21. yüzyılda İslami hareketin yükselişi, küreselleşmiş dünya için stratejik tehdit olarak algılandığından bütün kanlı ve kirli hesapların merkezinde İslam ve Müslümanlar var. Zira kan ve gözyaşı üzerinden varlığını devam ettirmeye çalışan Batı medeniyeti insanlığı teskin ve tatmin etmekten çok uzak. Modernizm, Materyalizm ve Kapitalizm girdabındaki insanoğlu mutsuz ve umutsuz. Manevi boşluk ve ahlaki çöküş yaşanmakta haçın egemen olduğu diyarlarda. ABD’li devlet adamı Zbingniev Brzezinski ‘’Kontrolden Çıkmış Dünya’’ isimli eserinde Batı dünyasındaki ahlaki erozyona, açgözlülüğe, kritersizliğe ve kontrolsüzlüğe dikkat çekiyor. ‘’Ortak paydaları olmayan ve herkesin kendi gereksinimlerini karşılamayı düşündüğü bir toplum, sonunda yok olmaya mahkumdur.’’ tespitinde bulunuyor. Böylece bireysel ve küresel ölçekte yaşanan çözülme, çürüme hali gözlerin yeniden dini değerlere özellikle İslam’a çevrilmesine yol açıyor. Çünkü sadece İslam, Batının evrenselliğine, egemenliğine meydan okuyor ve insanoğluna hayatın her alanında potansiyel bir alternatif sunuyor. Bu durumun farkında olan batıl ittifaklar, İslam’ın hayat kaynağı olmaması, eksik ve yanlış anlaşılması için Müslümanlar dahil herkesi ya da her kesimi kullanmaya çalışmaktalar. Nitekim Washington’da Ortadoğu formu yöneticisi Daniel Pipes:’’ Sorun militan İslam, çözüm ılımlı İslam.’’ diyor. Evet, işgal ve istila ile gerçekleştiremediklerini Müslümanı Müslümana vurdurarak yapma niyetindeler. Fotoğrafın bütününü görmek gerek. İslam’ın militanı, ılımlısı olmaz. Bu zararlı oluşumların kökleşip büyümeleri için her türlü desteği sunanlar da fikri temellerini atanlar da ABD-İsrail ve İngiltere başta olmak üzere diğer şer ve şeytani odaklar… Yanlış İslam ve Müslüman algısı oluştumak, haritaları istedikleri gibi çizmek, sınırları menfaatlerine uygun belirlemek ve İslam aleminin zenginliklerini sömürmek amacıyla ,adı ne olursa olsun, İslamı terörle eşdeğer gösteren militan İslam anlayışı meydana getirdiler. Halbuki kan döken vaya kanı dökülen aynı kitaba inanıyor ve aynı kıbleye dönüyorsa bu nasıl izah edilebilir? Alemlere rahmet olarak gönderilen aynı peygamberin ümmeti olmakla övünmüyorlar mı oluk oluk ‘’kardeş’’ kanını akıtanlar? Ehli kitaba her konuda ilgi duyan, ehli kıblenin çığlıklarını dahi duymayan, sınırlı, güdümlü, otoriteye hizmetçi, sözde dini bir cemaat; ılımlı İslam modelinin ulusal ve küresel uyarlayıcısı ve uygulayıcısı olarak desteklendi. İslam’ın siyasal ve kamusal işlevine set çeken, İslam’ı bireysel ve kültürel düzeye indirgeyen anlayışı hakim kılmaya çalıştılar. Hedefe ulaşmak için her yolun mubah olduğunu benimseyen ilimli değil ılımlı Müslümanlar, dinin temel ilke ve değerlerini zamana veya şartlara göre değiştirip dönüştürmeye kalkıştılar. Kur’an ve sünnet bağlamındaki mutedil, meşru, makbul bakış açısı bizlere netlik ve nitelik kazandıracaktır. Nihayetinde Batılın bizi yöneltmek istediği ifrat veya tefrit – militan, ılımlı – tuzağına düşmeyeceğiz. Fitnenin önünün alınması, dağılan zihnin toparlanması, dağlanan yüreğin şifa bulması ve darmadağınık olan coğrafyamızın birleşmesi veya bütünleşmesi kardeşlik edebiyatıyla değil; İslam’ın gerektirdiği kardeşlik hukukunu hayata tatbik etmekle mümkün olacaktır. Ümmetin dirilişi, dönüşü ne rüya ne riya ne de ütopyadır. Çünkü İslam insanlığın son sığınağı ve en sağlam dayanağıdır. ‘’ Ve sevineceğin bir başka nimet daha var: Allah’tan yardım ve zafer…ve yakın bir fetih…Müminleri müjdele!’’ ( Saff-13 )