M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

ŞAHLAR VE PİYONLAR

15 Mart 2016 Salı 08:06

Şiddetten beslenen ve ayakta kalmalarını şiddete borçlu olan iç ve dış odaklar, bugün de hiçbir kanun, kural ve insanlık değeri tanımadan bölgeyi, ülkeyi ve dünyayı yaşanmaz hale getirme gayretindeler. Kimi din kimi dil kimi daha farklı gayelerle özellikle İslam coğrafyasında fitne, fesat, kaos, kargaşa ve çatışma fitilini ateşlediler.

Bu terör girişimleri sonucunda vahşet, hiddet ve nefret türedi. Temelsiz ve tekelleşen fikirler; kan, kin ve kıyımı tetikledi.  Ocaklar söndü. İnsanlar süründü ve sürüldü. Umutlar tükendi. İnsanlık tıkandı. Şehirler tahrip edildi.

Özden kopuşun, istikametten ve vahdetten ayrılışın en önemli göstergesi değil mi bu yaşadıklarımız?

Aynı inanca mensup insanların birbirlerine karşı saldırgan bir tutum içinde bulunmaları ve şiddete yönelmeleri mazur ya da meşru görülebilir mi? Bu terör odaklı sürecin bir kısmının sözde İslam’ı referans alan oluşumlar tarafından gerçekleştirilmesi yüreğimizi acıtıyor.

Müslüman’ın Müslüman’ı genelde din, özelde mezhep adına katletmesi nasıl izah edilebilir? Müslüman’ın haksız yere bir insanın hayatına kıyması nasıl kabul edilebilir? Bu durumların yaşanması ya da yaşanıyor gibi yansıtılması yüzünden İslam, ağır itham ve iftiralara maruz kalıyor. İslam adına ortaya konan bu şiddet, cihat değil; cehalettir ve cinayettir.

Mesela, Ürdünlü pilot Kesasibe’yi bir kafese koyarak o kafesin içinde yakan zihniyetin, İslami bir dayanağı olabilir mi? Bu cinnet hali değil de nedir? Bu din herhangi bir canlıyı yakmayı haram kılmamış mıydı? Bırakın insanı, hayvana bile işkence yapana Allah lanet etsin, demiyor muydu Hz Peygamber? ( Buhari, Zebaih, 25. )

Savaşta bile ahlak ve hukuktan ayrılmamayı emreden bir dinin mensuplarıyız. Çocuklara, kadınlara, yaşlılara, ibadete çekilmiş din adamlarına ve hatta ağaçlara dokunmama emredilmemiş miydi? DAİŞ, bunlara dokunduğu gibi Müslümanları tekfir etmesi, tekfir ettiklerini işkenceye tabi tutup vahşice katletmesi; Kur’an’ın özüyle, sözüyle asla bağdaşmaz. Hatta bir Müslüman’a kâfir diye hitap eden kişinin kendisinin küfre girme tehlikesi vardır. (Müslim, İman 111.)

Müslüman toplumlar, tarihi bir imtihandan geçerken halkın genetiğiyle, geleneğiyle, geleceğiyle oynamak isteyen çukurlaşan ve çamurlaşan bir zihniyet, siyasi olarak en güçlü olduğu dönemlerde ne olduğunu, kimlere hizmetçilik ettiğini gösterdi.

Öz yönetim masalıyla uyutamadıklarına öz şiddet uyguladılar. Hizmet etmesi gereken halkı hezimete uğrattılar. Camileri harabeye, evleri sığınağa, mezarları mühimmat deposuna çevirmediler mi? Bunları da sözde kendi halklarının hakkını savunuyor iddiasıyla yaptılar. Çeşitli ihmallerin de etkisiyle dindar Kürt halkına hayatı dar ettiler. Batıl ideolojiler uğruna nice genci heder ettiler. Şiddet temelli bu örgüt ve uzantıları halkın kaderi değil, olsa olsa kederi olabileceklerini gösterdiler.

İmtihanın çetin olduğu günümüzde öncelikle yapmamız gereken; hangi amaçla yapılırsa yapılsın, kimden gelirse gelsin, inancı, mezhebi, meşrebi, düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun terörün her türlüsünü reddetmek, Hz İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali hakkın ve hakikatin tarafında olmak, gücümüz nispetinde barışın ve kardeşliğin tesisi için çalışmaktır.

Unutmayalım ki:

Küresel şahlar, ulusal vezirler ve bölgesel piyonlar günü geldiğinde mat olacaklardır.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #