler verir.

Bu karanlık ilişkiler zincirine dahil ve ayette ifadesini bulan bu tüm köpürmüş unsurlar, devlete karşı ihanet içerisindeler. Yasaların öngördüğü mevzuat çerçevesi dahilinde vakti gelende herkesten hesap sorulacağı günlerimiz pek yakın, hatta yarından da yakındır.

Mustafa Salim

25 Aralık 2021, Ankara