M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

NİÇİN İSLAM KARDEŞLİĞİ?

04 Mart 2016 Cuma 10:37

Bireyin inşasını, yeryüzünün imarını, toplumun ıslahını ve özgün, özgür bir dünyanın ihyasınısağlayacak bir değişim ve dönüşüm, ancak İslam kardeşliğinin tesisiyle gerçekleşebilir. Bu kardeşlik; farklı kavim, kabile, mezhep, meşrep, grup, cemaat, dil ve renkleri bünyesinde toplar.

Farklılıklardan beslenen bu zenginlik, sosyal kimliklerin en kapsamlısı olan ümmet kardeşliğini meydana getirir.Aynı anne ve babadan dünyaya gelen kişilerden ziyade asıl ve aslında kardeşlik, yeryüzünün neresinde olursa olsun rengi, ırkı, cinsiyeti fark etmeksizin tüm Müslümanların inançlarının gereği olarak evden evrensele uzanan bir birleşme, bütünleşme ve barış nimetidir.

Rahmet vesilesi, adaletin tecellisi, kuvvetin zirvesi, zor ve zahmetli günlerin sığınağı, huzur ikliminin dayanağı, ümmetin felahı ve ferahı; iman, takva temelli kardeşlik algı ve anlayışının hayat bulmasına bağlıdır. Bu anlayışın temini ve tesisi, Ensar ve Muhacirleri kelimenin tam anlamıyla ‘’kardeş’’ kılmadı mı? Her zamana ve zemine örnek olacak bir kardeşlik modeli, metodu Peygamber Efendimiz tarafından belirlendi.

Ve yine bu akidevi sorumluluk, Medine’de 120 yıl boyunca birbirlerinin kanını döken Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki düşmanlığa son vermedi mi? Müslümanların bu birlik ve beraberliklerini kendi çıkarları için tehdit ve tehlikeli gören Yahudiler, cahili kavmiyet duygularını kullanarak kardeşler arasında kavga, kargaşa çıkarmaya çalıştılar. Ancak Hz Peygamberin müdahalesiyle olay yatıştı.

Müslümanları birbirine düşürmek, ümmet şuurunu eritmek için şer ve şeytani odaklar, geçmişten günümüze çok ve çeşitli oyunlar oynamaktadırlar. Etnik ve mezhebi tahrikler, İslam’ın omurgasıyla oynama, algı operasyonlarıyla Müslümanları birbirine düşürme, imamesi kopmuş tespih taneleri gibi dağıtma ve Siyonistlere, Emperyalistlere kukla yapma…

Buna rağmen ümmet bilincinin ciddi ve kararlı atılımlarla ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.Bu bağlamda Merhum Erbakan liderliğindeki D-8 projesini hatırlamakta fayda var. 1996-1997’de bu gelişme İslam dünyasında umut ve heyecan meydana getirdi. Batılılar bunu ‘’Osmanlının geri dönüşü’’ şeklinde algıladılar. Akabinde farklı nedenlerin de etkisiyle 28 Şubat süreci… Bütün bunlar, Müslüman halkların potansiyel olarak ümmet birliği refleksine sahip olduğunu ve yerel ya da küresel İslam düşmanlarının neler yapabileceğini göstermektedir.

Genel durum böyle iken bizler de bugünlerde yaşadıklarımızdan hareketle kardeşlik gayemizi ve gayretimizi sorgulamalıyız.

Kardeşlik iddiamızın fiili yansımaları, pratik sonuçları nelerdir?

Bazı otoriteye hizmetçi oluşumlar, dinler arası diyalogu, dostluğuoluşturmaya çalıştıkları halde niçin benzer tavırları diğer İslami cemaatlere göstermemekteler?

Öğretmen, öğrenci ve idarecilerin ortak paydasını ‘’kardeşlik ahlakı’’ oluştursaydı bu kadar duyarsız, değersiz, dünyacı bir nesil yetişir miydi?

Amir ve memurların iletişimini ast-üst ilişkisi değil de ‘’kardeş olma şuuru’’ belirlemiş olsaydı alt üst olmuş ve çekilmez bir iş hayatı olur muydu?

Ticari hayatta‘’kardeşlik hukuku’’ önemsense idi güvensiz, tek gayesi para kazanmak olan çıkarcı esnaf ve müşteriler olur muydu?

Şu ilahi hitabı hayatımızın her anında ve alanında uygulamak imani ve ibadi bir sorumluluğumuzdur:

‘’Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının. Umulur ki merhamet edilirsiniz.’’ ( Hucurat-10 )

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #