Tüm zamanların en sorunlu, sancılı, sıkıntılı mevzularındandır eğitim. ‘’Nasıl bir eğitim?’’ sorusuna cevap almak ve aramak zorunda kalmışlardır, tüm ideolojiler, dinler ve sistemler…
İnsanı insanla eğitmek zorundayız, lakin başkasını eğitirken yanlış olma ihtimali olan kendi doğrularımızı, beşeri prensiplerimizi başkasına öğretip uygulatmak ne kadar özgün ve özgür bireylerin yetişmesini sağlayabilir? Bireyi eğitme, terbiye etme hususunda yetki kimindir?
Felsefi yaklaşımların üzerinde ittifak ettikleri bir eğitim görüşü yoktur. Bazı eğitim görüşleri merkeze çocuğu, bazısı öğretmeni, bazısı faydayı, bazısı geçmişi vb. almıştır. Tüm bu anlayışların ve arayışların dünyevileşmeyi öncellediği, materyalist hayat anlayışından bağımsız olmadığı, tümünde kişinin heva veya heveslerini vazgeçilmez hakikat olarak gördüğü gerçeği temel problemlerdendir.
Yok iken var edilen ve çok çeşitli nimetlerle donatılan insanoğlunun yaratılış gayesi ile uyuşmayan, bu ulvi ve uhrevi amaç ile örtüşmeyen bir eğitim sistemi kabul edilebilir mi?
Beşerin vahiyden uzak tüm uygulamalarındaki çıkmazların eğitime yansıması olarak günümüzde hâlâ yapboz tahtasından farksız eğitim teori ve uygulamalarına şahit olmaktayız.
‘’Allah’’ı hesaba katmayan bir algı ve anlayış, zihinlerdeki soruları cevaplamak yerine yeni soru ve şüpheleri barındıran ‘’eritim sistemine’’ neden olmadı mı?
Hayat ve hidayet kaynağımız olan ‘’Kur’an-ı Kerim’’ ile temellendirilmeyen bir ahlak anlayışıbireysel ve toplumsal çürümeye, çözülmeye, çatışmaya yol açmadı mı?
‘’Peygamberimiz’’in örnek ve önderliği güncelleştiremeyen bir eğitim modeli içi loş, kafası boş, duyarsız, değersiz, sürüleşen ve sekülerleşen bir neslin türemesine sebep olmadı mı?
Bize ait olmayan batıl ve Batılı bir dünyanın değerlerine, ideallerine bağlı kalmanın, bunları yaşam tarzı haline getirmenin menfi sonuçlarını görüyor ve yaşıyoruz.
Peki, bizim sorumluluğumuz yalnız sistem eleştirisi midir? Mevcut durumu tespit ederken şikâyet etmek, sızlanmak yeterli bir çözüm olabilir mi?Tepkili oluşumuz daha köklü ve gerçekçi tedbir almamızı gerektirmiyor mu?
İbrahim’i duruş ve Hacer duyarlılığı ile… Çöle terk edilen İsmail’lerin yeniden ihyası ve gönül kıblelerinin yeniden inşası için…
Nil’e bırakılan Musa’ların, kıyıya vurmadan önce Aylan’ların, kuyudaki Yusufların ellerinden tutmak için…
Beyan, furkan, burhan ile harmanlanmış; hak, hakikat ve hikmet yüklü bir açılımayüreklerin, örgün ve yaygın eğitimin ihtiyacı var.
‘’O’nun adıyla’’ başlayan ilahi teklif ile temellenen eğitim sistemi ve bunu içselleştiren bireyler,bu büyük sorunun çözüm kaynağıdır.