Halep günümüzde zulme, zulmete, zillete, zorbalığa itirazın ve isyanın adıdır. Harap da olsa Halep dik duruşu ve direnişiyle onurunla yaşa ya da şahadete kapı arala demektedir.
Halep’te kan, kin, katliam ve kıyım hat safhaya ulaştı. Her şey ve herkes her zaman hedefte… Hastane, okul, pazar yeri, mülteci kampı, cami, fırın, çocuk parkı… Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, sağlık çalışanları, insani yardım gönüllüleri… Hâlihazırda 300 bin insan sadece 30 kilometrekarelik bir alana sıkıştırıldı.
Fransa’nın BM temsilcisi ’’2. Dünya Savaşından bu yana en büyük insanlık faciası’’ diye nitelemişti Halep’te yaşananları. BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ise :’’ Bu konuda açık olalım. Bu ağır silahları ve bombaları kullananlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Savaş suçu işlediklerini biliyorlar. Bir mezbahayı düşünün. Halep oradan kötü.’’ diyerek durumun vahametini ortaya koymaktadır.
Suriye’de aslında örtülü bir dünya savaşı yaşanıyor. Özellikle savaşın seyrini değiştirebilecek Halep’te… Bir tarafta terör örgütleri, devletler, çeteler, mezhep savaşçıları diğer tarafta muhalifler ve sivil halk… Farklı dinlerden, dillerden ve mezheplerden oluşan cepheyi bir arada tutan düşünce ve amaç nedir?
Halep’i kimlerin yıkmak ve yok etmek istediğini biliyor muyuz? Nusayri Şam rejimi, Ortodoks Rusya, Şii İran ve uzantıları ile PYD. Rus ve Esed uçakları havadan, Esed ve İran askerleri ile PYD karadan Halep’in doğusunu haritadan silmeye çalışıyorlar. Ve bunlar hiçbir kutsal değer, ilke ve ölçü tanımıyor. Güç dengesinin olmadığı bu mücadelede muhalifler bir de DEAŞ’la savaşmaktadır.
İşgal ve istilanın tek adresibölgeye yerleşen Batılılar değildir. Onlarla birlikte hareket eden taşeron, terörist örgütlerle, mezhepsel anlayışlarını siyasi çıkar ve genişleme politikası olarak kullanan bölge devletleridir.
Yaklaşık altı yıldır her türlü zorluğa rağmen direnen muhalifler ve sivil halk ölüm kalım sınırında… Uluslar arası camialar Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ise kör ve sağır bu durum karşısında…
Modern toplum için ölüm sadece kafa kesilerek yapılan mıdır? Terör sadece kendilerine zarar verdiklerine inandıkları DEAŞ mıdır? Çeşitli bombalarla, kurşunlarla veya kimyasal silahlarla insanların katledilmesi kabul edilebilir bir mesele midir?
Halep’te kıyım ve katliam yapılırken ‘’ Halep’te teröristler temizleniyor.’’ diyen İran’daki Keyhan gazetesi, ülkemizdeki Halk Tv ve bazı sanatçı müsveddelerinin kalplerinin taşlaştığına, vicdanlarının köreldiğine ve insanlıklarını yitirdiklerine şahit olduk.
Ümmete özgürlük ve onurun dilenmekle, dinlenmekleelde edilemeyeceğini gösteren kadim ve kıymetli Halep, insanlarımızın, insanlığımızın hatta inancımızın imtihan yeridir. Ülke, toplum, devlet, kişi, kurum, kesim, cemaat, tarikat ve mezhep ölçeğinde tahlil ve tenkit edilmeli duyarlılığımız, desteğimiz… Çözümden uzak diplomatik ifadeler, siyasi manevralar, ümmeti kapsamayan tekçi ve tekelci dini anlayış, tekfirci yaklaşım çepeçevre kuşatılan Halep’in çözülmesini ve çökmesini hızlandırmaktadır. Haklı tepkimizin, insanlık hassasiyetimizin ve adil şahitliğimizin gereğini bugün yerine getirmezsek yarın çok geç olabilir. O halde hemen Halep’e yol açalım.