Kerem ve rahmet sahibi Rabbimiz, insanoğlunun hayatına hâkim ve hakem kılmasını emrettiği ilahi kelamına akide, ahlak, ahkâm ve amel boyutlarıyla bütüncül olarak uyulmasını ister.
İmtihan sürecinin başlangıcıdır, vahiy. Bu bağlamda yürek ve zihnimizi vahiyle mi imar ve ihya edeceğiz? Hazlarımıza ve hevamıza uyup imha, ifsat ve isyanı mı tercih edeceğiz? Herkes verdiği kararın sonucuna katlanmak zorunda.
Hatırdan ve satırdan sürekli okunan ancak anlama ve yaşama açısından ne halde olduğumuzu sorgulamamızı sağlayan, Peygamber Efendimizin yüzyıllar önceki ifadelerinden hareketle günü ve gündemi anlamaya çalışalım.
Ebu Derda (ra) rivayet ediyor:
Resulullah ile beraberdik, semaya baktı ve şöyle dedi:
‘’Şu an ilmin insanlardan kaybolma zamanı; hatta ilim adına hiçbir şeye güç yettiremeyeceklerdir.’’
Ziyad b. Lebid:
‘’Bizden ilim nasıl alınacak? Biz devamlı Kuran okuyor. Kuranı okuyup öğretiyoruz. Çocuklarımıza, hanımlarımıza da öğretip okutuyoruz.’’
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:
‘’Ey Ziyad! Annen senin hasretinle yansın, seni Medine’nin fakihlerinden sanıyordum. Söyle bakalım: İşte Tevrat Yahudilerin elinde, işte İncil Hıristiyanların elinde, onlara bu kitapların hiçbir faydası var mıdır? (Tirmizi)
Vahyi, hayatlarının merkezinden uzaklaştıran ehli kitap, zamanla kitaplarını tahrip ve tahrif ettiler. Böylece sapkın Hıristiyanlar ve gazaba uğrayan Yahudiler haline dönüştüler. Müslümanların yanlış yöne ve yere savrulmaları, kalbe ve akla hitap etmeksizin kitabı okumanın sonucudur. Yaşam biçimine dönüşmüyorsa vahiy, anlaşılmıyor ya da faydalı olmuyor demektir.
Bu bağlamda, bizlerin vahiyle ilişkisi ne düzeyde ve hangi amaca yönelik?
Sadece bir dua ve efsun kitabı olarak mı görüyoruz?Akademik kariyer, kültürel bir öğe veya ticari bir meta olarak mı ele alınıyor vahiy? Dirilere indiği halde yalnızca ölüler için mi okunuyor? Olmak, olgunlaşmak ve olumsuzlukları aşmak için furkan, beyan, burhan olan Kur’an’da çözüm aramak yerine kitap dışı yaklaşımlar önemsenir oldu.
Hakikaten bu kitap bize nerede ve nasıl lazım? Daha çok hatim ve hıfzı aşan lakin yaşama taşan nitelikleri ilk Kuran neslinde görmekteyiz. Nitekim tarihin en cahil toplumunu yirmi üç yıllık bir inkılâp neticesinde tüm insanlığın örnek toplumu haline getiren de vahiydi.
Ümmetin son iki asırdır maruz kaldığı zulüm, zulmet, zillet ve esaretin neden kaynaklandığını vahyin hayata aktarıcısı olan Peygamber Efendimizin şu mühim ve müthiş ikazından anlamaktayız.
‘’Allah şu Kuran ile amel eden toplulukları yüceltir. Onun izinden gitmeyenleri de alçaltır.’’ (Müslüm)