Sokaklarda, otogarlarda, parklarda, izbe ve harabe evlerde, karın tokluğuna çalıştıkları işlerde ve daha pek çok yerde onlarla karşılaşabilirsiniz. Onlar, Suriye krizinin en mağdur ve mazlum aynı zamanda en masum yüzü olan Suriyeli mülteci kardeşlerimiz…
Hicret yurduna dönen ülkemizde yaşayan iki milyon muhacir kardeşimiz, bizler için inanç, vicdan ve ahlak sınavıdır. Acaba bu imtihanın ne kadar farkındayız ve bireysel anlamda neler yapıyoruz bu hususta? Evini, ülkeni, her şeyini bir daha ne zaman döneceğini bilmeden bırakıp meçhule gitmek zorunda kalmak nasıl bir duygudur? Dilini konuşamadığı, yol iz bilmediği bir memlekette yaşayan ve çocuklarını burada büyütmeye çalışan çaresiz anne babalardan haberimiz var mı?
Göz göre göre insanlık ölüyor ve insanlık dışı her şey normalleşiyor. Sadece geçen yıl üç bine yakın göçmen Akdeniz’den Avrupa’ya geçmeye çalışırken öldü.
Ve belki de en çok çocuklar vicdanımızı harekete geçiriyor. Kırmızı tişörtü, lacivert kısa pantolonu ve deniz sularının parlattığı rugan ayakkabılarıyla sahilde kımıldamadan yüzükoyun yatıyor minik Aylan Kurdi. Görenin kalbini, insanlığını yakıp geçiyor. Ardından tarifi imkânsız duygular ve gözyaşları…
Aylan, Suriyeli Müslüman bir çocuk değil de Batılı olsaydı böyle mi tepki verecekti Avrupa?
Ölümden, zulümden kaçan mağdur insanları, kendilerinin parçası olmadığı siyasi bir savaşa maruz bırakmak ne kadar ahlaki bir tutum?
Kasetle gelen ve arazinin rengine uyum sağlayan genel başkan geçtiğimiz nisan ayında o çocukları aileleriyle geldikleri yerlere göndereceklerini seçim vaadi olarak dile getirmedi mi? 7 .5 milyar dolar yedirdiğiniz o para bu milletin hakkı deyip halkı galeyana getirmeye çalışan yine CHP değil miydi?
O gün bu duruma tepki göstermeyen malum milletvekilleri, yoldaş ve paralel medya; baştan aşağı riyaya bulanmış bir şekilde feryat figan etmekteler. Şu ana kadar tek bir yetimin başını okşadılar mı, onlara sahip çıktılar mı? Siz değil misiniz Suriye’ye ve tüm mazlum coğrafyalara en fazla yardımı yapan İHH’yı terör örgütleriyle ilişkilendirip kapattırmak isteyen? ‘’Bugün’’ kimlerin terörist olduğu ‘’zamanla’’ ortaya çıktı.
Peki, bundan sonra bizlere düşen görevler nelerdir?
Hazin bir şekilde can veren kardeşlerimizin çetelesini tutmak mıdır?
Komplo teorileriyle siyasi kehanetlerde bulunmak mıdır?
Herkes kendi zalimini desteklemekten vazgeçmedikçe kimliğine, mezhebine ve diline bakmadan mülteci kardeşlerimize gücü nispetinde maddi ve manevi destek olmadıkça dökülen kanın ve akan gözyaşının vebalinden kurtulamaz.
Nihai çözüm:
Birleşmiş Milletlerde değil; birleşmiş yüreklerdedir
Uluslar arası sözde koalisyon gücünde değil; ümmetin zalime ve zulme karşı sıkılmış yumruklarındadır.