M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

KALBE DAİR

19 Şubat 2017 Pazar 07:55

Asrımızın gaflet, delalet ve günah tufanları karşısında yüreğimiz; değişik etkilerle gelgitler yaşamakta, sürekli bir değişim ve dönüşüme sahne olmaktadır. Bu süreçte, sınırsız emelleri ile önlenemez eceli arasında sıkışan insanoğlu; kalbinde en fazla önceledikleri ve önemsedikleriyle imtihan olmaktadır. İnsanın sevdikleri veya zaaflarıyla ilgili tercihleri; hayatını şekillendirmekte ve ahiretini belirginleştirmektedir.

Kendimizi test ve tespit etmek için gönlümüzü, kime veya neye kaptırdığımıza bakalım. Kalbimizde taht kuranlar veya olmazsa olmazımız kimler? Kimseye dahi söyleyemediğimiz taleplerimiz neler?

Masa, kasa ve nisa tutsaklığı mı?

Rant ve ganimet telaşı mı?

Şehvet, şöhret, servet tutkusu mu?

Maaş, maç, moda, marka takıntısı mı?

Salih ve salim bir kalple mi yaşama gayretindeyiz? Şehvani ve nefsanî arzuları teskin ve tatmin etme hevesiyle mi yorgun ve yoğun yüreklerimiz?

Günümüzde kökleşen tutkular, takıntılar, talepler, telaşlar ve sevdalar bizi kime veya neye bağladı? Mevla’ya mı Leyla’lara mı?

Tercihlerimizde belirleyici olan kitapla barışık Nebi ile tanışık bütüncül bir İslam mı, yoksa çürümüş ve çürümeye mahkûm Kemalizm, komünizm, sosyalizm, kapitalizm ya da modernizm mi?

Özellikle genç zihinler, yürekler istila ve işgalin hedefinde. Barış, özgürlük, eşitlik ve özyönetimlekandırılan, kaydırılan körpe bedenler ve beyinler… Kitaptan, kabirden, kıbleden, kutsaldan yoksun ve yoksul yetiştirilen gençlerimiz; doyumsuz, duyarsız, gayesiz, güvensiz, uyumsuz.

Okuyan değil, seyreden; üreten değil, tüketen; koşturan değil, sadece konuşan; yaratılış hedefine değil, hazza ve hıza odaklı bir neslin yetişiyor olması eritime dönen eğitim siteminin yeniden ve temelden düzeltilmesini gerekli kılıyor.

Allah’ı ve peygamberini hesaba katmayan, yaradan Rabbi’nin adıyla okumayan bir nesil, toplumun canına okumuyor mu?

Temiz olduğunu iddia ettiğimiz kalplerimiz hayatımızı haramdan, isyandan, günahtan ayrıştırıp arındırabiliyor mu? Sadırlarda olan her şey mutlaka bir şekilde kelama veya kaleme yansır. Siyaset, sermaye, servet, sevgili, spor… mevzularında kalp kayması ve salih amel karmaşası yaşamaktayız. 

Hayata bakışımız ile insani ilişkilerimizi belirleyen, ilke ve değerler mi, çıkarlar mı? İstikamet ekseninde mi gerçekleşiyor yaşam algı ve anlayışımız menfaat bağlamında mı? Yoksa çağın gereklilikleridir diyerek çizgi çıkar çatışmasında sınırlarımızı zorluyor muyuz?

Bu görüntü ve gürültü çağında yaşananların yüreklerimizdeki meşruiyetini ve makbuliyetini sorgulamayacak mıyız?

Şaşırmaya ve şaşırtmaya müsait olan insanın şekillendirdiği ideolojilerin, hükmünün esiri ve eseri haline gelmişse kalplerimiz; yeniden diriliş ve direniş nasıl mümkün olabilir?

Kalplerimizi kitap ve kabir merkezli ihya veya inşa etmek bizlerin elinde.

Şah damarımızdan bizlere daha yakın olan ve yüreğimizin fısıldadıklarını dahi bilen Rabbimizin huzuruna selim bir kalple çıkmanın sadece İslam’la hayat ve hidayet bulmuş bir yaşamla gerçekleşeceğini bilmeliyiz.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #